TBMM Başkanı İsmail Kahraman, “Sultan 2. Abdülhamid’i ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu” tanıtım toplantısında konuşmuş.
Sempozyumu neden tertiplediğini anlatmış.
Tarihimiz açısından unutulmayacak bir yeri olan (!) böylesi bir hükümdara vefa borcumuz varmış.
O tahta çıktıktan sonra anayasal parlamenter sisteme geçişle ilgili çalışmaları Dolmabahçe Sarayı’nda başlatmış, ardından 1. Meşrutiyet 3 Aralık 1876’da ilan edilmiş ve Meclisi Mebusan ilk toplantısını 19 Mart 1877’de bu sarayda (Dolmabahçe) gerçekleştirmiş miş.
Kahraman’ın “Laiklik anayasada olmamalıdır” sözlerini neden dediği çok iyi anlaşılıyor böylece…
Mecliste böyle bir başkanın olması AKP ve amacı için olsa da bence talihsizliktir.
Ne yazık ki 14 senedir TBMM’sinde tarafsız bir başkan olmadı.
Bir imkân geçmişti (30 Temmuz 2015 te yapılan TBMM Başkanı seçimi) ama Bahçeli her zamanki gibi AKP den yana olduğundan millet olarak o şansı kullanamadık.
(Nefret ediyorum ondan.)
Bu sebepten ötürü Che Guevara’yı “katil” olarak tanımlayan ve taraflı bir memur olduğunu defalarca belli eden böyle bir başkandan ne beklenebilirdi değil mi?
Şimdi kalkmış II. Abdülhamid’i methediyor, yeni neslin beynini yıkamaya çalışıyor.
O Abdülhamid değilmiydi açtığı meclisi kapatan?
O değil miydi 30 yıl baskıyla milletin anasını ağlatan?
Gazeteleri kapatan, muhalif isimleri gözaltlarına aldıran?
O devire neden istibdat (baskı) dönemi (1876-1908) denildiğini niçin anlatmadı acaba?
Abdül Hamid’i tahta çıkaranların Abdülaziz’i deviren darbeciler olduğunu neden anlatmadı?
Daha yığınla nedenleri sorabilirim.
Anlıyoruz Sn Meclis Başkanı, Erdoğan’ın başkanlık tutmayınca Hilafeti, Padişahlığı getirmenin alıştırmasını yapmaya kalkıyor ama bu millet yemez bunu.
622 yıl Osmanlı padişahlıkla yönetildi.
Sonunda parçalanarak küçüldü ve küçülen padişahlık toprakları da düşman işgali altındaydı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı bizlerin de babaları belli olmayacaktı belki.
Padişahların kanları karmakarışıktı.
Annelerine bakmak yeterli zaten…
Son padişah Vahdettin İngiliz gemisiyle neden kaçtı acaba?
Şimdi padişahları hortlatmakla meşguller.
- Köprünün adı Yavuz Sultan Köprüsü,
GATA nın adı Sultan Abdülhamid oluverdi.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz “önümüzdeki eğitim yılını mesleki ve teknik eğitimde bir atılım, reform yılı ilan ettik” dedi.
Küçücük çocuklara zorunlu din dersi ve Arapça öğretilerek mi olacak reform?
Yapmak istenilen ortada, Türkiye’yi adına ister padişahlık denilsin isterse başkanlık denilsin, tek adamın kulları haline dönüştürmektir…
***
15 Temmuz gecesi Erdoğan İstanbul Havalimanına iner inmez “Bu hareket Allah’ın bir lütfudur” dedi. Neden?
Darbe lütuf olabilir mi?
Çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerden çoğu Olağanüstü Hal maddelerine aykırı…
Yani hukuk dışı…
Bunu hukukçular söylüyor.
Erdoğan’ın o gece harekâtı Allah’ın lütfu olarak görmesi şimdi olmadık kararlar vermesinin önünü açacağı düşüncesinden miydi?
Binlerce insan FETÖ cü diyerek işlerinden atılıyorlar, Erdoğan’ın kendi söylemesine göre kurunun yanında yaş ta yanıyor mu acaba?
Bir rivayet dolaşıyor alınanların çoğu Atatürkçüler deniliyor.
Öyleyse Türkiye gerçekten çok daha karanlık günler görecektir.
***
Anamuhalefet Lideri Kılıçdaroğlu ve CHP bir türlü fabrika ayarlarına dönmüyor.
CNN deki Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programında izledim ve programın bitmesini bekleyemedim kapattım.
Bir Adil öksüzdür gitti.
İstemediğim konuşmalara daha fazla dayanamadım.
FETÖ liderinin, Said Nursi’nin kitaplarının yasaklanmasını eleştirdi.
FETÖ’nün yayın organı Samanyolu Televizyonu’nun kapatılmasına tepki gösterdi.
“15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Amerika’nın olduğuna dair benim elimde belge yok” diyerek Amerika’nın FETÖ’ hakkında belge istemesine benzetti.
Tarikatlar için “toplum bunu zenginlik olarak kabul etmek zorunda” dedi.
Ay, baktım ki çıldırmak üzereyim, işte o zaman kapattım.
“Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz.” diyen Atatürk’ün söylemlerinin tam tersiydi sözleri.
Oysaki Ana Muhalefet lideri şu olanlar karşısında yeri göğü sallamalıydı.
Olmadı, olmuyor işte…
Böylesine zayıf muhalefet karşısında:
Erdoğan, bu darbe girişiminden ders alarak kuvvetler ayrılığına razı olsaydı, o zaman büyük lider olurdu.” Diyorlar.
Bal gibi de olurdu değil mi?
Tünay Süer
21.09.2016