Özlem Yüzak
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
07 Ekim 2016 Cuma
Fren patladı… Son sürat yokuş aşağı iniyoruz ülke olarak… Korkmak, durdurmaya çalışmak ya da sıkı sıkıya bir yerlere tutunmak işin doğası gereği. Ama ilginçtir bunu bile yapmıyoruz. Yapamıyoruz. Zemin ayağımızın altından kayıp gidiyor.
Ekonomiden siyasete, eğitimden güvenliğe, özgürlüklerden dış politikaya, medyaya, ortak değerlere kadar aklınıza gelen her alanda büyük bir çöküş söz konusu. Bir çeşit iflas durumu yani… Ancak yaratılan algı tam tersi. Toplumun büyük kesimi bu algı ile yönetiliyor zaten. Geri kalanlar ise hızla daraltılan cephelerini ümitsizce müdafaa peşinde… İmam hatipleştirmeye karşı direnen veli ve öğrenciler; semtlerinde bir avuç yeşili korumak için eylem yapanlar, asla dur durak bilmeyen kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklenince gerçekleştirilen protestolar… Öyle çok konu var ve öylesine bölünmüşüz ki; her biri yaşamsal olan bütün bunlarda çıkan sesler de cılız oluyor haliyle. İktidar 2 sözcüğü ilahlaştırarak daha doğrusu tabulaştırarak her istediğini yapar hale geldi: Terör ve darbe… Bu iki altın sözcük AKP ve Erdoğan’ın at koşturma alanı haline geldi; karşı çıkanlar ise ya terörist ya darbeci…
***
Stockholm Üniversitesi’nden iktisatçı Doç. Dr. Erik Meyersson, Göteborg Üniversitesi bünyesindeki V-Dem Enstitüsü’nün 173 ülkeyi kapsayan “demokrasi” verileri ile hazırladığı Liberal Demokrasi Ölçümleri raporundan yola çıkarak bir makale yayımladı. Meyersson, bu analiz yazısında AKP döneminde Türkiye’de liberal demokrasinin nasıl düşüşe geçtiği ve bu düşüşün hangi dönemler ile karşılaştırılabileceğini açıklıyor. Buna göre:
1983-2002 yılları arasında Türkiye demokrasisinin küresel eğilimlere paralel şekilde iyileşme gösterdiği görülürken, AKP’nin iktidara geldiği dönemde (2003-2014 verileri) hak ve özgürlüklerin küresel ölçekte “durağanlığa” Türkiye’de ise düşüşe geçtiği görülüyor. V-Dem, geçmişte hazırlanan veri kümelerinden farklı demokrasi ilkelerini referans alan yaklaşımdan farklı bir yol tercih etti. 350 demokrasi göstergesini referans aldı, mesela örgütlenme özgürlüğü gibi 34 ayrı, çeşitli boyutlarda demokrasi göstergesi kullanıldı. Yazıda, Meyersson, çok sayıda kişinin düşündüğünün aksine, Türkiye’de demokrasinin 2013 yılında düşüş göstermeye başlamadığını, bilakis, AKP’nin iktidara geldiği günden itibaren belirgin bir düşüş yaşandığını bilimsel veriler ile ortaya koyuyor.
AKP kendisinden önceki on yıldan fazla süren artışı neredeyse tam olarak eski düşük seviyesine geri çekmeyi başardı. AKP, iktidarı süresince kendisinden önceki hükümetlerin demokratik reformlar konusunda aldıkları yolu ikiye katlamayı başardı, ancak tam ters istikamette.
V-Dem Enstitüsü’nün yaptığı ölçümlerde temel vurgusu “çoğunluğun olası zorbalığı karşılığında bireylerin ve azınlıkların haklarının korunması” üzerine kurulu. Enstitü, bunun mutlak suretle “sivil hakların, hukukun üstünlüğünün, erkler ayrılığının ve yürütmenin gücünün sınırlı tutulmasından” geçtiğinin altını çiziyor. Türkiye 2002 öncesinde demokratik standartlar açısından Latin Amerika ve Avrupa ülkelerine yakınlaşırken, gerçekleşen değişim Türkiye’yi öyle bir noktaya getirdi ki, Türkiye günümüzde Afrika ülkelerinin yarısından daha düşük bir “demokrasi puanına” sahip ve Ortadoğu ülkeleriyle benzeşen göstergelere sahip. Meyersson bu verileri sunduğu yazısında, “Türkiye’nin 2002’den sonra kaydettiği gerileme endişe verici” ifadesini kullanıyor.
***
Sadece endişe verici mi? Bence suyu yavaşça ısınan kurbağa sendromu içindeyiz. Kurbağayı sıcak suya atarsanız, bir refleks hareketiyle sıçrayarak hemen kazanın dışına kaçar. Ama normal sıcaklıkta bir suyun içine koyarsanız, tehlikeden habersiz keyfine bakar. Sonra suyun sıcaklığını yavaş yavaş artırırsınız. Kurbağa hâlâ tehlikeden habersizdir. Hatta sıcaklığın da etkisiyle hafif uyuşur. Su yeterli sıcaklığa geldiğinde kurbağa artık haşlanmaya başlamıştır. Ve o kadar uyuşmuştur ki sıçrayıp kazandan kaçacak dermanı da kalmamıştır. Zaten haşlandığının da farkında değildir artık… 2002’de “AKP demokratikleşmeyi getirecek” savlarının bizim liberaller tarafından da desteklenerek bugüne kadar nasıl geldiğimize geri dönüp bir göz atın isterseniz…
Cumhuriyet
Yazıları posta kutunda oku