YENİ BİR DÜNYA, YENİ BİR TÜRKİYE

Cumhuriyet gazetesi 9 kişinin tutuklandığı soruşturma sürerken kamuoyu açıklaması yaptı.
“Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: Teslim olmayız. Boyun eğmeyiz. Susturamayacaksınız” denildi.
9 milletvekili tutuklanan HDP’nin Meclis Grubu ve MYK’sının toplantısından, Meclis organlarındaki çalışmaları durdurma ve halk ile buluşma kararı çıktı.
 
*
Bu noktada dünyanın durumu malûmdur.
ABD’yi, Rusya ve Çin ile karşı karşıya getiren anlaşmazlıklar farklı bir yönde gelişmiş,
Suriye; II. Dünya Savaşından beri başlıca uluslararası anlaşmazlık öznesi haline gelmiştir.
 
*
Washington’ın, Suriye ve Irak’taki yükümlülüklerinden kurtulmak için işlediği suçların sorumluluklarını yükleyebileceği bir günah keçisini aradığı,
Ama ABD yönetiminin seçim sonuçlarını bekler bir tavırda, acilde olsa her konuyu seçim sonrasına ötelediği,
Herhangi bir siyasi çözüm için BM Güvenlik Konseyinde de hemen her konuyu engellendiği bir süreçten geçiliyor…
 
*
Eğer,birlikte Barış’a yürünecekse;
Günah keçilerinin en zayıfı Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın, itham edildiği Suriye ve Irak’ta radikal örgütleri silahlandırıp yönlendirmek ve savaşa salmak: Diğer bir devletin iç işlerine müdahale etmek: Başka bir devlet sınırları içinde iç savaş çıkarmak: İnsan hakları saygılı olmamak: Barışı tehdit edici davranışlardan uzak durmamak: Hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak: Suriye’de yaşanmakta olan insani durumu ahlâksız bir ticarete dönüştürme fiillerinden,
Almanya’nın da suç duyurusunda bulunduğu üzere terörle mücadele operasyonlarında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediği iddiasıyla yargılanması söz konusudur.
Çünkü ağır savaş suçlarının işlendiği ülkelerle ilgili, bir gün bu suçların aydınlatılması hedefine dönük soruşturmadan kaçınılamıyor…
 
*
O yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan;
1-Yönetimini istikrara kavuşturmak zorundadır ve bunun için her şeyi göze almış bulunuyor.
Milliyetçi duyguları körüklüyor ve panİslamcı Osmanlı’nın topraklarına askeri olarak müdahale etme hakkını saklı tutuyor.
“Savaş çıksın, Eset ölsün, Şam’da Emeviye Camii’nde gönül huzuruyla namaz kılayım” düşüncesini güdüyor…
 
*
Halbuki Rusya’ya göre İslamcı Cihad insanlığın geleceğini tehdit etmektedir, bu noktadan itibaren Türkiye ile NATO’yu ayrıştırmaya çalışıyor.
Türkiye; Ya NATO’da kalarak sadece Suriye’de değil ama Irak, Libya ve dünyanın her yerinde cihatçıları desteklemeye devam edecek ve Suriye cihadçıların olacaktır,
Ya da NATO, Türkiye ile arasına mesafe koyarken, bu durumda ABD ve Rusya nerede olurlarsa olsunlar cihadçılarla birlikte etkili bir şekilde mücadele etmek için ittifak yapacaklardır…
 
*
ABD ve Rusya ittifakı, Suriye’de krizin çözülmesi için hırsların değil ortak amaçların esas alınması ve iç savaşa siyasal bir çözüm getirilmesi düşüncesidir.
İki ülke ortak düşmanları olan terörizme karşı çabalarını birleştirecek,
Daha önce ideoloji farklılıklarına rağmen II. Dünya Savaşı sırasında faşizme karşı yaptıkları ve başarılı oldukları gerçek bir örneği esas alarak,
Suriye’de Barış Kongresi ile birlikte Askeri Mahkeme’ler kurma hakkını birlikte kullanarak “Savaş Suçu’nu ve suçlularını” yargılayacaklardır.
 
Eğer Barış’a yürünecekse;
Washington, İslamcı Cihad örgütleriyle mücadele yanında Cihad İdeolojisinin de tasfiyesine katılmak durumundadır.
Yani ABD bu ideolojinin liderleri U.Bin Ladin, M.Mursi, F.Gülen’in tasfiyesinden sonra bölgede yaşanan tüm sıkıntıların sorumlusu olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı kurban etmeye razı olmak zorundadır…
 
*
2-Suriye ve Irak’taki savaş tırmandıkça Türkiye’de toprak bütünlüğüne ilişkin eskiden beri varolan korku da artmıştır.
Bu paralelde hükümet, Türkiye’de Kürtlerin yaşadığı doğu bölgelerindeki anti terör operasyonlarının şiddetini ve demokratik haklara yönelik saldırılarını da arttırmıştır.
 
*
KCK Yürütme Konseyi EşBaşkanı C.Bayık, “Kürt güçlerinin desteği olmadan, Suriye’de IŞİD’e karşı saldırı mümkün değil; onlar karadaki en iyi güç. ABD bunu çok iyi biliyor… Ben Washington’ın, yalnızca Türkiye’yi memnun etmek için Suriyeli Kürt gruplar ile bağlarını koparacağını düşünemiyorum ” açıklaması yapmış,
Nitekim 2015’te HDP’nin, Türkiye-Suriye-Irak sınırı boyunca bir özerk ya da  bağımsız bir Kürt devleti için bastırmayı düşündüğünü ilan etmesinin ardından savaş tırmanmaya başlarken,
Hükümet HDP’ye karşı vatan hainliği suçlamalarında bulunurken, terörle mücadelenin dozunu iyice yükseltmiştir…
 
*
Bu sırada Suriye’deki savaş, Ortadoğu’da tüm bölgeye yayılma tehditi gösterirken,
Hem Türk hükümeti hem de Kürt milliyetçisi güçler, bölgenin planlanan yeniden paylaşımından kırıntılar almak için çeşitli ülkeler ve bölgesel güçler ile anlaşma peşinde koşmaya başlamıştır.
PKK yöneticileri, hem Moskova’dan hem de ABD dış politika kurumunun hizipleri içinden destekler bulmuş,
Türkiye, Suriye’ye yönelik topyekün bir saldırıya girişmek için kendisini ABD’nin savaş çığırtkanı bir müttefiki olarak pazarlamaya yönelmiştir…
Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürtlere karşı tırmanan askeri operasyonları,Türkiye’nin kırılgan parlamenter sistemini bir başkanlık diktatörlüğüne dönüştürme planlarını kararlılıkla sürdürmek için de kullanmaktadır.
 
*
Erdoğan, Ankara’daki terör saldırısını ülkenin doğusunda, Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ta Kürtlerin yoğun olduğu bölgelere karşı askeri harekatını tırmandırmak için bir bahane olarak değerlendirken,
Aynı zamanda, Suriye’yi istila planları yönünde de ilerlemeye devam etmiştir.
NATO üyesi Türkiye, bunu yaparken kasıtlı olarak tüm bölgede bir yangın felaketini canlandırmak,
Rusya ile bir askeri çatışma tehlikesi yaratmak, bu hızla büyük güçler arasında topyekün bir savaşa dönüşme potansiyelini körüklemekteydi…
 
Hükümet, Suriye’nin kuzeyindeki YPG mevzilerini ağır silahlarla top ateşine tutarken,
Suriye’de IŞİD’e karşı saldırısında YPG ile yakın ilişki içinde çalışan ABD; Türkiye’den ve YPG’den çatışmaya son vermelerini istedi.
Erdoğan ise öfkeyle, bu tür bir önerinin tartışmaya açık olmadığı ve Türk güvenlik güçlerinin Suriye’deki Kürt teröristlere karşı mücadelelerini sonuna kadar yürüteceği karşılığını verdi.
“Şu anda PYD’ye, YPG’ye halâ terör örgütü diyemeyen ABD’yı anlamakta zorlanıyorum. Senin dostun biz miyiz, yoksa YPG-PYD midir? Bunu da bilelim “dedi.
BM’yi ve Batı’yı da, Suriye’deki savaş konusunda çok uzun süredir pasif kalmakla suçladı… 
 
*
Ardından Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen kararlar almış olan binlerce hakimin ve savcının yeri değiştirildi.
Sürekli olarak PKK’ye yardım ve yataklıkla suçlanan, 59 milletvekiliyle üçüncü büyük parti olan HDP hedef alındı,onlara yönelik cezai  kovuşturmaların önünü açacak şekilde 138 milletvekilinin dokunulmazlığı  kaldırıldı.
Böylece Erdoğan’ın anayasayı kendisine diktatörce yetkiler verecek şekilde bir başkanlık yaratmak üzere değiştirme planının önünü açmak amacıyla, diğer partiler de baskıya açık hale getirildi…
 
*
Aslında Türkiye’deki terör saldırılarının başlıca sorumlusu Devlet Başkanı B.Esad’ın Suriye hükümetine karşı bir rejim değişikliği operasyonu yürüten Türk hükümeti ve onun Batılı müttefikleriydi.
Onlar, hedefe ulaşmak için Suriye’yi ve Irak’ı mahveden bir mezhep savaşında Sünni İslamcı milisleri bir araya getirdiler; onları örgütleyip, finanse ettiler ve eğittiler, IŞİD’in büyümesine zemin oluşturdular.
 
*
Hükümet, Suriye’deki savaşı terörle mücadele yasaları ile birlikte aynı zamanda Türkiye sınırında özerk bir Suriyeli Kürt oluşumunun yaratılmasını önlemek amacıyla Kürtlere karşı baskı için kullanıyordu.
Washington ile Avrupalı güçlerin Esad’a karşı Kürt askeri güçlerini kullanmaya hevesli olduğu ve Suriye’nin bölünmesini etkin bir şekilde tasarladığı göz önünde bulundurulduğunda;
Bu Erdoğan’ı, Kürtlere karşı IŞİD ve El Kaide uzantısı El Nusra gibi İslamcı güçlerden yararlanma dahil bir dizi pragmatik adıma itti.
Ankara’nın savaş kışkırtıcılığı ve saldırgan Suriye politikası Türkiye’yi Rusya ile savaşın eşiğine getirirken, bu adımlar hükümeti giderek Washington ve Berlin ile çatışma içine soktu…
 
*
Şimdilerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kez Musul’u IŞİD’in elinden almak için düzenlenecek askeri harekata katılma konusunda kararlılık gösteriyor.
Ancak Erdoğan’ın Suriye ve Irak topraklarında müdahaleci politikası uluslararası çevrelerde tepkilere yol açmıştır.
Suriye ve Irak’a karşı askeri hareketlilik ve yayılmacı planlar, bu ülkelerin sınırlarında güvenli bölge oluşturmak gibi kamuoyunu kandırmaya yönelik senaryoların,
Erdoğan’ın Irak’a yönelik maceracılığı ve müdahale hevesinin yaşadığı sorunlar ve krizlerle bağlantılı olduğunu ifade edilmiş,
Türkiye’nin Musul’u geri almak için IŞİD’le mücadele koalisyonuna katılma talebi reddedilmiştir.
 
*
Oysa Türkiye yatırımda, ticarette ve turizmde, toplumsal huzursuzluğu daha fazla kışkırtan çarpıcı bir düşüşe de tanık oluyor.
Erdoğan ve Türkiye egemenleri aynı zamanda büyüyen ekonomik zorlukların pençesinde kötüleşen toplumsal, ekonomik ve siyasi sorunlarına yönelik tek çözüm olarak militarizm ve diktatörlük yönelimini tırmandırıyor.
 
HDP’ye yapılan operasyonla; ABD ve Avrupalıların yanı sıra Rusya tarafından desteklenen Kürt milliyetçiliği ivmeleniyor.
Kaldıraçın destek noktasında yer alan Kürtlerin konumu değiştirilmeye çalışılırken, “Savaş”tan himmet bekleniyor.
Kimse düşünmesin,konuşması diye de özgür basın susturuluyor…
 
*
Yeni bir Dünya ve yeni bir Türkiye için 8 Kasım ABD Başkanlık seçimleri sonucu bekleniyor.
 
7.11.2016
Can Ataklı