NECDET BULUZ
Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Soyalp Tamçelik, Kıbrıs’ta yaşanan asimetrik savaşın çatışma alanını içeren ve türünün tek örneği olan bir araştırmaya imza attı. Tamçelik, Kıbrıslı Rumların Ethniki Organosis Kyprion Agoniston (EOKA), Kıbrıslı Türklerin ise Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ile kendi toplumsal çıkarlarını korumaya çalıştığı sessiz savaşın perde arkasını da aralamış oldu.
Bursa Haber Gazetesi’nde yayınlanan röportajında, Kıbrıs’ta silahsız savaşın perde arkasında nelerin yaşandığını dile getiren Tamçelik’in bu açıklamalarının büyük yankı yaratabileceği görüşündeyiz.
Bugüne kadar Kıbrıs ile olan çalışmaları ile dikkat çeken Doç.Dr. Soyalp Tamçelik, 1950’lili yıllarda Kıbrıs Adası’nın Yunanistan’a bağlanması için propaganda esaslı bir psikolojik savaş yaşandığını, buna karşılık olarak da Türklerin Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurarak bu zinciri kırdığını söyledi. TMT’nin hem silahlı, hem de propagandaya dayalı mücadele verdiğini ve bunda da başarılı olduğunu vurgulayan Tamçelik “1963 yılına kadar yer altında hazırlık sürecini geçiren TMT ve mensupları, Rum çetecilerin işlediği Kumsal katliamından sonra yer üstüne çıktı” dedi.
Doç Dr. Soyalp Tamçelik, TMT’nin çok büyük özveri ile çalıştığını, bu teşkilata girenlerin hayatlarını hiçe saydığını, hedeflerinin Kıbrıs’ın bağımsızlığını ve Türk varlığının sürdürilmesi olduğunu da vurgulayıp “TMT tarafından yapılan propaganda; inanılır, akla uygun ve kaynağı güvenilirdi. Teşkilat propagandayı uygularken, belirlediği hedef kitlenin kültürel ve sosyal yapısına uygun davranışlar sergiledi. Bu yüzden propaganda yaparken, hedef kitlenin inançlarına, geleneklerine ve adetlerine doğrudan hücum etmekten imtina etti” dedi.
Burada özellikle şunu da vurgulayalım:
Mücadelelerde başarı elde edebilmek için silah kadar, propaganda ve psikolojik savaşın da önemli olduğu görülüyor. Özetle silahsız savaş günümüzde de önemini koruyor.
Kıbrıs’ta, Türk ve Rum kesimi arasında yaşanan silahlı çatışmaların yanı sıra propaganda esaslı sessiz ve gizli bir psikolojik savaş gerçekleşti. 1950’li yılların başlarında Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için kurulan EOKA ya karşı, Kıbrıslı Türkler Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdu. TMT’nin ve EOKA’nın, gerek kendi içinde, gerekse birbirlerine karşı uyguladıkları psikolojik savaş teknikleri, hem çatışma hem de sükûn dönemlerinde uygulandı. 1958-1967 yılları arasında yoğun ve yaygın bir propaganda savaşı yaşandı.
Tamçelik, “Kıbrıs’ta Türk Mukavemet Teşkilatı’nda Uygulanan Propaganda Usulleri ve Özellikleri” isimli araştırmasında dikkat çeken hususları özetle şu sözlerle dile getirdi, buyurun:
“EOKA, farklı etnik yapıdaki bir topluluğu hiçlik üzerine sindirmek gerekirse de yok etmek üzerine tasarlanmış bir örgüttü. Buna karşın TMT ve mensupları, bu eylem tarzına karşı iki unsurla mücadele etmeye çalıştı. Birincisi ‘silahlı mücadele’ ikincisi ise ‘propaganda’. 1963 yılına kadar yeraltında hazırlık süreci geçiren TMT, Kumsal Katliamı’ndan sonra yer üstüne çıktı. (Tarihe Kanlı Noel olarak da geçen 20-21 Aralık 1963 yılında gerçekleşen olayda, 364 Kıbrıs Türkü ile 174 Kıbrıs Rum’u hayatını kaybetti.)
Bu silahsız propaganda savaşında temel hedef, özellikle EOKA’yı, Kıbrıs Rum toplumu nezdinde politik, ekonomik ve sosyal olarak yalnızlığa itmekti. Rum toplumu içinde EOKA’ya karşı düşünceleri kontrol ederek bu örgüt aleyhinde fikirler oluşturmak ve Rum kamuoyunun maneviyatını sarsmaktı.
TMT’nin, özellikle de EOKA’ya karşı yürüttüğü propagandalar EOKA’nın mücadele gücünü kırmaya ve ruhî bünyesini sarsmaya yönelik mücadeleler oldu. TMT’nin bu doğrultuda yaptığı propagandanın esas amacı, Rum toplumu içinde ‘başka çözüm yolu yok’ duygusunu uyandırmak ve EOKA’nın etkinliğini psikolojik olarak kırmak temelinde kurgulanmıştı. Uzun süreçte kurgulanan propagandalar uygulandığında olumlu sonuçlar vermeye başladı.
TMT tarafından yapılan propaganda; inanılır, akla uygun ve kaynağı güvenilirdi. Teşkilat propagandayı uygularken, belirlediği hedef kitlenin kültürel ve sosyal yapısına uygun davranışlar sergiledi. Bu yüzden propaganda yaparken, hedef kitlenin inançlarına, geleneklerine ve adetlerine doğrudan hücum etmekten imtina etti.
TMT, propaganda yaparken, hedef kitleyi kazanmaya çalıştı. Kıbrıslı Rumların da vatansever olduğunu göz önünde bulundurarak, onları rencide edecek çalışmalardan kaçındı. Bütün bu hassasiyete rağmen TMT, propagandasını yaparken birkaç istisna dışında deşifre olmadı. Bunun nedeni teşkilatın mukavemetçilerini büyük bir özenle seçmesiydi. Yapılacak propagandayı plânlarken veya uygularken, bilinçli, eğitimli ve deneyimli mukavemetçilerden yararlanıldı.
TMT, Atatürk, İnönü, Denktaş ve Bozkurtlu amblemlerle mesajlar vermeye çalıştı. Kıbrıslı Türklerin milli ve manevi değerlere bağlılığını artırdı. “Ya Taksim! Ya ölüm!”; “Türk askeri Kıbrıs’a…”; “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır!” gibi söylemler geliştirerek kaçınılmaz zafer propagandası yaptı. ‘’Türk Katili’’, ‘’Kanlı Papaz’’, ‘’Türk kasabı’’ gibi takma isimlerle propaganda da kalıcılık sağladı. ’’Vatandaş Türkçe konuş’’, ‘’Köylere Türkçe isim’’ gibi söylemlerle Kıbrıs’ın Türk yurdu olduğu düşüncesi kabullendirildi. Teşkilat daha birçok propaganda yöntem ve aracıyla Rumlara karşı silahsız ve büyük bir direniş gerçekleştirdi.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın