MUSUL’DA İZ SÜRMEK
Hüseyin MÜMTAZ
Tarih tanıktır, “at izi-it izi”, 15 Temmuz travmasından sadece üç gün sonra yazdığım yazının giriş bölümüdür ve sonradan dillere pelesenk olmuştur.
“DABBE, bir ‘yerli’ korku/gerilim filmi dizisidir.
At iziyle it izinin yahut Ali Kemal’lerle, Kara Kemal’lerin izlerinin birbirine karıştığı o film gibi günlerde benim Kemal Tahir ve Attila İlhan okuyasım gelir”.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2016/07/18/dabbe/
Bir süredir dostlar ısrarla soruyor, “MUSUL’U-LOZAN’I şimdi yazmayacaksan ne zaman yazacaksın?”
Nesini yazayım?
DAEŞ, IŞİD, ÖSO, IKYB, PEŞMERGE, HAŞDİ ŞABİ, PYD, YBŞ, YPG, KUDÜS GÜCÜ, HAŞD EL ŞAADİ, SDG, MOM BİRLİĞİ, HAMZA TÜMENİ, AHRAR SURİYE, AHRAR ŞARKİYE, ZENGİ, AHRAR UŞ ŞAM, EL NUSRA, SDF, PKK, PJAK, ÖZ KARARLILIK ORTAK GÖREV GÜCÜ, NUREDDİN EL ZENGİ, CEYŞ ÜL TAHRİR, HAMZA TUGAYI, ŞAM CEPHESİ, SULTAN MURAT TÜMENİ’ni mi?
Yoksa;
BAŞİKA, EL BAB, RAKKA, DABIK, ŞENGAL, CERABLUS, VERDEK, HAZIR, KOBANİ, FELLUCE, RAMADİ, KANDİL, ŞEMDİNLİ, MENBİÇ, AZEZ, IDLİB, HAMA, KATO, HİMEYMİM, HASEKE, DERAYA, SİNCAR, İNCİRLİK, DEYR EZ ZOR, HAVAR, RESULAYN, AFRİN’i mi?
Nesini, neyi, hangi birini yazayım?
Atlarla itlerin izi gerçekten karışmış değil mi?
Oysa biz “eskiden” köy ve mezralarla değil, şehirlerle uğraşıp Musul, Kerkük, Telafer, Tuzhurmatu, Filistin, Gazze derken….
Yukarıda karmakarışık sayılan yerleri toptan ifade eden “Filistin Cephesi”nde “sadece” 4’üncü Ordu ve Cemal Paşa vardı.
Sonra da Yıldırım Orduları Grubu ve Mustafa Kemal Paşa…
Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı, Mustafa Kemal Paşa’ya verildikten neden ve sadece 8 gün sonra kimin emriyle lâğvedilmişti dersiniz?
“At”la ilgili başka deyim/deyişler de vardır.
At binenin, kılıç kuşananın… At sahibine göre kişner… Dere geçerken at değiştirilmez…
İlle Musul, Lozan, Misak-ı Millî’yi yaz mı diyorsunuz?
Kimin ne söylediğinin anlaşılmadığı böyle sisli, puslu, dumanlı havalarda amatör alternatif tarih yazıcılarının sanal âlem dedikodularına hiç kulak asmıyorum.
“Şartlar olgunlaştığında” önce 1936’da Montreux’de;
Sonra 1974’de Kıbrıs’ta;
Lozan’ı “düzelttiğimiz” gibi;
Musul, Kerkük, Halep’e de; aynı Hatay’a girer gibi girdikten sonra Türk bayrağı çekip, vali atayacaksak varım…
Başkasının icazetiyle, denizaşırı yabancı karargâhlarda planlanan 36 devletli koalisyonun uygun göreceği, müsaade edeceği hedeflerde değil.
“Nutuk”u okumadan tarihi, “Zeytindağı”nı okumadan da coğrafyayı anlayamayız.
“Küçük Asya” mağlubu Yunanistan bile Lozan’ı savunur hâle gelmişse neyi tartışıyoruz?
Bu konuda artık kimse yazı filan beklemesin benden… 21 Ekim 2016
Yazıları posta kutunda oku