Kalbimize gömdük.

Bugün İstanbul tarihi günlerinden birisini daha yaşadı.

A partisinin C partisinin mitingi yoktu.

Vapurlar, metrobüsler, otobüsler bedava değildi.

Öyleyse bu ne kalabalıktı böyle?

Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun içi, dışı insan seli gibiydi.

Türkiye her gün gelen şehit haberleri ile kahrolurken,  bir devrimcisini zamansız kaybetmenin acısını da yaşıyordu şimdi.

Atatürk ve cumhuriyet sevdalısı, hani derler ya adam gibi adamını, Tarık Akan’ını son yolculuğuna uğurlamadan önce orada toplanmıştı.

Naaşı yerine sahnede büyük bir posteri asılmıştı.

Onu sevenlerin yanısıra Yeşilçam’ın ünlüleri ile  Fazıl Say ve Zülfü Livaneli, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP milletvekilleri ve 10. Cumhur Başkanımız Ahmet Necdet Sezer de oradaydı.

Lafın özü herkes oradaydı.

Hayret! Her cenazeye katılan bir tek AKP yöneticisi yoktu.

Arkadaşları hatıralarını anlattılar, devrimciliğini anlattılar kimisi gözyaşlarına boğuldu, kelimeler boğazında düğümlendi, konuşamadı.

Kızı Özlem Üregül, babasını anlatan anlamlı bir konuşma yaptı.

Bir hayret te NTV den başka hiçbir TV naklen vermedi.

Ulusal Kanal Teşvikiye Cami’sinden yayına başladı.

Halk TV mi?

Bir reklam tutturmuş Arabın yalellisi gibi uzattı ve insanı çıldırttı adeta…

Neden sonra yayına başladı…

***

Tarık Akan’ın ölüm haberini aldığımda inanamadım.

Hasta olduğunu da birçok kişi gibi kısa bir zaman önce öğrenmiştim.

Meğer bir yıldan uzun süredir kanserle mücadele ediyormuş.

Allah kahretsin kanser denilen illet onu da yakalamış.

Sevenleri üzülmesin diye duyulmasını istememiş.

Sosyal medya hesabından yaptığı son açıklamada “Ayaktayım, yürüyorum, güçlüyüm, umarım atlatacağım” demişti.

Birçok seveni gibi ben de çok sevinmiştim.

Hep sağlığına kavuşacağı umudu vardı içimde.

Ölüm haberini alınca adeta şok geçirdim.

Yine inanamıyordum.

Ne zaman Nazım Hikmet yöneticileri doğruladılar o zaman inandım.

İşte o zamandan beri gözyaşlarım dinmedi.

***

Yeşilçamlı eski bir sanatçı olmama rağmen onunla hiçbir filimde oynamak nasip olmamıştı.

Bebek yüzlü, yakışıklı genç bir adamdı.

Bir kere Gazetecilik Okulunda karşılaşmıştık iki kerede Silivri’de.

Onun filmlerini dizilerini beğeni ile izliyordum.

Ben onu sanatçılığından çok devrimciliğini, o kocaman sevgi dolu yüreğini seviyordum.

Ben onun Atatürkçülüğünü, cumhuriyete bağlılığını, mazlumun yanında oluşunu, dik duruşunu seviyordum.

Sinema dalında birçok ödülü olan, efsaneleşmiş Tarık Akan yaşamı boyunca tüm eylemlerin içinde hatta en önünde oldu.

Saymaya, söylemeye gerek var mı?

***

Bugün onu sonsuzluğa göndermeye gidemedim.

Yüreğimin kaldıramayacağını biliyordum.

Durduramadığım gözyaşlarımla, televizyondan izledim.

Ne kalabalıktı öyle…

Meğer ne çok seveni varmış.

Camiden çıkması kolay olmadı.

Hele Bakırköy’e gidişi saatleri aldı belki.

Böyle bir kalabalığı 27 Ocak 1993’te Uğur Mumcu’muzun bizzat bulunduğum cenazesinde görmüştüm.

Her kesimden yüzbinlerce insan çoluk çocuk onu uğurlamaya gelmişlerdi.

İşte bu gün aynen öyleydi.

Bir devrimciyi, bir özgürlük savaşçısını, Atatürk’ün bir evladını sevgiyle, saygıyla uğurlamaya koşmuştu herkes.

Arkasından konuşanlar, yazanlar o görkemli kalabalığı görmüşlerdir mutlaka.

Biraz utanmaları varsa utansınlar.

Din düşmanıymış,

AKP’yi Cumhuriyet ve laikliğin altını oyuyor diye eleştiriyormuş.

Neden solcuymuş ta, Amerikan Hastanesinde yatmışmış…

Yuh olsun sizin gibi insan müsveddelerine.

Bir ölüye bile saygınız yok.

Müslüman geçinen sizler nasıl Müslümansınız be…

Müslümanlığın zerresi yok sizlerde.

Menfaate odaklanmış, nasır tutmuş yüreklerinizde bir parça insanlık kalmamış.

Öldü diye neredeyse göbek atacaksınız ama çok sevinmeyin.

Çünkü onun düşünceleri, devrimciliği nesilden nesile yol alacaktır.

Deniz Gezmişler, Uğur Mumcular gibi…

Onun yapmak istediği yarım kalan her projesi gün gelecek gerçek olacaktır.

Yazacak, söyleyecek çok şey var ama şu anda çok üzgünüm.

Sevgili Tarık, seni yüz binlerin uğurladığını mutlaka görmüşsündür.

Seni çok seviyoruz,

Bugün seni toprağa değil kalbimize gömdük.

Işıklar içinde uyu, gözün arkada kalmasın yoldaş…

Tünay Süer

19.09.2016

 

 

 

 

 

 

Bugün İstanbul tarihi günlerinden birisini daha yaşadı. - tunay suer

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir