Cumhuriyet Bayramımızın 93. Yıldönümünü halkın kutlamasına engel olamadılar ama ulusal bayramlarımızda gösterilerini gururla izlediğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı ‘Türk Yıldızları’ “Solo Türk “akrobasi timlerine yasak geldiğinden izleyemedik.
Nedenini Hürriyet’ten Fevzi Kızılkoyun’un yazısından öğrendik.
Efendim, güvenlik nedeniyle Ankara’da hava sahasına askeri uçuşlar kapatılmış.
İşin garabeti bundan böyle törenlerde askeri unsurlar bulunmayacakmış.
Nedeni, FETÖ önlemiymiş.
Hay Allah kahretsin bu FETÖ’yü be!
Bu uyduruk darbe girişiminden en çok Hava Kuvvetlerimizin etkilendiğini gördük.
Belki yüzlerce komutan, subay, astsubay ve pilotlar bu Allah’ın cezası FETÖ denilen çete yüzünden tutuklandılar.
Oysa Türk Yıldızları ve Solo Türk’ün FETÖ’cü olmadıkları yapılan soruşturma ile meydana çıkmıştı.
Ben bu yasaklamanın FETÖ nedeniyle olmadığını düşünüyorum.
Bayram kutlamasını yasaklamaya kalkan zihniyetin, halkın coşkusunu çekemediklerini, biraz da can güvenliklerinden korktukları için sanıyorum.
***
Aslanlı yolda yürüyüş başladığında devlet erkânı denilen topluluğun sanki zoraki yürüdüğünü gözlemledim.
Hiç birisinde bayram kutlama havası yoktu.
Oysa Cumhuriyet Bayramımız bizlerin varoluşudur.
Bir vatana kavuşmamız ve özgürlüğümüzdür.
Vatanımız olmasaydı ne devlet erkânı, ne de Erdoğan cumhurun başı olabilirdi.
Bugün onun yüzünde mutlu bir ifade yerine bezginlik, kızgınlık gördüm.
Alt dudağını sarkıtmış, kaşları hafif çatık donuk bir surattı.
İyi düşünmeye çalıştım.
O da bir insandı belki biraz rahatsızdı.
Belki canı başka bir şeye sıkkındı.
Sonra sanki beni şeytan dürttü aklıma onun İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde;
“Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” sözleri geliverdi. (12.5.1994 Hürriyet)
***
Neyse, yine günümüze döneyim.
Ekranda Anıtkabir’e girmek isteyen generallerin, subayların tek tek üstlerinin aranması doğrusu beni incitti.
Türk askerinin düştüğü bu durum canımı çok acıttı doğrusu.
Bu FETÖ denilen çeteye ve çetenin başına kahraman Türk Ordusunu bu durumlara düşürdüğü için sunturlu bir küfür çıkıverdi ağzımdan.
(Allah’tan yanımda kimse yoktu o sıra.)
***
Biraz hava almak için balkona çıktım ve bu hale nasıl geldik yine düşünmeye başladım.
Sayıları yüz binleri geçen insanlar FETÖ’cü diyerek tutuklandılar, işlerinden atıldılar, ordumuzun beli kırıldı adeta.
Askeri okullar kapatıldı, öğretmenler, hukuk insanları velhasıl her kesimden insanlar tutuklandılar ve halen tutuklanmaktalar.
Demek ki bu sayılar bu gidişle milyonları bulacak.
Bunca insan FETÖ’cüydü diyelim, bilinen ve bilinmeyenlerle.
Peki, o insanlar 15 Temmuz gecesi neredeydiler?
Öyle ya! Ortada başkanlarının bir mücadelesi vardı ve hükümeti devirecekti…
Neden onlar da sokağa çıkmadılar dersiniz?
Korktular mı?
Kendilerine güvenemediler mi?
Bu nasıl örgütlü bir çeteydi?
Maazallah sokağa çıkmış olsalardı kan gövdeyi götürmezmiydi?
Şunu demek istiyorum, kısaca FETÖ denilen hainin böylesine büyük bir gücü yoktur.
O zaman neden bunca asker ve her meslekten insan tutuklanıyor?
Hava Kuvvetlerinde pilot kalmadı ya?
FETÖ cü diye sorgusuz, sualsiz hatta bazen gizli tanıkların ifadeleri ile tutuklanan (Tıpkı Ergenekon davaları gibi) insanların büyük bir bölümü FETÖ’cü değildir.
Ve bir kısmı da AKP ile Fethullah denen adamın birlikte yol aldıkları zamanlarda kaynaklanan saf, dindar kişiler de olabilirler.
Bence FETÖ okullarında, Işık evlerinde yetişmemiş olanları ayırmak gerek.
AKP li kaç bakanın, milletvekilinin hoca efendi diye saygı gösterip ona methiyeler dizdikleri zamanları unutmamak lazım.
Peki, onlar FETÖ’cü olmuyorlar mı o zaman?
AKP kendi içindekilerini neden görmezden geliyor?
Onların bildiklerini ifşa etmelerinden mi korkuluyor?
İğneyi önce kendilerine batırmaları gerekmez mi?
Bunca insanı mağdur etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Neyse bu konuya yine değineceğim.
***
Türkiye’nin şu karanlık günlerinde, halkın Cumhuriyet Bayramını ülkenin dört bir yanında coşkuyla kutlaması ne Atatürk’ten, ne de onun kurmuş olduğu cumhuriyetten asla vaz geçmeyeceğinin bir göstergesi oldu.
Umarım AKP de bunu biraz olsun anlamıştır.
Tam bu yazıyı bitirirken basına bir bülten düştü.
ABD Dışişleri Bakanlığı, 29 Ekim’de güncellediği uyarısında; ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan personelin ailelerinin Türkiye’yi terk etmesini istedi.
Neler olacak, olabilir?
Haydi bakalım, yine uyku kaçtı bende.
Son söz, Erdoğan artık önüne bakmalı ve Türkiye’yi içine düşürdüğü bataklıktan çıkartmaya, halkı ayrıştırmaya değil birleştirmeye çalışmalıdır.
Gün o gündür çünkü…
Tünay Süer
30.10.2016