NECDET BULUZ
Uzun zamandır ekonomimizde bir kırılganlık vardı. Şimdi, bu açıkça su yüzüne çıkmaya başladı. Dolar’daki baş döndürücü yükselişin önüne geçilmemesi, Türk Lirasının son bir ayda en çok değer kaybeden para birimi olmasına neden oldu. Daha açık bir ifade ile Dolar’da tüm zamanların rekoru kırılırken, Türk parası eridi, devalüasyona uğradı.
Moody’s’un not düşürmesi ile başlayan, “Başkanlık sistemi” açıklamaları ile hızlanan ve bunlara ek olarak da Aralık ayında Fed’den bir faiz artımı beklentisi ile güçlenen Dolar’daki artış, bütün ekonomik dengeleri alt-üst etmeye yetti. Dolar’a bağlı bütün mallarda artışlar var ve bundan sonra da devam edecek. Petrol fiyatlarında da artışlar sürüyor.
Zaten Dolar ve buna bağlı mallardaki artışların var olması bütün ekonomik dengelerin bozulması demektir. Şu anda biz bunu yaşıyoruz.
İçinde bulunduğumuz siyasi durum ve alınan kararlar doğrudan ekonomimizi etkiliyor. Bu da Türkiye’ye olan güvenin giderek azalmasına neden oluyor. Güven azaldıkça kurlardaki yükseliş de sürüyor. Demek ki öncelikle siyasi ortamın düzelmesi ve içte-dışta güvenin tam olarak sağlanması gerekiyor.
Ekonomide notumuzu düşüren kurum ve kuruluşlara karşı meydan okuyoruz. Bunları tanımadığımızı söylüyoruz. “Ekonomimiz sağlam, bize bir şey olmaz” diyoruz.
Eleştiri oklarını kendimize çevirip, “nerede yanlış yapıyoruz?” sorusuna yanıt aramamız gerekirken, yaşadığımız ekonomik sorunları görmezden gelmemizin faturasının ağır olacağını göremiyoruz. Bu yanılgıdan hızla kendimizi çekip kurtarmamız gerektiğini düşünüyoruz.
Önce siyasi istikrar, sonra fazla harcamalarda tasarruf, içte ve dışta tam güven ortamının sağlanması artık kaçınılmaz noktaya gelmiş bulunuyor. Bir de Merkez Bankası’nın bağımsız hareket etmesinin sağlanması gerçekleşmelidir.
Zaman zaman yazdığımız yazılarda değindiğimiz “Batı’dan kopmamaya gayret edelim” demek istediğimiz nokta işte budur.
Türkiye’ye gelmekte olan yabancı sermaye akımında görülen yavaşlama nereden kaynaklanıyor sanıyorsunuz?
Artık sıcak para girişi de durdu.
Bitmedi, döviz akımı kaynağı olan yabancıların tuttuğu hisse senedi ve tahvil miktarındaki değişimin dibe vurması da dövizdeki gelişimi engelledi. Döviz gelmezse ne olur? Yanıtı çok basit kur yükselir.
Devam edelim mi?
Turizmde “dibe vurduk” dediğimizde bizi yönetenler “Bunun etkileri pek olmaz “diyorlardı. Bugün yaşanmakta olan ekonomik sıkıntıda turizmin dibe vurmasının etkileri yeni yeni kendisini hissettirmeye başladı. Son bir yılda turizmde 7 milyar dolarlık bir kayıbımız oldu. Bu rakamı küçümseyebilir miyiz?
“Turizmde neden ve kimler yüzünden bu noktaya geldik?” konusunu çözmek ve tartışmak yerine başka konularla uğraşıyoruz. Önümüzdeki ciddi konuları görmezden geliyoruz. Acısı ve faturası sonradan çıkıyor. Turizmdeki bu kötü gidişte siyasi nedenler yok mu? Siyasi iradenin rolü bulunmuyor mu?
Biz turizmi çok önemsiyoruz. 2017 yılını da riskli görmekteyiz. Nitekim gelecek yıla ait beklentilerin zayıf kalması da kurun yükselmesinde bir başka neden olarak ortada duruyor. Bunlar değerlendirilsin, şimdiden önlemleri alınsın.
Suriye’deki operasyonlar, yanı başımızdaki krizler, içerideki terörle mücadeleye akıtılan paralar ve dışarıdan ülkemizin “Savaşın ve terörün ortasındaki Ortadoğu ülkesi konumunda” görülmesi de kurun artmasının bir başka nedeni olarak değerlendirilmelidir.
Bu işler öyle göründüğü gibi olmuyor.
Özetle Dolardaki artış ihracatın gerilemesine, ithal mallardaki artışlara, petrol fiyatlarının yükselmesine, sanayide üretimin durma noktasına gelmesine, özel sektörün dış borçlarının artmasına neden oluyor. Bunun yanında işsizlik de artmaya devam ediyor. Türkiye için “Tam bir tüketim ülkesi haline geldi” görüşünün de güçlendiğini görmekteyiz.
Yazımızı Milliyet Köşe yazarı ağabeyimiz Güngör Uras’ın petrol ile ilgili yazının son bölümünü sizlerle paylaşarak noktalıyoruz:
“Petrol fiyatı bizi 2 yönden ilgilendiriyor.
1) Petrol, doğal gaz, kömür ithalatçısıyız. Petrol fiyatı yükselince enerji faturamız büyüyor.
2) Dünya para piyasasında hızlı hareket eden fonlar, ülkelere hızlı girip çıkan fonlar petrol fiyatlarından etkileniyor. Petrol fiyatına göre bazı ülkelere girip çıkıyor. Biz sıcak parayla döviz açığımızı kapatıyoruz. Hızlı hareket eden fonlar piyasamıza sıcak para giriş çıkışını etkiliyor.
Biz petrol fiyatlarındaki ucuzlamadan çok yarar gördük. Sadece 2016 yılının, sadece ocak-ağustos döneminde enerji hammaddeleri ithalatı faturamız bir yıl önceye göre yüzde 34.2 küçüldü. İthalata 26.4 milyar dolar yerine 17.4 milyar dolar ödedik.
Orta Vadeli Program’da 2016 yılı için petrolün varili 39.75 dolar, enerji faturamız 33 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz