“Kanser iyileştirilmesi en basit hastalıktır…”

NECDET BULUZ

Bugünlerde yine ard arda gelen ölüm haberleri ile sarsılıyoruz. Çoğu zaman en yakınlarımızın ölüm haberleri geliyor. Eylül ve Ekim ayları “Yaprak dökümü” ayları olarak biliniyor. “Sarı yaz” ı seviyoruz sevmesine de şu ölümler olmasa…

Aldığımız ölüm haberlerinin yarısının kanser nedeni ile olması, kanseri yine ön plana çıkarıyor. Alınan tüm önlemlere, yapılan onca mücadeleye rağmen kanseri önlemek şu an için mümkün olmuyor. Hastalığın giderek yayılması da her zaman bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkıyor.

Dünyanın en saygın hekimler, araştırmacılar ve konunun uzmanları kanser hastalığının yenilmesi üzerinde sürekli çalışıyorlar. Her yıl yeni ilaçlar, tedavi yöntemleri ortaya çıkmasına rağmen bu hastalığın yayılmasının önüne geçilmemesi de hiç kuşkusuz düşündürücüdür.

Konu ile ilgili birçok profesör, uzman ve ilgili kanserin nedenlerini, mücadele şekillerini gerek televizyonlarda, gerek yazılı basında, gerekse düzenlenen toplantılarda sürekli dile getiriyor. Bütün bunlar rağmen kanser hastalığının yayılmasının önüne geçilemiyor.

Geçenlerde sosyal medyada ilkses Gazetesi’nde Nilgün Taze, özel haber olarak Prof. Uslu’nun kanserle ilgili görüşlerini yansıtan bir habere imza atmış. Zaman zaman hocanın sosyal medyadaki yazılarını biz de ilgi ile takip ediyoruz. Hepimizi yakından ilgilendiren kanser konusunda hocanın görüşlerini bu nedenle sizlerle paylaşmak istedik, buyurun:

“Gazi Üniversitesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Uslu da kanserle mücadelede çeşitli çalışmalar yapıyor. Kanserin tedavisinin de mümkün olabileceğini söylüyor. Hatta daha da ileri gidip “Kanser iyileştirilmesi en basit hastalıktır” bile diyebiliyor.

Normal hücrelerin oksijen ile solunum yaparlarken enerjilerini, elde ettiklerini kanser hücrelerinin ise tam tersi olarak fermentasyon ile oksijensiz ortamda enerji ürettiklerini ifade eden Gazi Üniversitesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. İbrahim Uslu, sağlıklı yaşamın gereklerini yerine getirerek kanser ve diğer ölümcül hastalıkların önüne geçilebileceğini söyledi.

Sağlıklı hücrelerle kanser hücrelerini hangi etkenlerin beslediğini açıklayan Prof.Dr. İbrahim Uslu, uygulanacak yöntemlerin kanseri tedavi edebileceğini söyleyerek, “Sigara içtiğinizde soluduğunuz havadaki oksijenin bir kısmıyla tütünü yakarken, yanma sonrası açığa çıkan karbondioksit gazını ciğerlerinize oradan da kan vasıtasıyla hücrelere gönderirsiniz. Tam da kanserli hücrelerin aradığı bir ortamdır bu. Oksijen yerine karbondioksit. Böylece kanserli hücreler karbondioksit ile fermentasyon reaksiyonunu hızlandırırlar. Asla unutmayın. Sigaranın kanser yapıcı etkisi tütündeki ziftten katrandan falan değildir. Kandaki oksijenin yerini karbondioksitin almasındandır” dedi.

TEDAVİDE SICAKLIK YÜKSELTİMİ

İkinci olarak kanser hücrelerinin asitli ortamı, normal hücrelerin ise bazik ortamları sevdiğini ifade eden Uslu, şu açıklamaları yaptı: “İşte size bir başka silah. Kanser hücreleri bazlı ortamdan nefret ederler, o halde vücudu bazik ortamda tutarsanız tek bir kanser hücresi kalmaz hepsi ölür, nasıl bir silah ama! Üçüncü silah ise sıcaklık. Kanser hücreleri soğuk ortamı severler, 36.2 C’de yaşamak çok hoşlarına gider ama normal hücreler 36.7 C’de yaşarlar. O halde termoterapi dediğimiz şekilde kanser hastasının vücut sıcaklığını sıcaklık verici ilaçlarla belli bir seviyede tutarsak tüm kanser hücreleri hakkın rahmetine kavuşur. Kansere karşı elimde o kadar fazla silah bulunmasına rağmen patent başvurularını yeni yaptığımdan bu bilgileri şu an paylaşamıyorum.”

KANSERİN TEDAVİSİ MÜMKÜN

Kanserin yansıtıldığının aksine tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu savunan Uslu, kanser tedavisinin hiç de düşünüldüğü gibi zor olmadığını söyleyerek, “Einstein ‘Bir şeyi altı yaşındaki çocuğa açıklayamıyorsan, sen de anlamamışsındır’ der. Yukarıda anlattıklarımı altı yaşında bir çocuk rahatlıkla anlar. Bir de ‘Her şeyi olabildiğince sade yapın, ama basit değil’ demiştir Einstein. Kanser ilacı yapacaksanız çok sade olmalıdır. Kanser hücrelerini yenmek kompleks bir şey değildir. Hatırlarsanız “Tanrı her zaman en kolay yolu seçer” sözü de Einstein’a aittir. Bir kanser hücresini öldürmek ve kanserli hastaları iyileştirmek gerçekten çok ama çok basittir” ifadelerini kullandı.

OKSİJEN ATOMUNA DİKKAT

Oksijeni yakarak enerjilerini elde eden canlıların yaşamları için mutlaka moleküler oksijene gereksinim duyduklarını açıklayan Uslu, anaerobik canlıların ise büyüme ve çoğalmaları için moleküler oksijene bağımlı olmadıklarını açıkladı. Uslu, “Her nefes alışımızda bir taraftan moleküler oksijeni solurken onunla birlikte bir de sağlığımız için çok zararlı olan oksijen atomunu ya da elektron dengesini yitirmiş reaktif oksijen moleküllerini maalesef ciğerlerimize ve oradan da kanımıza alırız. İşte bu çok zararlı reaktif oksijenlerin kanser yapıcı etkileri olduğundan kansere yakalanmamak ve yakalansak da kanserin ilerleyişini durdurmak için böğürtlen, elma, yaban mersini, karadut, ceviz gibi antioksijen gıdalar tüketmeliyiz. Elmayı ısırdığımızda hemen kararır. Onu karartan havadaki oksijen molekülleri değildir, reaktif oksijenlerdir. O halde bir gıdanın ne kadar antioksijen özelliğini görmek için havadaki reaktif oksijenlerin onu hangi hızda etkilediğini görmemiz gerekir. Dikkat ettim, örneğin Amasya elması gerçekten diğer elmalara göre daha hızla kararmakta yani havadaki reaktif oksijenlerle daha hızlı ve fazla etkileşme geçmektedir. Bu yüzden de daha antioksijen özelliklere sahiptir” ifadelerini kullandı.

necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz

NECDET BULUZ - necdet buluz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir