Türk dünyasında geleneksel inanışlar ve uygulamalar günümüze kadar sürüyor. Topluluklarda bu gelenek ve göreneklerin uygulanışında yöresel değişiklik de görülebiliyor. Bunlardan biri de Azerbaycan Türkleri’ndeki “Ahır Çerşenbe” geleneğidir.
Türk dünyası uzmanı Shurubu Kayhan, geçenlerde bu konuda bir yazıyı bizimle de paylaştı. Kayhan, Azerbaycan Türkleri’ndeki bu geleneği anlatırken “Ahır çerşenme” bir çok adet ve inançları içermektedir. O gün yapılmaması gerekenler; kavga etmemek, sinirlenmemek, birilerine borç para ya da eşya vermemek, mumu sonuna gelmeden söndürmek, geç yatmamaktır. Yapılması gerekenler ise; aile bireyleri kadar mum yakmak, gelen misafiri güzel ağırlamak, iyi dilekler dilemek, “üzerlik” otu yakıp kokusunu koklamak gerekir” diyor.
Son derece etkileyici ve önemli bulduğumuz Shurubu Kayhan’ın bu güzel yazısını sizlerle paylaşıyoruz:
“Ahır çerşenme”, Azerbaycan Türkleri’nde yılın son salı gününü kutlama geleneğidir. Yeni yılın gelişini beklerken eski yılın son salı gününe veda etmektir. O gün insanların üzgün, mutsuz, uyuşuk ve gergin olmamaları gerekir. Çünkü yılın tüm kötü ruhları insanları bırakıp gidecektir. Kötülükleri uğurlarken sevinç ve mutluluklarını yansıtmalıdırlar.
İnsanların mutlulukları gelecek yeni ruhların daha çok sevinç ve huzur getirmelerine yansıyacağı düşünülmektedir. O gün insanlar tüm cömertliklerini sergilemelidirler. Kışın insanlara getirdiği soğuk, açlık ve zorluklarının bir an sona ermesi ve yeni yılla birlikte tokluk ve bereketin gelmesi beklenir.
Doğanın canlanmasıyla onlara sunulan toprağın nimetlerini kullanmak amaçlı o gün yılın ilk tohumunu yada fidanını iyi dileklerle ekilir. Azerbaycanlılar için “Ahir çerşenme” tüm salıların en güzeli ve önemlisidir. O gün yıllın tüm kötülüklerinden kurtuldukları gündür. Ahır çerşenbe günü “gulag falı” gelecek için fal baktırmak adettendir. Kış boyu uyuyan toprağın canlanmasıyla geleceğe yönelik yeni umutlar da doğar. Yeni yıla yeni dilekler tutarak fal baktırılır.
“Ahır çerşenme” bir çok adet ve inançları içermektedir. O gün yapılmaması gerekkenler; kavga etmemek, sinirlenmemek, birilerine borç para ya da eşya vermemek, mumu sonuna gelmeden söndürmek, geç yatmamaktır. Yapılması gerekkenler ise; aile bireyleri kadar mum yakmak, gelen misafiri güzel ağırlamak, iyi dilekler dilemek, “üzerlik” otu yakıp kokusunu koklamak gerekir. O güne özel fal baktırmak ve geleceğe yönelik yeni umutlar için adetleri yerine getirmek şarttır.
Bunların içinde en ilginç olanı evlenmeyen kızların o gün yatmadan önce tuzlu hamur yoğurup, yatarken o hamurdan yemeleridir. Hamuru yerken su içmezler. O gün rüyasında çok susamış olmaları ve ona gelecekte evleneceği erkeğin su vereceği inanışıyla bu uygulamayı gerçekleştirirler. Bir diğer uygulanan adetse, genç kızlar yatmadan önce gök yüzüne bakıp, 7 yıldız seçip dilek tutarlar. Bu dileklerini uyuyana kadar kimseyle paylaşmamalıdırlar.
Böylece o gece uykusunda müstakbel eşini görmüş olacaklarmış. Hamurla ilgili bir diğer inanç ise o gün aynı büyüklükte 3 adet poaca yapılır ve birine falcı tarafından demir para yada boncuk konulur. Akşam, kız poacaların birini kapının, birini pencerenin önüne, diğerini ise evin bir köşesine koyar. Sabah olunca poacaları tek tek açıp bakar. Kapıdakideyse o yıl evlenir gider, penceredekindeyse bekler, evin köşesindekindeyse o sene de evde kalır.
Evlilikle ilgi bir inanç daha vardır. Evlenecek kızın saçından bir tel koparıp evli olan yakınlarının yüzüğünü ona bağlayıp su dolu bardağa üç kere bırakırlar. Bu sırada yüzük bardağın kenarına kaç kere vurursa o kadar yaşında evlenecektir. Diğer bir adet de kız o akşam ayakkabısını kapıdan dışarıya atar, ayakkabının burnu yola bakarsa, o yıl evlenecek demektir.
Bunun gibi inançlar oldukça çoktur. Burada “Ahır çerşenbe” geleneğinin en önemli simgeleri ise “gülag falı” ve “gapı pusmak” âdetleridir.
“Ahır çerşenbe” sabahında tanı ve güneşin doğuşunu erken kalkıp karşılamak “dan atma” yada “tan tutma” insanlara mutluluk, başarı ve dileklerinin kabul olmasını sağlayacağı düşünülür. O gün de diğer salı günlerinde olduğu gibi akşam ateş dağıtılır. Sofraya yuvarlak şekilde ekilen buğday çimi, etrafına tatlı ve kuru yetmişten oluşan tabak konulur. Tabağın ortasına ekilen buğday çimi yer yüzünün ve toprağın bereketini, hamur tatlılardan gagal Güneş’i, şekerbura Ay’ı , pahlava ise Yıldızları simgelemektedir.
Buradan Azerbaycan Türkler’inin ata babalarından kalma evrene olan inanç ve bağlılıklarını görmekteyiz. O güne özel olarak pişirilen hamur tatlılarının bunu yansıttığı aşikâr. Tabağın etrafındaki kuru yemişler ise evrendeki toprağın insanlara sunduğu nimetinin simgesidir. Hazırlanan tabağın yanına mum yakılır. Mumun tamamen yanıp bitmesiyle hazırlanan tabaktaki iyecekler yeni yıl için dilenen iyi dileklerle yenilir.
“Ahır çerşenbe” geleneği; güneşin doğmasını karşılamaları “tan tutma”, evlenmemiş genç kızların fal baktırmaları “gülag falı” ve evlemek için uyguladıkları adetleri “gapı pusmak”, yakılan ateşi ve mumları ile evreni yansıtan yiyecek tabakları “honçı” ile akıllarda iz bırakmaktadır.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz