TSK Cerablus’a yönelip Suriye’de temizliğe girişme sinyalleri verince çıkan seslere kulak verelim. IŞİD’e vuruldu PYD’den ses geldi. PYD’nin (PKK olarak da okuyabilirsiniz) etnikçi bir terör unsuru olarak sözde egemen olduğu alanlarda TSK ile karşılaşmaktan hoşlanmamasını ve hatta korkmasını anlamak güç değil.
Buna tamam! Ama…
Ülkemizdeki kafası karışıklar ordusunun kaygılarına anlam vermek hiç kolay değil!
“Suriye bataklığında ne işimiz varmış?”
“Suriye bölünürse Türkiye de bölünür!” saptamasının doğruluğunu kavrayamayanlar Suriye’yi Türkiye için bataklık sanabilirler!
Gel de “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur!” diyen Sakallı Celâl’i saygıyla anma!
BOP haritası gereğince bölünmesi tasarlanan ülkelerden biri olan Suriye 5 yılı aşkın süredir burun buruna olduğu küresel haydutluk karşısında dik ve onurlu bir duruş sergiledi. O dik ve onurlu duruş bir bakıma Türkiye’nin bölünmezliği için de güvence oldu!
Ülkemizdeki pek çok insanın (aralarında Cumhuriyetçi ve Atatürkçüler de var) bölgeye ve bölgenin önde gelen unsurlarından olan Araplara bakışı “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’yı arkadan vurdular!” anlayışı çerçevesindedir. Oysa, genelde bölgenin özelde Suriye’nin tarihi bu sığlığı hoş görmeyecek denli derinliklidir.
Geçmişten bugüne uzanan bu sığlığın günümüzde de olanca belirginliğiyle sürmekte olduğunu üzülerek izliyoruz.
Bu olumsuzluğun başta gelen gerekçelerinden birisi Türkiye’de yerleşikleşme eğilimi gösteren saplantılardır. Bu saplantılardan başta geleni zemin, zaman ve koşul bağlamından koparak hastalığa dönüşen RTE-AKP paranoyasıdır.
Suriye’ye TSK müdahalesi çoktan yapılması gereken bir eylemdi. Gecikmeli de olsa yapılmış olması bir olumluluk olarak görülmeliydi.
Denebilir ki, eylem doğru ama eylemin sahibi yanlış! Katılırım!
Ama, yanlış kimse doğru eylem yapıyor diye elini mi tutalım?
Gündelik siyasetin ve politikanın belirli hedef ve amaçları olduğu kesindir. Ama, vatanın ve milletin birliği, dirliği söz konusu olduğunda diğer konuların ayrıntıdan öteye anlam taşımadığı da gözden kaçırılmaması gereken önemde bir ayrıntıdır.
Son gelen haberlere bakılırsa PYD’nin TSK ile sıcak temas gerekmeden Fırat’ın doğusuna çekileceği anlaşılıyor. Türkiye’nin doğru bir adım atmış olması bile hem Suriye hem de Türkiye’nin bütünlük ve güvenliğine tehdit oluşturan etnikçiliği hizaya sokarsa gerisi gelecektir.
Türkiye-Rusya yakınlaşmasını izleyerek yaşanan bu gelişmenin ülkemizin yüzünü bölgeye dönme sürecinde bir ilk adım olması önde gelen dilektir.
Milli görev gereğince Suriye’de olan Mehmetçiklerimiz için atıyor yüreklerimiz!
15 Temmuz darbe girişimiyle örselenen ve saygınlığı aşındırılan ordumuza özgüven aşılaması olası bu vatan görevinde can kayıpsız, sorunsuz ve engelsiz görevler diliyoruz…
Share this:
Bir yanıt yazın