NECDET BULUZ
Son yıllarda Türkiye ile Amerika arasında soğuk rüzgârlar esiyor. Birçok konuda görüş ayrılıkları var. En son olarak terör örgütü lideri FETO konusunda da Amerika’nın Türkiye karşıtı bir tutum sergilediğini görüyoruz. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, tüm yetkililerin “Gülen’i Türkiye’ye iade edin” çağrılarına büyük dostumuz ve müttefikimiz halen kulaklarını tıkıyor.
Yapılan tüm karşılıklı görüşmeler, verilen belgeli suç dosyalarına rağmen, öyle görünüyor ki Amerika Gülen’i iade etmemekte oyalama taktiği uyguluyor. En üst düzeydeki temaslarda bile Amerikalı yetkililer “Buna mahkemeler karar verir” diyor.
Daha açık ifade ile “ipe un seriliyor.”
Başbakan Binali Yıldırım bile Gülen’in iadesi konusunda Amerika’nın tutumunu eleştirirken “Bu durum ikili ilişkilerimizi kökten yaralayabilir” ifadesini kullandı.
Ancak, tüm bu ısrar, istek, üstü kapalı tehdit ve gönderilen dosyalara rağmen Amerika’nın duyarsızlığına bir anlam vermekte zorlanıyoruz.
Şimdi konunun öncelerine kısa bir göz atalım:
Türkiye ilk olarak, 15 Temmuz darbe girişiminden dört gün sonra ABD’ye Gülen’in iadesi için dört ayrı dosya iletti. 15 Temmuz 2016’dan öncesine ait olan bu dosyalar şunlardı:
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı ve Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen, Fetullah Gülen Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ / PDY) hakkındaki Çatı İddianame, l İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, FETÖ/ PDY’nin Selam Tevhid soruşturmasına kumpas kurduğu iddiasıyla ilgili iddianame,
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin FETÖ / PDY’nin “Tahşiyeciler”e kumpas kurduğu iddiasına dair mahkeme tarafından kabul edilen iddianame, l Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği FETÖ/ PDY iddianamesi. Bakanlık, 1981 tarihli Suçluların İadesi Anlaşması’na dayanarak Gülen hakkında geçici tutuklama kararı alınmasını talep etti. Adalet Bakanlığı yetkilileri, Türkiye’nin iade talebinin ulaşmasından sonra iade sözleşmesinin 9.maddesinin 2. fıkrasına göre Gülen’in tutuklanması gerektiğini belirtiyor.
Dosyaların iletilmesinin ardından 22 Ağustos 2016’da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Türkiye ziyaretinden önce, üçü ABD Adalet Bakanlığı, biri de Dışişleri Bakanlığından dört uzman Türkiye’ye geldi. Adalet Bakanlığı yetkilileri ve soruşturmaları yürüten savcılarla görüşmeler yapan heyetin bir kez daha Türkiye’ye gelebileceği belirtildi.
Buna karşılık olarak Türkiye’den de bir uzman heyetin ABD’ye gitmesine karar verildi. 10 Eylül tarihinde de, 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile ilgili Ankara Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği yakalama kararı 1981 tarihli sözleşmenin 10. maddesine dayanarak ABD’ye iletildi ve Gülen’in acil tutuklanması gerektiği belirtildi.
Bozdağ bu konuda “Neden acil tutuklanması gerektiğine ilişkin somut gerekçeler ve bu gerekçelerin üzerine inşa edildiği somut deliller de dosyanın içerisine konuldu?” demişti. Adalet Bakanlığı yetkilileri, tutukluluğun Türkiye’nin iade talebi hakkında verilecek karara kadar süreceğini belirtiyor. ABD iade talebinin kabulü ya da reddi konusunda karar verebilir.
Son olarak Adalet Bakanı Bozdağ’ın konu ile ilgili gelişmelerde bir televizyon yayınındaki sözlerini de yansıtarak bugünkü yazımızı noktalamak istiyoruz. Bozdağ’ın bu açıklamaları, Amerika’nın FETO konusunda nasıl bir oyalama taktiği içinde olduğu gerçeğini de gözler önüne seriyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 28 Eylül 2016 tarihinde katıldığı NTV yayınında Türkiye’nin Fetullah Gülen’in iadesi konusunda ABD Adalet Bakanlığı ile uzman düzeyinde sürekli görüşme halinde olduğunu belirterek şunları söylemişti:
“Onlar bize bir iki güne kadar bu konuda geçici tutuklama talebimizle ilgili ‘nihai bir değerlendirme sonucunu size bildireceğiz’ demişler. Bizim bu geçici tutuklama talebimizle ilgili bir tutum geliştirecekler ve o tutumun sonucunu bize bir iki güne kadar ileteceklerini ifade ettiler. “
Bozdağ, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından bakanlar düzeyinde ABD’ye yapılacağı açıklanan ziyaret konusunda şu açıklamayı yapmıştı:
“Bu hafta ABD Adalet Bakanlığından bir randevu talebimiz olacak, muhtemelen bugün yarın arkadaşlarımız randevu talebini iletecekler. Randevu verilmesi üzerine belirlenen günde gidip Washington’da sayın bakan ile hem iade dosyalarını hem darbe teşebbüsü üzerine gönderdiğimiz geçici tutuklama talebini görüşmek üzere ABD’ye gideceğim.”
Adalet Bakanlığı yetkililerinden yaptıkları açıklamalarda ABD Adalet Bakanlığı’ndan beklenen yanıtın hâlâ gelmediğini söylüyor. Geçici tutuklanma talebine ilişkin yanıt gelmediği için Türkiye randevu talebinde de bulunmadı.
Zaten bölgede ve Suriye’deki gelişmelerde de Türkiye ile ters düşen Amerika’nın FETO konusundaki oyalayıcı tutumu da eklenince ortaya çok tartışılacak bir dostluk ve müttefiklik fotoğrafı çıkıyor. Bunun da çok iyi değerlendirilmesi ve artık bundan böyle Amerika’ya karşı da yeni politikaları devreye sokma zamanı gelmedi mi dersiniz?
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın