Hakkı Keskin 17.9.2016
ABD’ye güvenilemeyeceğini kendileri kanıtladı
ABD Başkan Yardımcısı Jeo Biden, 25 Ağustos’ta Türkiye`ye yaptığı ziyarette, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım`a, kameraların önünde, PYD’nin Fırat’ın doğusuna çekileceği sözünü verdi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de meslektaşı Çavuşoğlun’a bu güvencenin altını çizerek vurgu yaptı.
Ne var ki PKK’nın Suriye kanadı terör örgütü PYD, Türkiye’nin kırmızı çizgi olarak açıkladığı Fırat’ın doğusuna çekilmedi. Aksine PYD Eşbaşkanı Salih Müslim: “Aramızda anlaşma var. YPG (PYD’nin askeri örgütü) çekilmek istese de ABD istemez”(Aydınlik, 10.9.2016) diyor.
ABD’ye verdikleri güvenceyi tekrar hatırlattıklarını anlatan Çavuşoğlu: “Tamam, sözümüzdeyiz’ dediler. Dışişleri Bakanı John Kerry aradı, ‘Gidiyorlar’ dedi. Başkan Yardımcısı Jœ Biden da ‘Gidiyorlar’ dedi. Ama baktık ki, gitmiyorlar. Hatta tam tersi bize ve Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) yönelik negatif eylemler içerisine giriyorlar. Bizde dedik ki ‘Çekilmezlerse vuracağız’ Çünkü karşımıza çıkıyorlar. ABD bizden süre istedi. Eğer çekilmezlerse, ABD sözünde durmamış olur. Kusura bakmasınlar, sözünde durmuyorsa ABD, biz onlara nasıl güveneceğiz bundan sonra? Hangi konuda güveneceğiz?”(Milliyet, 1.9.2016) diyor.
ABD eski Ankara Büyükelçisi Jeffrey “Başkan Yardımcısı Jœ Biden, Ankara’da Türkiye’ye net bir şekilde ‘Kürtlerin Fırat nehrinin doğusunda kalacakları ve batısındaki toprakları ele geçirmeye çalışmayacakları’ sözünü verdi. Ancak onlar (PYD) doğuya çekilmedi.” Jeffrey, ABD’nin verdiği sözde durmadığını belirterek, “Benim 35 yıllık tecrübem, eğer Türklere verdiğiniz söze sadık kalmazsanız çok çabuk pişman olursunuz.” (Milliyet, 30.8.2016) söylüyor.
ABD’YE GÜVENİLEMEZ
Bu açıklamaları daha önce medyadan hepimiz izledik. Ancak bunları birlikte değerlendirmeliyiz.
ABD’nin ikinci adamı, Türkiye ziyaretinde, Türkiye ve Dünya kamuoyunun gözü önünde, PYD’nin Türkiye’nin kırmızı çizgi olarak gördüğü Fırat’ın doğusuna çekileceğini açılıyor. ABD Dışişleri Bakanı da bunu belirtiyor. Hatta Türkiye’ye yalan bilgi vererek, PYD’nin bu koşulu yerine getirdiğini açıklıyorlar. Oysa PYD, hala Fırat nehrinin batısında Münbiç ve çevresinde bulunuyor.
ABD’nin en üst düzey yetkilileri Türk halkının gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Türk halkıyla adeta alay ediyorlar. Bunu müttefiki ve NATO ülkesi Türkiye`ye karşı yapıyorlar. Biden, Erdoğan`la birlikte yapılan basın konferansında utanmadan “ABD Türkiye’nin en dost ülkesidir” diyebiliyor.
Hep birlikte yaşadığımız bu durum, iki gerçeğin altını hiç kimsenin inkar edemeyeceği biçimde ortaya koyuyor. Birincisi: ABD’ye asla güvenilemeyeceğini, bu utanmaz, ikiyüzlü politikalarını, bizzat kendileri ispatlamış oluyorlar. İkincisi: Başta Türkiye, Irak, Suriye`deki (daha doğrusu İran da dahil Ortadoğu’daki) Kürt terör örgütleri, ABD’nin güdümünde, emrinde ve kontrolündedirler. ABD, bunları bölgede kendi güdümünde ve İsrail`in yanında yer almak zorunda olacak bir Kürt devleti için maşa olarak kullanmaktadır. 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye`de yaşadığımız PKK terör örgütü tam da bu amacın aracı olarak kullanılmaktadır. Ne yazık ki, TBMM’de bulunan HDP yetkilileri de bu gerçeği görememekte, yada görmek istememektedirler.
Geçen Cumartesi yazımda da belirttiğim gibi, Türkiye ABD ve NATO konusundaki politikalarını, NATO düzeyinde ele alarak, bu politikaların ivedi olarak değişmemesi durumunda, NATO üyeliğinin ciddi olarak sorgulanacağını, kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkla belirtmelidir.
ABD`NİN TÜRKİYE İÇİN HAZIRLADIĞI TUZAĞA DÜŞÜLMEMELİDİR
ABD`nin, PYD ile birlikte oluşturmak istediği ve Akdeniz’e kadar uzatılmak istenen terör şeridine bir kılıf hazırladığı açıkça görülüyor. Türkiye’nin Fırat’ın batısında PYD’nin kontrolünde bulunan Münbiç’i bırakarak, terör örgütü IŞİD`in önemli merkezi konumundaki Rakka’ya karşı ortak bir harekete geçilmesini istiyor. Bu operasyona da PYD’nin de katılmasını öneriyor. Bu açıkça Türkiye’yi yönetenlerle alay etmektir. Türkiye, Suriye sınırında terör örgütü olarak gördüğü PYD ile birlikte savaşan bir müttefik durumuna sokulmak isteniyor. Bu Türkiye`nin aklıyla alay etmeyi içeren son derece utanmaz bir politikadır. Türkiye açısından son derece riskli olan Rakkatuzağını,Amiral Soner Polat önemle belirtiyor. (Aydınlık, 14.9.2016)
Türkiye asla bu tuzağa gelmemelidir. ABD’nin amacının, Türkiye sınırında bir Kürt devleti, en azından bir Kürt federe yapısının oluşturulmak istendiği, artık yeterince kanıtlanmıştır.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikası sonucudur” diyerek, izlenen yanlış Suriye politikasından dönüleceği sinyalini vermişti. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanlış Suriye politikasındaki eski retoriği tekrarlayarak, hala “600 bin kişinin katili Esad” dan söz etmektedir. Önce Cumhurbaşkanı bilmelidir ki, Suriye`de öldürülen 530 bin kişinin gerçek katili, Suriye’de savaşı kışkırtan, paralı çetelerle Suriye yönetimine savaş açanlardır. Esad, emperyalist saldırılara karşı kendi ülkesini savunmaktadır. Erdoğan ve AKP hükümetleri, ABD’nin politikalarına alet olarak, Türkiye’nin Suriye sınırını korunamaz duruma sokmuşlardır ve 3 milyon Suriyelinin de Türkiye’ye kaçmasına neden olmuşlardır. Sayın Erdoğan ve AKP yetkilileri, bu büyük yanlışı artık görmeli ve kabul etmelidirler. Türkiye Suriye konusunda daha fazla zaman kaybetmeksizin, Rusya, İran, Irak ve Esad Yönetimiyle birlikte, Suriye’nin toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasının tek seçenek olduğunu görmeli be bu yönde tutarlı bir politika izlemelidir.
Film yıldızıve devrimci sanatçı Tarık Akan’ı kaybettik. Başımız sağolsun