NECDET BULUZ
Turizm sezonunu yine büyük bir kayıpla kapattık. Geçen yıl başlayan kriz, 2016 yılında da kendisini gösterdi. Gerek turizmciler, gerekse bizi yönetenler önümüzdeki sezon için iyimser mesajlar veriyor. “2017 yılı turizmde parlayan yılımız olacak” deniliyor.
Bu temenniler ve iyimserlik acaba 2017 yılının beklentilerine yanıt olabilir mi? Sanmıyoruz. Nedenlerini de sıralayacağız.
Hiç kuşkusuz turizmde bu noktaya gelmemizin çok nedenleri var. Siyasi nedeni de buna eklediğimizde önümüzü şimdiden görebildiğimizi söyleyemeyiz. Çünkü Batı’da Türkiye turizm açısından hala riskli bir ülke konumunda görülüyor. Can güvenliğinin olmadığı, siyasi risklerin bulunduğu, iç çatışmaların sürdüğü tam bir Ortadoğu ülkesi görünümünde yansıtılıyor.
Öncelikle Türkiye bu kötü imajı silmek durumundadır.
Geçenlerde CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, konu ile ilgili yaptığı açıklamada iktidar partisinin iç ve dış politikalardaki hataları nedeni ile turizmimizin dibe vurduğunu söyledi. Konu ile ilgili bir de rapor yayınladı. 8 ayda 8,1 milyon turist kayıbı yaşandığını belgelerle ortaya koydu. Küçümsenmemesi gereken bir rakam ve bu rakam her alanda çok önemli kayıpları da beraberinde getirdi.
Dikkat edin, fiyatlardaki düşüşlere rağmen halen turist gelmiyor, kapımızı çalmıyorsa buraya bir nokta koymak gerekiyor.
Peki, 2017 yılındaki beklentilere yanıt nasıl olacak? Çetin Osman Budak, bunun uyarılarını da şimdiden yapıyor:
“Türkiye turizmi, büyük bir özveriyle 30-35 yılda önemli bir noktaya geldi. Çok emek harcandı. AKP’nin hataları nedeniyle 2016 kayıp yıl oldu. 2017 için de çok büyük riskler var. Türkiye’nin turizmde elde ettiği kazanımlar büyük bir tehditle karşı karşıya. 2017’nin erken rezervasyonları Ekim ayından başlar. O nedenle acil adımların atılması gerekiyor. Biz bu noktada uyarılarımızı yapıyoruz. Ama krizden ders alınmamış görünmüyor. Zaten sezonluk 6 ay çalışabilen yüz binlerce turizm emekçisi işini aşını kaybetti. Binlerce esnaf kepenk kapattı. Sırça Köşklerde oturanların, evine ekmek götüremeyen işçiyi, esnafı anlaması mümkün değil. 2017’nin kaybedilmemesi için Türkiye’nin bozulan imajını acilen düzeltmesi gerekiyor. Bunun yolu da OHAL değil, demokrasi ve hukuktur. Turizm barış sektörüdür. Türkiye’nin bu mesajı dünyaya vermesi gerekir. Bunun için ülkeyi yönetenler şiddet ve nefret diline acilen son vermelidir. Bu yönde adım atılmazsa, AKP Hükümeti’nin turizme ve Türkiye’ye çıkardığı fatura 2017’de daha da büyüyecektir.”
Sadece eleştiri yeterli olmuyor, çözüm yollarının da bulunması ve gösterilmesi gerekiyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Budak, bu konuda önerilerde bulunuyor, kendisini dinleyelim:
“-Olağanüstü Hal uygulamasına, KHK düzenine derhal son verilmeli,
-Türkiye’de demokrasi ve hukuk yeniden egemen kılınmalı,
– Ülkeyi yönetenler şiddet ve nefret diline son vermeli,
-Türkiye’nin özellikle olgunlaşmış pazar olarak adlandırılan Avrupa Pazarı’nda bozulan imajını düzeltmeye yönelik aktif ve etkin bir imaj kampanyası yürütülmeli,
-Tanıtım bütçesi 5 kat arttırılmalı, Avrupa’nın etkin kanallarında tanıtım ve imaj kampanyaları gerçekleştirilmeli,
-Avrupa pazarında tüm büyükelçiliklerin tanıtım sürecine aktif katılımı sağlanmalı,
-Uçak desteğinin 2017 yılı için tüm yıl boyunca verileceği yılbaşından önce ilan edilmeli,
-Turizm iş kolunda istihdam üzerindeki yükler azaltılmalı,
-Turizm işletme ve yatırım belgeli işletmeler için eğlence vergisi muafiyeti ve alkollü içecekler için ÖTV iadesi sağlanmalı,
-Konaklama sektörü ihracatçı kapsamına alınmalı ve desteklerinden yararlandırılmalı, vergi iadesi sağlanmalı,
-Küçük ve orta büyüklükteki işletmelere tarımda olduğu gibi faizsiz veya düşük faizli kredi desteği sağlanmalı,
-İç turizmi canlandırmaya dönük kampanyalar, düşük faizli ve uzun vadede geri ödemeli tatil kredisi gibi destekler oluşturulmalı.”
Bu önerilere göz attığımızda zaten bugün yaşanan sıkıntıların da nedenlerini aşağı yukarı görmüş oluyoruz. Zaten sektör temsilcileri de hemen hemen her açıklamalarında bu konulara değiniyor.
Önemli olan önlemlerin alınması, doğru olanının yapılmasıdır. Bu konuda gösterilen çabalar, iyi niyetli çalışmalar ve yol gösterici öneriler nereden gelirse gelsin iyi değerlendirilmelidir.
Özetle şunu söylemeliyiz:
Geç kalınmasın. İyi niyetli olmak, temennilerde bulunmak ayrı, krizlerden ders çıkarıp aynı hataları yinelememek ayrı şeylerdir. Bugün gelinen noktaya baktığımızda turizmde geçmişte yaşanan krizlerden hala ders çıkaramamış olduğumuzu görüyoruz. 2017 sezonundan bu anlayışla umutlu olmamız mümkün mü?
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın