2012den beri Batı Türkiye’yi Suriye’ye girme konusunda iteleyip durdu. Psikolojik savaşın bütün yöntemlerini kullandı.. ‘Aslansın kaplansın’ dedi .. ‘Girmesin YPGnin koridoru bozulur’ dedi. Karşıymış gibi göründü.. Ama sonuçta ne yaptı etti Türkiye’yi Halep’e yani Suriye Ordusu ile karşı karşıya gelebileceği Bab’a doğru yönlendirdi.. Kimin refakatinde? Özgür Suriye Ordusu! Onlar kim?
Amerika’nın Bağdat Büyükelçiliği ve Özel kuvvetlerin 2008’den beri Suriye’de alt yapısını hazırladıkları El Kaide elemanları.
Biz 2011 Ağustosunda gazeteci, gözlemci ve siyasilerden oluşan bir grupla, Hama ve Humus’dayken katliamlarına tanık olduğumuz bir terör örgütü. İçlerinde çok sayıda kiralık asker de vardı. 6 Şubat 2012’de yazmıştık. Pentagon düşünce(!) kuruluşu Stratfor direktörü George Friedman, ‘ Yumuşak darbeler verimli olmuyor dış müdahale daha iyi bir seçenek Suriye direniyor, böyle giderse daha uzun zaman direnir Suriye’de Libya modeli izlenmeli!” demişti.. geçen 4 yıl zarfında İngiliz Fransız Amerikan özel birlikleri Suriye içinden ve dışından gelen darbecileri eğitti donattı.
Vahşetin üst boyutlarına ulaşıldıktan sonra Birleşmiş Milletler’e bağlı İnsan Hakları Konseyi Yüksek Komiserliği tüm katliamlarda Beşar Esad hükümetinin payı olduğuna karar kıldı.. İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay:“ Eğer Suriye Hükümeti, barışçıl gösterilerle başlayan hareketleri, sert önlemlerle bastırmaya kalkmasaydı, bu kadar hayat kaybı önlenebilirdi” dedi.
BM İnsan Hakları Yüksek komiserinin dediğinin çevirisi şudur: “Küresel çete ne istiyorsa verseydiniz, tecavüze direnmeseydiniz, başınıza bunlar gelmezdi!”
2011’e kadar, Suriye’de neden katliam, kan, savaş yoktu?! Kimse bunu soruyor mu?
Bugün geldiğimiz noktada, ayrıntıları bir kenara bırakın, Türkiye komşusuyla savaşın içine sokulmuş bir ülkedir.. ABD, 5-10 yıllık bir süreç içinde bir adım ileri 2 adım geri stratejisiyle Türkiye’yi Esad’la kapıştırmayı, darmaduman olan her iki ülke sınırında bir Kürdistan kurmayı hedeflemektedir. Gelişmeler bunun ön adımıdır.
Bugün dünyaya bu coğrafya hakkında yayılan haberler Siyonist medya tarafından yayılmakta ve yüzde 90’ı yalan haberden oluşmaktadır. Esad’ın bombaladığı söylenen bir çok yer, ABD maşası, El kaide artıkları, Nusra, ÖSO, IŞİD, PKK/ YPG, CIA’nin doğrudan kontrolünde kurulmuş Nureddin Zinki hareketi vs tarafından bombalanmaktadır. Esad’ın bombaladığı yerler doğrudan teröristlerin kontrolü altındaki bölgelerdir. O bölgelerde de ‘sivil’ yoktur. varsa terör gruplarının destekleyicileridir. Gerçekleri saklamak ve Türkiye’yi komşusuyla savaştırmak için 5 yıldır 3 koldan savaş propagandası yürüttüler! Rick Sterling özetlemiş:
1) Lideri şeytanlaştırma stratejisi- Siyonist medya baronları önce ‘Suriye’de diktatörün gitmesi gerek’ manşetleriyle ortaya çıktılar. ABD’nin desteklediği Suudlar, Ürdün,Katar, Birleşik Arap Emirliklerinde zulüm ve diktatörlük yok mudur?! Suriye halkı hükümetin yanında yeralınca ve Suriye direnince ‘kimyasal silah’ kozu oynanmıştır. Esad ‘kimyasal silah kullanıyor’ medya manşetleri ‘Saddam kimyasal kullanıyor’ medya kampanyasına ne çok benzemektedir.. Her ikisinin de kimyasal silah kullanmadığı, tam tersine ‘ılımlı ve sert’ her tür terör grubunun kimyasal silahı sınırlardan içeri soktuğu BM tarafından da kabul edilmiştir. Manşetlerde dolaşan tozlar içinde ambulansta oturan çocuk fotoğrafı dahil bir çok fotoğrafın kaynağı belirsiz ya da sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Ceasar adlı bir fotoğrafçı birden küresel şirket medyasında 55 bin kare Esad zulmü belgeleyen fotoğrafla ortaya çıkmış, nedense muhaliflerin bombaladığı tek bir kare arşivine girmemiştir.
2) Teröristleri ‘kahraman’ ilan etme stratejisi- Suriye’de 2011 itibariyle Suriye devletini yıkmak isteyen ve terörle ilişkili kim varsa ‘kahraman’ olarak gösterilmiştir. ‘Devrim geliyor’ çığlıklarıyla ülke sabotör ve CIA katilleri tarafından doldurulmuştur. Washington’dan dökülen para milyarlarca dolardır. Belgeleri ortadadır. ABD Savunma İstihbarat Ajansı (U.S. Defense Intelligence Agency- Ağustos 2012) “Suriye’de durum ayrılıkçı selefi, Müslüman Kardeşler, ve benzer güçlerin denetiminde ayaklanmaya doğru gitmektedir” demiştir. Bu bir itiraftır. Teröristler ÖSO dan YPGye hatta IŞİD ve Nusra, basında yeraldıkları şekliyle Hollywood filmlerindeki süper kahraman gibi gösterilmektedir! Kafa kesen güçlü adamlar, militan kızlar Devrim yapan afilli gençler vs
3) ‘YOKSA ESADCI MISIN?! Stratejisi– Kim olan biteni sorgularsa ESADCI ilan edilmiştir! NATO/ CIA ve kiralık orduların özel terör şirketlerinin yürüttüğü bu kirli savaş hakkında küresel medyada olanın dışında birşey söyleyen ‘diktatörü destekleyen ajan’ olarak ilan edilmiş, gerçeğin duyulması görülmesi sorgulanması adeta yasaklanmıştır. YETER! Gerçek Siyonist medyadakinden farklıdır! Susan da DİLSİZ ŞEYTANDIR!
Esad gider ya da kalır BUNU SURİYE HALKI BELİRLEMELİDİR! Kirli bir örtülü savaş sonucu 11 milyon kişinin yerinden olduğu ve milyonu aşkın insanın hayatını kaybettiği Suriye halkı karar vermelidir.! CIA’nin satılık orduları, Mossad istihbaratı, müttefik ülkelerin silahları değil! Washinton Brüksel Londra Paris Telaviv Langley çakalları değil!
Dediğimiz budur! Ve en önemlisi eğer bölgemizde ve evimizde huzur istiyorsak, Türkiye bölge ülkeleri Suriye Rusya Irak İran ile masaya oturmalı, bu görüşmelerde NATO ABD CIA şer ekseninden uzak durmalıdır! Tek çözüm budur.
Fotoğraf ve birçok benzeri Batı basınında asla yeralmayan Halep’in en büyük hastahanesi Al Kindi’nin ‘ılımlı'(!) muhaliflerce ne hale geldiğini, göstermektedir. Siz bu ve bunun gibi kareleri batı basınında hiç gördünüz mü? Hayır! Neden acaba?!
Banu AVAR
2 Ekim 2016
Yazıları posta kutunda oku