Her sene Kurban Bayramı geldiğinde bazı kuruluşlar Vekâlet Yoluyla Kurban Kesme kampanyaları düzenlerler, bunun için de en acıklı ve dokunaklı cümlelerle çığırtkanlık yaparlar. Oysa geçmişte, zaman zaman bu yolla Müslümanlardan kurban parası topladıkları halde kurbanları kesmeyen, dolayısıyla bir anlamda vatandaşları dolandıran kurumların olduğuna ilişkin haberler ve iddialar yansımıştır medyaya.
Diyanet İşleri Başkanlığı da Türkiye Diyanet Vakfı üzerinden uzun yıllardır vekalet yoluyla kurban kesmektedir. Allah ve ben şahidim ki; bu işi en iyi yapan kurumlardan birisi Diyanet’tir ve Diyanet kurbanları mutlaka kesmektedir. Bu durum, en azından benim Diyanet’ten ayrıldığım 2009 yılına kadar umumiyetle böyleydi. “Umumiyetle” lafını özellikle kullandım; çünkü yılını hatırlamıyorum tarihin birinde (iki binli yıların ilk yarısı olabilir) bir İlçe Müftüsü’nün bu konuda (kurbanları kesmediği ve topladığı parayı iç ettiği hususunda) soruşturma geçirdiğini ve yargılandığını biliyorum!
Öte yandan bu konuda 2008 yılına kadar Diyanet’te de şöyle bir uygulama vardı: Vekalet yoluyla kesilen kurban etlerinden bir kısmı Diyanet’e bağlı Yatılı Kur’an Kursları’nın ve TDV tarafından ticari olarak işletilen Öğrenci yurtlarının et ihtiyaçları için bu müesseselere verilir, küçük bir kısmı özellikle doğu ilerinde kesilerek fakir fukaraya et olarak dağıtılır, büyük kısmı ise kesildikten sonra karkas et olarak satılırdı! En iyi alıcı da Et ve Balık Kurumu idi ve esasen bu kurbanlar, genelde Et ve Balık Kurumu’nun kombinalarında kesilirdi! Zaten kurbanlık hayvanları da Et ve Balık Kurumu temin ederdi. Et ve Balık Kurumu, önce kurbanlık hayvanları temin eder, arkasından keser ve kesim masraflarını da canlı kurban fiyatlarına ekledikten sonra, kesmiş olduğu etleri satın alır, canlı hayvan fiyatı ile karkas (kemikli) et fiyatı arasındaki farkı da Diyanet’ten tahsil ederek veya Diyanet’e ödeyerek işi tamamlardı. Kurban eti satışından elde edilen gelirler ise yıl boyunca hayır işlerinde kullanılırdı. Bu işlemlerin dayanağı ise DİB Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan alınan fetva idi! Yani bu konuda Din İşleri Yüksek Kurulu’nca verilmiş kapı gibi fetva vardı!
Bildiğim kadarıyla 2008 yılından itibaren bu uygulamadan vazgeçilmiş ve kurban eti satışına son verilmiştir. Ancak, Kur’an Kursları’nın ve öğrenci yurtlarının et ihtiyaçlarının karşılanmasına 2008 yılından sonra da devam edilmiştir ve muhtemelen halen de devam edilmektedir. Demek oluyor ki; 2008 yılında bu konudaki fetva değişmiştir. Şu halde sormak gerekir, bu konuda 2008 yılından önce verilen fetva mı doğrudur, yoksa sonraki fetva mı?
Bu sene yine ortalık toz duman. Vekâlet yoluyla kurban kesen kurumlar peş peşe kurban bedeli açıklıyorlar. Türkiye Kızılay Derneği kurban bedelini, yurtiçi için 740, yurtdışı için 475 TL, Diyanet yurtiçi için 690, yurtdışı için 500 TL, LÖSEV yurtiçi ve yurtdışı için 750 TL, Mehmetçik Vakfı yurtiçi ve yurtdışı için 790 TL ve İHH yurtiçi ve yurtdışı için 550 TL olarak belirlemiş bulunmaktadır.
Bana göre; bugünkü şartlarda en makul fiyatlar LÖSEV ve Mehmetçik Vakfı’nın tespit ettiği fiyatlardır. Mesela Diyanet 500 TL’ye, Kızılay 475 TL’ye nasıl kurban kesecekler bilmiyorum! 475 TL’ye kurban satın alınır alınmasına da o kurbana kurban denir mi Allah bilir! O fiyata ancak 10-15 kg. eti gelebilecek keçi veya koyun satın alabilirsiniz. Kurban fiyatlarının düşük tutulmasının bir sebebi de belki yurtdışında kurban fiyatlarının düşüklüğü olabilir. Zira yapmış olduğu açıklamada Diyanet, 125 ayrı ülkede 225.000 civarında kurban keseceğini belirtmiştir.
Hesap ortada; mesela Diyanet’in bu sene belirlemiş olduğu yurtiçi fiyatlarla 7 hisselik bir sığıra ödeyebileceği maksimum fiyat 4830 TL’dir (7×690=4830). Bu paranın 230 TL’sini kesim masrafı olarak düşersek 7 hisse için satın alınacak bir sığırın fiyatı 4600 TL’yi geçmemelidir! TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’ın açıklamasına göre; bu seneki kurbanlık canlı hayvan fiyatlarının büyükbaş hayvanlarda kilogram başına 14 ile 22 lira, küçükbaşta kilogram başına 11 lira ile 20 lira arasında olacağını düşünürsek(1) ve Diyanet’in kurbanlık hayvanları, canlı kg.ını 15 TL’den alabileceğini varsaysak, 4600 TL’ye alabileceği kurbanlık canlı hayvan en fazla 300-310 kg. gelecektir. Kesildiğinde %50 fire vereceğini düşünürsek böyle bir hayvandan elde edilecek karkas (kemikli) et en fazla 150-160 kg.dır. Elbette kilosu 15 TL’ye canlı hayvan bulunabilirse. Yurtdışı için belirlenen kurban bedeli 500 TL. olduğuna göre, bu miktarla alabileceği 7 kişilik bir sığır, 3500 TL’yi geçemeyecektir.
Bu durumda Diyanet ve elbette kurban bedellerini düşük tutan diğer kurumlar, ya kg. olarak hafif ve zayıf danalara ve düvelere yönelecekler ya da yine kg. olarak hafif gelen keçi ve koyun türü kurbanlık hayvanları tercih edeceklerdir. TZOB başkanı Şemsi Bayraktar yukarıda bahsi geçen açıklamasında “büyükbaşların 2 bin 850 lira ile 15 bin 200 lira, küçükbaşların ise 450 lira ile bin 700 lira arasında değişeceğini söylediğine”(2) 2.850 TL’ye de sığır türü kurbanlık hayvan bulmak mümkün imiş! Peki böyle bir havyandan 7 kişilik kurban olur mu? Ulemanın fetvasına bakılırsa olur! Bu durumda kurban bedellerini düşük tutan kurumlar, mecburen bu türlü ucuz hayvanlara yönelecekler ve buradan para kazanacaklardır. Hesap ortada; 690 TL kurban bedeli tahsil eden bir kurum 7 kişilik kurban için 2.850-3000 TL ödeyecek, buradan kendisine 1800-2000 TL. artı gelir sağlayacaktır. Bu kurumun hayvanların derilerini ve sakatatlarını da paraya tahvil ettiğini düşünürseniz, burada muazzam gelirler elde ettiğini kabul edebilirsiniz.
Gelin görün ki; Diyanet’in bir taraftan “kesilecek kurbanları en semiz, bakımlı ve sağlıklı hayvanlardan tercih ediniz” deyip, bir taraftan da belirlemiş olduğu düşük fiyatlara kurban satın alabilmek için mecburen kilogram olarak daha hafif ve belki de yaşlı hayvanlara ve mesela boğa yerine kara sığır türü küçük inekleri ve koyunları tercih etmesi tam bir çelişkidir.
Üstelik Diyanet 125 ayrı ülkede kurban kesebilmek için en az 125 personelini de yurtdışına göndermek ve onların harcırahlarını da kurban paralarından karşılamak zorundadır. Bu durumda kurban havuzunda toplanan paraların daha da azalacağı ve Diyanet’in kurban hesabını tutturabilmek için ucuz ve kalitesiz hayvanlara yöneleceği açıktır! Diyanet’te çalıştığım sırada, merkezde TDV çalışanlarının, taşrada ise TDV şube memurlarının ve müftülerin ucuza kurban bulabilmek için nasıl didinip durduklarını yakinen biliyorum. Yurtdışında bu fiyatlara daha semiz ve etli hayvanlar bulunabiliyor mu onu da herhalde her sene yurtdışında kurban kesen Diyanet mensupları biliyordur.
Bir hindinin bile birkaç yüz TL’ye satıldığı bir ülkede Diyanet’in 500 TL’ye, Kızılay’ın ise 475 TL’ye kurban keseceklerini açıklamaları gerçekten anlamlıdır! Bu fiyatlara nerede kurbanlık hayvan satılıyor, Diyanet ve Kızılay haber verse de gidip satın alsak diyorum. Öte yandan bu iki kurumun, yurtdışı kurban fiyatlarını daha yüksek, yurtdışı kurban bedellerini daha düşük tutmalarının mantığını da anlamış değilim ben. Yoksa bu ülkede yaşamak zorunda kalan, bu ülkenin her türlü kahrını ve zahmetini çeken insanların alınlarında keriz veya saf mı yazıyor? Yurtdışında yaşayanlar sırat köprüsünden neden daha ucuza geçiyorlar? Torpil, kayırma ve iltiması oralara da mı bulaştırdık yoksa? Yoksa, “yurtiçinde vekaleten kurban kesenler zaten hali vakti yerinde olan zenginlerdir, onlar da bir zahmet biraz fazla ödesinler” diye mi düşünülüyor bu konuda?
_____________
1-http://www.milliyet.com.tr/kurban-fiyatlari-belli-oldu-ekonomi-2302397/,
2-Aynı haber.