NECDET BULUZ
PKK ile daha önce yazdığımız bir yazıda özellikle şu noktaya değinmiştik, anımsatalım:
“Terör örgütü PKK artık, eskiden olduğu gibi yöre halkından tam destek göremiyor. Terörden Doğu ve Güneydoğu halkımız da çok sıkıntı çekti, artık barış istiyor. Bu nedenle PKK, yöreden militan da bulmakta zorlanıyor. Terör örgütü şimdi sınır dışındaki kamplardan besleniyor. Dış güçlerin de desteği ile varlığını sürdürmeye çalışıyor.”
Şimdi bunu neden gündeme getirdik ona bakalım:
Geçenlerde Diyarbakır Belediye Başkanı Gülten Kışanak ve Eş Başkan Fırat Anlı polis tarafından gözaltına alındı. Savcılık, Diyarbakır Belediyesi’ni terör üssü haline getiren Kışanak için bir de suç dosyası hazırladı.
Şimdi işin asıl önemli noktası gözaltı olayından sonra yaşananlardır.
PKK’nın siyasi uzantısı HDP’liler gözaltı olayından sonra Diyarbakır Belediyesi önünde provokasyona kalkıştı. Eylem çağrıları üzerine 100’ün üzerinde bir grubun Belediye binası önünde toplanması bu eylem planına yöre halkının ilgi göstermemesi neden oldu. Hatta eyleme kalkışanlara karşı esnafın tepkisinin var olduğu da gözlendi.
PKK lehine slogan atanlara karşı esnafın “Bıktık artık, yeter huzur ve barış istiyoruz” söylemlerine de dikkatlerinizi çekmek istiyoruz.
Gözaltı olay sonrası HDP’lilerin protesto çağrısı yapan bildirilerine itibar edilmedi ve bildiri sonuçsuz kaldı.
Büyük şehirlerimiz başta olmak üzere, diğer kentlerimizde de Diyarbakır’daki gözaltı olayına karşı HDP ve yandaşlarınca artık beklenen tepkinin ortaya konmamış olması da milletin PKK’ya karşı tutum ve davranışını ortaya koymaktadır.
Bu gelişmeler bir noktada PKK ile birlikte terör örgütünün siyasi uzantısı HDP’nin de çökmeye başladığını gösteriyor.
Biz de seçilmiş ve seçimle iş başına getirilmiş olanların ancak seçimle iş başından ayrılmasından yanayız. Ancak, seçimle de olsa iş başına gelenlerin devletin bölünüp parçalanması yolunda çalışma yapıp, terör örgütlerine kucak açmasına da göz yumulmaması gerektiğini savunuyoruz.
Ortada bir suç varsa cezası da olmalıdır.
Geçtiğimiz günler içinde de yöre aşiretlerinin Van’da yaptıkları bir toplantı vardı. Aşiretler bu toplantı sonunda bildiri yayınlanmışlar, Doğu ve Güneydoğu’da güvenlik güçlerinin PKK’ya karşı verdiği mücadelede devletin yanda yer aldıklarını vurgulamışlardı. Yine aynı toplantı sonunda yayınlanan açıklamada da PKK’ya karşı yöre halkının da dik duracağını, terör örgütünün artık bölgede barınamayacağını, bunun için gereken mücadele içinde olacaklarını da kamuoyuna duyurmuşlardı.
Yöre halkının, bölgeye sızmaya çalışan, ya da tutunmak isteyen PKK’lıları güvenlik birimlerine daha sık bildirmeye başlaması da önemsenmelidir.
Dikkat edilecek olursa Doğu ve Güneydoğu’da işyerlerine ve evlere artık Türk bayrakları asılmaya başlandı. Daha önceki yıllara baktığımızda ortaya çıkan görüntülerin neler ifade ettiğini daha net biçimde görebilmekteyiz.
Şimdi bütün bu gelişmeleri alt alta koyup değerlendirdiğimizde ortaya çıkan tabloya bakalım:
PKK, artık bölgede istediği gibi at oynatamıyor, rahat hareket edemiyor. İstihbarat birimlerince hazırlanan raporlarda da PKK’nın militanlarını Kuzey Irak ve Suriye’den getirip, Türkiye’de eylem yaptırdığı ifada ediliyor.
Özetleyecek olursak PKK’nın şer yuvaları dışarıda bulunuyor. Terör örgütünü de dış güçler destekliyor. Sorun artık küresel terör örgütü haline gelmiş olan PKK’nın dış bağlarıdır, bunların mutlak şekilde koparılması gerekiyor.
Nitekim gözaltı olaylarına karşı Avrupa’dan “endişeliyiz” açıklamaları terör örgütü PKK’nın halen dış ülkelerce desteklendiğini de ortaya koyuyor.
Amerika “PKK terör örgütüdür” diyor ama bu örgütün Suriye ayağı PYD’ ye halen silah ve siyasi destek sağlıyor. PYD’nin silahlı gücü YPG’ ye silah yardımı yapmadıklarını söyleyen Amerikalı dostlarımız PYD’ ye silah yardımı yaparak sanki çocuk kandırmaya çalışıyor.
Sınırlarımızın güvenliği, Suriye ve Kuzey Irak’ta sahada da masada da yer almaya tutunmak istememizin en büyük nedeni özellikle PKK ve IŞİD terör örgütlerinin dış bağlantılarının kesilmesidir.
Şimdi, FETO terör örgütüne karşı başlatılan operasyonların, ayıklanmaların PKK terör örgütüne karşı da yapılması gerekiyor. Devletin içine kadar sızmış olan terörist ve sempatizanlarının da temizlenmesi, ayıklanması için daha ne bekleniyor? Özellikle HDP’li belediyeler içinde PKK militanları barındırılmıyor mu? Üniversitelerin çoğunda bu örgütün militanları çeşitli gruplar altında faaliyetlerini sürdürmüyor mu? Artık daha bunlara ne zamana kadar göz yumulacak?
Bu arada şunu ekleyelim:
PKK’ya karşı başlatılan operasyonların IŞİD tehlikesine karşı da aynı kararlılıkla sürdürülmesi ve özellikle IŞİD’ın uyuyan hücrelerinin çökertilmesi de kesinlikle ihmal edilmemelidir. Çünkü IŞİD’da en az PKK terör örgütü kadar tehlikeli ve ensemizde duruyor.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz