Kansere yakalanmamak için ne yapmalı?…

NECDET BULUZ

Geçenlerde Gazi Üniversitesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Uslu’nun yüksek ısı terapisi ile kanserli hücrelerin durdurulabileceği konusundaki görüşlerini yansıtan bir yazı yazmıştık. Yazımız çok olumlu tepkiler aldı.

Uslu Hoca, konu ile ilgili olarak bize gönderdiği kısa mesajında “Kanser konusunda ülkemizin durumu çok kötü. En basit bir örnek vereyim size Kanser hücreleri iyonize radyasyon olan x ve gama ışınlarına karşı normal hücrelerden daha dirençli Radyoterapi bu ışınlarla yapılır. Radyoterapide bu yüzden belki sağlıklı hücreler daha fazla olur kanseri tedavi edeceğim derken. Ancak kişiye illaki radyoterapi yapacaksan, önce yüksek isi terapisine sok akabinde radyoterapiye. Yüksek ısıda kanser hücreleri adeta sersemleşir ve süreçleri kaybederler. Sence bu kanıtlanmış yöntem ülkemizdeki onkoloji hastanelerinin kaçında uygulanıyor? Ben üçe, dörde razıyım. Yüksek işi terapisi ülkemizde kaç hastanede var? Lütfen, araştırın. Ben dörde razıyım. Yazık bu ülkemizin insanlarına” diyor.
Günümüzde hemen herkesi çok yakından ilgilendiren kanser konusunda yapılan bu açıklamalar hiç kuşkusuz önemsenmelidir. İbrahim Uslu, kanser hücrelerinin yok edilmesinde bazı uygulamaların çok yararlı olabileceğini de söylüyor. Açıklamalarında bunlara somut örnekler de veriyor. “Kanserli doku hücreleri 40 – 41 derece arasına geldiğinde normal hücrelere göre dayanıksız olduğundan ölüyorlar. Isı tedavisi pek çok kanser türünde başarıyı önemli oranda arttırıyor” diyor.
Uslu” Tüm kanser hastalarında iç sıcaklık 36.2 derecedir ki bu sağlıklı insanlarınkinden 0.5 derece daha düşüktür. kanser hücreleri ısıya dayanıklı değildir, normal hücrelerden farklı olup 41-42 derecenin üzerinde yaşayamazlar. Bu olgudan hareketle kanser tedavisinde kızıl ötesi (IR), mikrodalga, radyo dalgası vb ışınları çıkaran cihazlar kullanarak tüm vücut ya da tümörün olduğu bölgedeki kanser hücrelerini hedef alıp ısıtılıyor. Kanserli doku hücreleri 40 – 41 derece arasına geldiğinde normal hücrelere göre dayanıksız olduğundan ölüyorlar. Isı tedavisi pek çok kanser türünde başarıyı önemli oranda arttırıyor” diyerek önemli bir noktaya daha parmak basıyor.

Prof. Dr. İbrahim Uslu’nun konu ile ilgili görüşlerini bugün de yansıtmaya devam ediyoruz:

“Kardeşlerim, “bana ateşi verin tüm hastalıkları tedavi edebilirdim” demiş Parmenides günümüzden 2500 yıl önce. Ateş ve sıcak terapisi antik çağlardan beri bilinir. Romalıların sıcak sülfür banyoları, Osmanlı ve Fin hamamları, Avrupa ve Amerika SPA uygulamaları, Japon jakuzileri, Kızılderili terleme çadırları ve dünya çapındaki terapi amaçlı kullanılan sıcak su kaynakları bunun bir göstergesidir.
Çocukluğumuzda her hafta sonu hamama giderdik, tüm Bodrum halkı giderdi hamama. Böylece vücudumuzun yüksek ısıda bağışıklık sisteminı güçlendirirmişiz meğerse. Yine hastalandığımızda sırtlarımıza kupa tedavisi uygulanırdı. Ateşlendiğimizde alnımıza sirkeli bezle ateşimizi düşürmeye çalışılırdı. O yıllarda BODRUM’DA kanser, Alzheimer, Parkinson, otistik çocuk vakalarına neredeyse hiç rastlanılmazdı.
Kardeşlerim, şimdilerde yeni yeni anlıyorum, meğerse vücut ateşlenmeye başladığında bağışıklık sistemimiz faaliyete geçermiş. Hafif bir ateş dahi vücutta aktif bir şekilde dolaşan bağışıklık hücresi sayısını iki katına çıkartırmış. Ama biz tam tersine ateşlenmeyi kötü olarak bilmeye ve ateşlendiğimizde hemen ateşimizi düşürmeye çalışıyoruz son zamanlarda. Hafif bir grip vakasında bile hemen antibiyotik alarak vücudumuzu zehirliyoruz. Bildiğiniz üzere yeni doğan bir bebek çocukluğu süresince ateşli hastalıklara yakalanır. Bu ateş evreleri, onu gelecekte karşılaşacağı kanser gibi hastalıklardan koruyacak olan bağışıklık sistemini güçlendirir, iltihap hücrelerinin enfeksiyon bölgesine hareketini artırdığı, mikrop öldürme işlevlerini uyardığı ve akyuvarlarda antikorların yapımını artırırmış.. (https://sonmucid.wordpress.com/…/kendisini-isitarak-kanser…/)
Kardeşlerim, Roma’nın kenar mahallelerinde sıtma eskilerde sık görülürmüş, ancak İtalyan hükümetlerinin aldığı tedbirler sayesinde artık sıtma sayısı azalmış ama kanser vakalarında anormal yükselme görülmüş. Muhtemel ki sıtma hastalarında görülen yüksek ateş, bağışıklık sistemlerini güçlendirerek sıtmalı hastaların ilerde kansere yakalanmalarını önlüyormuş. )
Tüm kanser hastalarında iç sıcaklık 36.2 derecedir ki bu sağlıklı insanlarınkinden 0.5 derece daha düşüktür. kanser hücreleri ısıya dayanıklı değildir, normal hücrelerden farklı olup 41-42 derecenin üzerinde yaşayamazlar. Bu olgudan hareketle kanser tedavisinde kızıl ötesi (IR), mikrodalga, radyo dalgası vb ışınları çıkaran cihazlar kullanarak tüm vücut ya da tümörün olduğu bölgedeki kanser hücrelerini hedef alıp ısıtılıyor. Kanserli doku hücreleri 40 – 41 derece arasına geldiğinde normal hücrelere göre dayanıksız olduğundan ölüyorlar. Isı tedavisi pek çok kanser türünde başarıyı önemli oranda arttırıyor
Ancak illaki söz konusu cihazlara girmenizde şart değil. Dr. L. Wilson’a “kanser tedavisinde sadece tek bir yol kalsaydı ne önerirdin?” diye sorulduğunda “sauna vb ısıyla, terlemeyle kimyasal toksinleri atan, oksijenasyonu artıran ve ısı sayesinde vücudun bağışıklık sistemini güçlendiren sauna vb ısı terapisi yöntemlerini önerirdim” demiştir. (http://beatcancer.org/blog…/6-ways-saunas-help-fight-cancer/)
Kansere vb hastalıklara yakalanmamak için lütfen, çocukluğumuzdaki gibi sık olmasa da, lütfen ayda bir gün de olsa, sauna, küvet, hamam, KAPLICA vb yerlerde vücudumuzun terlemesine izin verelim. Yüsek sıcaklık terapisi, Bağışıklık sistemini güçlendirmenin yanı sıra, stresi alır, Lenf sistemi temizliğini arttırır. Kalp atışını ve metabolizmanın çalışmasını çoğaltır. Ölü deriyi ciltten atar. Kan dolaşımını hızlandırır. Alerjik ya da astım yüzünden oluşan sinus tıkanmalarını açar. Cildin genç ve taze kalmasını sağlar. Vücudun oksijenini çoğaltır.
Prof.Dr. Ibrahim Uslu
ÖNEMLİ: sauna ve hamama giderken mutlaka doktorumuza danışmalıyız, çünkü kalp atışlarını hızlandırır ve kalp hastaları için önerilmez. Hamile bayanlara da tavsiye edilmemektedir. Ayrica ısı tedavisi kemoterapi sırasında tıp doktorları tarafından tavsiye edilmemekte seans bitiminden sonra yapılması gerektiği, belirtilmektedir.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz

Yazıları posta kutunda oku

Oktay Ekşi

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir