Türkiye öylesine zor günler yaşıyor ki Allah sonumuzu hayır etsin.
Şimdiye dek hiç görmediğimiz aptalca bir darbe girişimi yaşadık. 251 vatandaşımızı kaybettik.
Yüzlerce yaralımız var.
Bu kalkışma, darbe girişimi adı her ne olursa olsun tüm vatandaşları ayırım yapmaksızın vatan müdafaasında birleştirdi.
Sosyal bir mutabakat oldu ama görüyoruz ki bu güzel birleşimi bozmaya kararlı bazı kişiler var.
Başta cumhurun başı sonradan aldatıldım diyemeyeceği hataları yapmaya başladı.
Hani bir deyim vardır, kasap et koyun can derinde diye, aynen öyle işte.
Dört bir tarafımız adeta ateş çemberine alınmış, PKK terörü artık sadece Doğu ve Güneydoğu’da değil her yöne uzanır duruma gelmiş.
(Daha birkaç gün önce Kılıçdaroğlu’na suikast yapıldı.)
IŞİD belası ise ayrı bir dert ve ne yazık ki Türkiye’yi mekân kılmış.
Bunlar yetmezmiş gibi güya müttefikimiz olan Amerika ülkemizi parçalamak için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Yoooo! Elbette yalnız Amerika değil, aslında küresel bir saldırı altındayız.
Tabi bunlar 14 yıldır Türkiye’yi yönetemeyen, yanlış politikaları yüzünden başımıza gelmeyeni bırakmayan AKP İktidarı ve onu durduramayan ılımlı muhalefet yapan CHP yüzünden oldu.
Şimdi bunları tekrarlamanın zamanı değil elbette ama aynı vurdumduymazlık bencillik, koltuk sevdası halen devam etmektedir.
15 Temmuz gecesi oluşan o muhteşem mutabakat, gittikçe ayrışıma dönmeye başladı.
Türkiye fotoğrafına bakarsak din ile aldatılan kafasını kuma gömmüş insanlar, diğer yanda Atatürkçüler ve Kürtçüler diye üçe bölünmüş durumdayız.
Dikkat ederseniz Kürtler demiyorum Kürtçüler diyorum.
15 Temmuz gecesini hatırlayalım.
Kim kimdir bilindi mi?
Meydanlarda yürekleri vatan sevgisiyle dopdolu insanlar vardı.
Hepsi darbeye karşı olduklarını haykırırken bir bütün olmuşlardı adeta.
Şimdi bu bütünlüğü çıkar uğruna kimse bozmaya kalkmamalıdır.
Başta cumhurun başı tabi ki…
“Öyle işler yapmaya başladı ki hani neredeyse iyiki bu darbe girişimi oldu da ben de OHAL ilan ettim, aldığım kararlarla kendi yolumu açmaya başladım gibilerde.”
Askeri okulları kapatmak neden?
GATA ‘ya baskıcı, korkak, Vahdettin adını vermek neden?
3.Köprüye yine hain, binlerce Alevi’yi katletmiş katil Yavuz Sultan Selim adını vermek neden?
Polis bayanların türban takmalarını serbest bırakmak neden?
21.Asırda Atatürk’ün çağdaş Türkiye’sinden gerici Arap ülkelerine, çağın gerisine dönmeyi istemek neden?
Üniformaya türban sokmak, üzerine de kuş konmuş gibi şapka taktırmak…
Hem üzücü hem de komik…
Türk Silahlı Kuvvetlerini bakanlıklara bağlamak, emir komuta zincirini bozarak orduyu zayıf düşürmek, neden?
Bunlar sırf bana kimse dokunmasın, hesap sormasın ve ben saltanatımı süreyim diye yapılıyorsa ve yanlış yapıyorsun derim ey cumhurun başı…
Vatan olmazsa ne saltanat kalır ne de can…
Bunu unutma.
Zaten derdimiz hesap sormak değil vatanı içine düştüğü bu yangından kurtarmaktır.
Gördün işte 15 Temmuz gecesini, millet olarak yanında olduk.
Gelelim diğerlerine.
Cumhurun başı böyle olunca bazı hainlerin sırf yaranmak için bu ülkeyi Osmanlının küllerinden ve yüz binlerce şehit kanları üzerinden bize kazandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakarete varan sözler etmelerine.
Topunun Allah cezasını versin.
Nankörler…
Hele öyle bir TBMM’si başkanı var ki ağzını her açtığında nefret, kin kusuyor adeta.
Anayasadan laiklik kalsın gibi.
Sosyalist devrimci hareketlerin sembolü olmuş, dünyadaki ezilen yoksul emekçilerin, kısacası tüm dünya halklarının İslam’ıyla, Hristiyan’ı ile sağcısı, solcusuyla saygı duyduğu Ernosto Che Guevara’ya eşkıya demesi bulunduğu makama yakışmayan bilinçsiz sözler gibi…
Bu kafadaki insanların cumhur başının yanında olması talihsiz bir olaydır.
Ben bu gözle bakmaktayım.
Öte yanda ülkemde suskun, benliğini adeta satmış bir basın olduğu için üzülmekteyim.
Dün 30 Ağustos Zafer Bayramımızdı.
Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atılmış olduğu bir zaferdi.
“Kutlamaların kısıtlandığından söz etmek istemiyorum çünkü bu halka yasak filan vız geliyor.”
Ülkenin her yanında kutlandı yine.
İstanbul’da TGB ‘liği, ADD ve STK larıyla Tünelden Taksim’e binlerce insan sloganları, ellerinde bayrakları ile görkemli bir şekilde yürüyerek kutlama yaptılar.
Hemen hemen gazetelerin hiç birisinde haber olarak yoktu.
Ha bir tek Aydınlık Gazetesi ön sayfasında, Sözcü Gazetesinin de 11. Ci sayfasında vardı.
Yazıklar olsun diğerlerine.
Binlerce insanı yok sayarak saygısızlık yapmışlar.
Ben şahsen o gazetelerin hiç birisini almayacağım.
Beni yok sayanı ben de yok sayarım…
Tünay Süer
31.08.2016
Bir yanıt yazın