PKK, Türk Silahlı kuvvetlerinden büyük darbeler yedi. Önemli gelir kaynaklarını ve bazı elebaşlarını kaybetti… Çoğu yerde hendeklere gömüldü… Barikatların altında kaldı…
Ama henüz işi bitirilmedi… Bitirilemedi…
Askerimiz ve polisimiz canını dişine takmış, çarpışıyor… Ama iktidar onun kadar kararlı ve isabetli planlar yapıp, hedefler belirleyemiyor…
Bu yüzden şehitler gelmeye, ocaklara ateş düşmeye devam ediyor…
Yürekler hâlâ acılı… Yürekler Yaralı…
Biz istediğimiz kadar haykıralım: “Şehitler ölmez vatan bölünmez…”
Ama şehitler ölüyor, vatan bölünüyor…
Dün, Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Grup Amirliği’ne teröristler tarafından bomba yüklü kamyonla düzenlenen intihar saldırısında 11 polis memuru şehit oldu… 75’i polis, 3’ü sivil olmak üzere 78 kişi de yaralandı. Yaralananlar arasında Cizre Kaymakamı Ahmet Adanur da var.
Ne yazık ki bu haber yandaş basın tarafından halkımıza yeteri kadar duyurulmadı… Çünkü manşetlerde “Yavuz Sultan Selim Köprüsü”nün açılışı vardı… Şehitler kimin umurunda…
Bu açılışla şehitler bir kez değil, bin kez öldü… Boğaz köprüsünün ayakları altına gömüldü…
Hükümetin görevi, halkının can ve mal güvenliğini sağlamaktır… Bunu yapabilmek için de İktidar artık sivrisineklerle uğraşmayı bırakıp, bataklığı kurutmaya gitmelidir…
Sıra ona gelmiştir…
Suriye topraklarına nasıl geçtiyse, Kandil’e de öyle çıkmalı, uyuşturucu baronlarının yaşamlarına son noktayı koymalıdır…
Bunu gerçekleştiremezsek, şehit vermeyi sürdürürüz… Anaların gözyaşı durmaz…
Adamlar artık sıradan vatandaşlara, çoluğa çocuğa, yaşlıya gence saldırmanın yanında muhalefet liderine de ateş açmaya başladı… Hedef, iç savaş çıkarmak…
Kemal Kılıçdaroğlu PKK baskınından canını zor kurtardı…
Bu saldırıyı nefretle ve şiddetle kınıyorum…
İçişleri Bakanı Efkan Ala bu suikastın ardından şunları söyledi : “CHP konvoyuna yapılmış bir saldırıyı hepimize yapılmış sayarız. Saldırıyı kesinlikle PKK düzenledi, onlara yönelik operasyon başladı…”
Keşke operasyonu saldırıdan önce başlatıp, suikastı önleyebilseydin…
Yıllardır hep bu sözleri dinliyoruz:
“CHP konvoyuna yapılmış bir saldırıyı hepimize yapılmış sayarız…”
“Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır…”
“İntikamımız çok acı olacaktır…” Falan filan…
14 yıldan beri papağan gibi tekrarlıyorlar… Halkımıza masal anlatıyorlar… Ölenler yine gariban çocukları oluyor…
Artık masal anlatmayı bırakın da bu PKK belasından halkımızı kurtarın…
PKK, HDP, FETÖ, PYD, IŞİD hepsi de aynı pislik, aynı bataklığın sivrisinekleri…… Amerikan kuklalarıdırlar… ABD Ortadoğu’da yenilmeye başlayınca, BOP hedefine ulaşamayınca kuklaları vasıtasıyla Türkiye’yi yangın yerine çevirdi… Kan deryasına dönüştürdü…
Hedef Sevr’i yeniden gündeme getirmek, yarım kalan Sevr projesini yüz yıl sonra hayata geçirmek…
“Analar ağlamasın” diyorsak, her şeyden önce PKK dostu ve destekçisi Barzani ile ilişkiler kesilmelidir…
“Analar ağlamasın” diyorsak, İncirlik, ABD’ye kapatılmalıdır…
“Analar ağlamasın” diyorsak, Kandil’de pişmiş kelle gibi sırıtarak, PKK ve APO posterleri altında teröristlerle sarmaş dolaş fotoğraf çektiren, polis amirlerini tokatlayan, canlı bombaların cenaze törenine katılan HDP milletvekillerinin politik yaşamlarına son verilmelidir…
“Analar ağlamasın” diyorsak, PKK’ya yardım ve yataklık yapan, iş makineleri ile hendekler, barikatlar açan işbirlikçi belediye başkanlarının görevleri sona erdirilmelidir…
“Akan kan dursun, anaların gözyaşı dinsin…” gerekçesiyle, yeniden hükümeti barış görüşmelerine oturtmaya uğraşan liboşların önerilerine önem verilmemelidir…
Silah bırakmayan teröristle masaya oturulmaz… Oturulsa da sonuç alınmaz… Silahlı mücadele yapan, her gün onlarca şehidin gelmesine neden olan PKK’nın anlayacağı tek dil silahtır…
Onu bitirmek için, onun anlayacağı dilden konuşmak gerekir…
“PKK’nın anlayacağı tek dil silahtır…” dedik. Dedik demesine de AKP iktidarı bunu becerebilir mi? Türk ordusunu paramparça eden bir iktidar bu görevi yerine getirebilir mi?
Bugün kahramanlık marşları söyleyip, PKK’nın üzerine giden bu işbirlikçi Takımın, yarın mücadeleyi bıçak gibi kesip, sonlandırmayacağını kim garanti edebilir?
SORUNU YARATAN İLE SORUN ÇÖZÜMLENEMEZ… diyorum ben…
Bir yanıt yazın