Yobaz Sürüngenler, Salyalarını Akıtmaya Başladılar Yine…

a

Yüz çeşit tarikata, cemaate bölünmüşler…

Birbirleriyle yarışırlar…

Tümü de kendisinin ötekisinden daha iyi Müslüman olduğunu kanıtlamaya çalışır…

Tümü de “Müslümanın hası biziz” der…

Her kafadan ayrı bir ses çıkar…

Bir dedikleri bir dediklerini tutmaz…

Ama Müslümanlığı da kimseye bırakmazlar…

Kutsal kelamı kendi görüşlerine ve çıkarlarına uygun olarak yorumlarlar, biçimlendirirler…

Hedef, daha çok kişiyi kendine inandırmak, daha çok mürit sahibi olmak, makamını koltuğunu korumak, sağlamlaştırmak…

Soygunlara, vurgunlara, sahtekârlıklara ses çıkarmazlar. Yanı başında adam kesseler dönüp bakmazlar…

Her gün onlarca ana kuzusu, şehit gelir, dut yemiş bülbül gibi susarlar… Bu olaylara sebep olanlara ağızlarından tek kem söz, tek eleştiri kelamı çıkmaz…

Amaaa…

İş bir yurtsevere gelince, bir cumhuriyetçiye, Atatürkçüye, laik insana gelince açarlar ağzını, yumarlar gözünü…

Başlarlar salyalarını akıtmaya, pisliklerini kusmaya…

Sevmiyorlarsa, beğenmiyorlarsa, kendilerinden yana değil de laiklikten yanaysa, onların görüşlerini savunmuyorsa, hele hele kadınların dövülmesine, ezilmesine karşıysa, yobazları ve yobazlığı eleştiriyorsa; soygunları ve soyguncuları teşhir ediyorsa, halkın içindeyse, halktan biri gibi yaşamışsa, saray soytarılığını kabul edip, “Akilliğe soyunmamışsa” daha naaşı kalkmadan başlarlar sövüp saymaya…

Yüce insan, yüce sanatçı, boğazından tek haram lokma girmemiş, bu ülkenin yüz akı, “ADAM GİBİ ADAM” Tarık Akan’dan söz ettiğimizi anlamışsınızdır…

Ne diyordu o?

“Kadına el kaldırmak erkek adama yakışmaz… Gücü olmayanı tepelemek, ezmek, vurmak, aciz insanların işidir… Eli kalkmayana vurmak delikanlıya gitmez… Güçsüzü ezmekten utanmıyorsan, adam değilsin…”

Cumhuriyet muhabiri Ceren Çıplak’la yaptığı konuşma ne diyordu?

“Şehit haberleri perişan ediyor beni… Bu ülkede hiçbir şeyin değişmemesi acı veriyor. Ülkemin günden güne daha kötüye gittiğini, yokuş aşağı yuvarlandığımızı görüyorum. Feci bir mutsuzluk yaşıyorum.”

Ölüm haberini alınca Türkiye’nin kan ağladığı saatlerde, bakın, yobaz sürüleri ne sözler sarf ediyorlardı onun hakkında:

-Pamuk getirin

-Cuma bereketi ile geldi

-Ateşi bol olsun

-Hesap zamanı ey mellun

-Hayvanlar ölmez geberir

-Günün güzel haberi

-Bir RTE düşmanı daha gitti elhamdülillah

-Allah ameliyle muamele etsin, toplumu bozmaya çalıştığı için, vatandaş olarak hakkım helal değildir…

Peki, 9-10 yaşındaki çocuklara tecavüz edenlere, 17 – 25 Aralık soygununda Ayakkabı kutularını dolarlarla dolduranlara, bu yoksul halkın imkanları ile darbe yapıp halka ateş edenlere, Türk milletinin mallarını babalar gibi satanlara, her gün onlarca şehidin gelmesine sebep olanlara, umredeyken aşırı doz Viagradan, sadece erkeklerin kaldığı otelde can veren Akit Müdürü Karakaya’ya hakkını helal ediyor musun?

Sonra, her şeyi bir yana bırakalım ve soralım: “Sen nasıl Müslümansın ki ölenin arkasından konuşuyorsun? İnandığın din yasalarına uymuyorsun? Müslümanlıkta ölenin arkasından kötü söz söylemek, dedikodu yapmak var mıdır?”

Müslümanlıkta biri hakkında, dini inancı ne olursa olsun, her yerde, her zaman ve herkes için geçerli olan bir kural vardır:

 “ Ölen ya hayırla anılacak, ya iyiliği konuşulacak, ya da ebediyen susulacaktır. Allah’a ve Ahirete imanı olanın başka bir söylem ve eylem içinde olması mümkün değildir…”(Buhari Edeb)

Allah’ın Elçisi, bunun gerekçesini ve doğuracağı sonucu şöyle özetlemiştir:

 “ Sakın ölenlerin ardından ve hakkında kötü şeyler konuşmayınız.

Çünkü ölen biri hakkında kötü şeyler konuşmak diriyi rahatsız eder; yaşayanları üzer; ölüye de konuşulan hiçbir şey ulaşmaz” (Vakidi, Megazi 2/851; Hâkim, Müstedrek 3/241.)

(alieralp37@gmail.com)

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir