NECDET BULUZ
Kerkük kan ağlıyor, sıkıntı büyük. Türkmenlere karşı başlatılan saldırılarda meydanı boş bulan terör örgütü PKK’lıların da sokaklarda cirit atması ve bu Türk yurdunun ortada bırakılması gündem oluşturuyor. Terör örgütü IŞİD militanlarının Türkmen şehri Kerkük’e saldırmasını bahane ederek terör örgütü PKK’ların Kerkük’e bağlı Dakuk’ta (Tavuk) bulunan silahlı gücü HPG’nin Peşmerge’nin izin vermesiyle Kerkük merkezine girdi. PKK mensuplarının başta Kerkük Kalesi olmak üzere kentin birçok kritik noktasında konuşlandırıldı. Türkmenlerin en önemli kişilerinin ard arda öldürülmesi de tartışılıyor.
Hiç kuşkusuz olayların böyle sürmesi karşısında Türkiye’nin ne yapacağıdır. Bugünkü yazımızda “Türkiye Musul ve Kerkük’e girebilir mi?” sorusuna yanıt arayacağız. Ayrıca Türkmen yetkililerinin bu olayları nasıl değerlendirdiğine göz atacağız. Sözde dostumuz ve müttefikimiz Amerika’nın tutumunu ortaya koyup, olayları analiz etmeye çalışacağız, buyurun:
”Türkmeneli, Irak üniter devlet yapısı içerisinde Türkmen topraklarıdır. Bu konuda haddini bilmeyenlere hadleri bildirilmelidir. Başika’daki Türk Askerleri takviye edilirken, özel birlikler, Türkmeneli’ndeki önemli merkezlerde Türkmen fedailerle konuşlanmalıdır. Artık olay açıktır. Irak’taki Türkmenler hedef alınarak Türkiye tehdit edilmektedir. Türkiye bu tehdide fiili karşılık vermelidir. Dünden bugüne Türkmeneli’nde Şehit düşen insanlarımıza ve şu anda PKK, İŞİD, Peşmerge terörü saldırısı altında. Baskı ve saldırı altındaki Türkmen kardeşlerimizle dayanışmayı en yüksek noktaya çıkarmalıyız. Türkmeneli Türkmen nüfusu ve Türkmen topraklarını savunmak Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Dünyasını savunmaktır. Bu konuda değişik katkılarla bunu fiiliyata dönüştürmek için başta Türkiye ve yurtdışında yasayan biz Türkler olarak ve tüm Türk Dünyası’nın fertleri olarak acil seferberlik ilan etmeliyiz. Türkiye, Azerbaycan, KKTC ve diğer Türk Cumhuriyetleri ve dostları bu konuda şimdi elinden geleni yapmalıdır yarın değil. Vakit tamamdır! Şimdi Ses ver Türk Cumhuriyetleri ve Türk Dünyası,”
Kerkük konusundaki genel değerlendirme de şöyle:
Kerkük’teki ve gelecekte de Musul’da olacak olan olaylarda, esas olarak savaş, Irak Merkezi Hükümet’ine ya da İran Merkezi Hükümet’ine değil, Türkiye’ye karşı verilmekte ve verilecektir. Yani olay Türkmenler üzerinden Türk-Amerikan savaşından başka bir şey değildir.
Türkiye bu konuda, Türkmeneli’ni 1926 anlaşması çerçevesinde de, yabancı güçlere bırakamayacağını, Türkmenleri koruma, kollama ve haklarını savunma olgusu da yaratarak, fiili adım atmalıdır. Bunu ABD, İngiltere ve onların yerli uşakları, PKK ve peşmergeye de doğrudan adım atarak hissettirmelidir. Telafer üzerinden Dicle Kalkanı adı altında yapılması gereken bu fiili hareket, Kerkük, Erbil, Süleymaniye, Telafer, Tuzurmahtu, Altınköprü, ve Suriye sınırına kadar olan Türkmeneli bölgesinde yapacağı veya yapması gerekli harekata odaklamalıdır.”
Türkiye Musul ve Kerkük’e girebilir mi? Girebilir, işte o antlaşma!
Türkiye eğer isterse, Kerkük ve Musul’daki haklarını gündeme getirerek bu iki şehri kontrol altına alabilir. Zira 1926 Ankara Antlaşması bu hakkı veriyor.
Irak’ın Musul kentinde Türk Başkonsolosluğu’nun IŞİD militanları tarafından basılmasıyla birlikte Türkiye’nin Musul ve Kerkük üzerindeki hakları yeniden gündeme geldi. Türkiye askeri müdahalede bulunabilir mi, buna hakkı var mı? 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması Türkiye’ye askeri müdahale hakkı veriyor.
IŞİD’in Türkiye toprağı sayılan Musul Başkonsolosluğu’nu basarak Başkonsolos Öztürk Yılmaz dahil toplam 49 kişiyi rehin alması Ankara’nın önüne askeri seçeneği getirdi.
Önce Başbakanlıktaki asker katılımlı toplantı ardından da Çankaya Köşkü’ndeki MİT, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan’ı bir araya toplayan zirve “askeri seçeneğin” masada olduğu izlenimi bıraktı. Peki Türkiye’nin böyle bir müdahalede bulunması için hukuki alt zemin var mı?
Ortadaki tabloya bakıldığında Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e müdahale etme hakkı doğmuş görünüyor. Hukuki olarak ise bu müdahalenin temelini 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması sağlıyor.
Mısak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile birlikte toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti.
Irak’ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan İstanbul Anlaşması’na göre, bugün bölünmüş yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye’nin haklarını gündeme getirdi.
Buna göre, otorite boşluğundan kaynaklanan kaos ortamı, Türkiye’nin Kerkük ve Musul’a girebilmesi için uluslararası hukukta meşru zemini hazırlıyor.
Yani Türkiye eğer isterse, Kerkük ve Musul’daki haklarını gündeme getirerek bu iki şehri kontrol altına alabilir.
Abdullah Türer Yener üstadımızın konuya bakışını da sizlerle paylaşalım:
“Sözde dostumuz ve müttefikimiz olan, aslında 100 senenin intikamını almak için uğraşan ve sinsi sinsi arkadan vuran ,ancak son zamanlarda bu düşüncelerini açıklamalardan çekinmeyen ABD-AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ- İSRAİL VE İÇİMİZDEKİ DEĞİŞİK MEVKİLERDE OLAN SATILMIŞ İÇİMİZDEKİ HAİNLER ülkemizi bölmek ve parçalamak için var güçleri ile çatıştırıyorlar. Ve utanmadan, ahlaksızca Terör örgü tü olan PYD ve PKK yı müttefikleri ilan etmekten çekinmiyorlar. Bu işe Büyük bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti dur demek mecburiyetindedir. Türk ulusunun sesini dinlemek lazımdır. 1) Nato’dan çıkmak ve ya ilişkileri askıya almak 2) Türkiye’deki batının bütün üslerini kapatmak- 3) Türkiye olarak Batı mallarına ambargo koymak ve mallarını boykot etmek 4) Esadlı suriye -Irak-İran ve Rusya federasyonu ile komşuluk ilişkilerini en üst düzeye çıkarmak. ve işbirliği yapmak.Türkiye’nin bu hareketi Ortadoğu’ya ve ülkelerimize huzur getirecektir.. 5) Türkiye Olarak Bütün Türk Dünyası ile var olan ilişkileri en üst düzeylere çıkarmak. 6) AÇİLEN KERKÜK- BAYIRBUCAK- VE MUSUL TÜRKLERİNE GEREKEN MADDİ VE MANEVİ BÜTÜN YARDIMIN YAPILMASI VE BURALARDAKİ TÜRK SOYDAŞLARIMIZIN KENDİ SAVUNMALARINI SAĞLAYACAK GÜVENLİK BİRİMLERİNİN KURULMASINA ACİLEN YARDIMCI OLMAK . 7) Ülkemizdeki Arap göçmenleri ülkelerine göndererek, ülkemizin kapılarını Türk soydaşlarımızın gelmelerini sağlamak 7) Azerbaycan ve güney Azerbaycan’la ilişkilerimizi geliştirmek . 8) Türkiye Cumhuriyeti büyük devlettir. Onunu koruyucusu Yüce Türk ulusunun bağrından çıkan ve tek güvencemiz olan Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerdir. 80 milyon Türk ulusu Ordusunun yanındadır. 8) Atatürk ilke ve devrimlerinin uygulanması ülkemize birlik ve beraberlik getirecektir.”
[email protected]
www.faceboo.com/necdet.buluz