21.8.2016
___
Hüsnü Mahalli
20 Ağustos 2016
Tüm Arap ve Müslüman ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de İslami parti, cemaat, tarikat, zaviye, tekke ve gruplar hep kavga etmiş ve ediyor.
Bazen de kanlı bıçaklı.
Fetö olayına benzer çatışmalar her zaman yaşanmış ve yaşanacaktır.
‘Psikolojik üstünlük ve mali çıkarlar’ı bir yana bıraksak bile her grup ‘İslamı en iyi ben bilirim’ modunda.
Herkes ‘Benim yolum Allah Peygamber yoludur’ iddiasında.
Hemen hemen tümü palavracı ve sahtekâr.
Hepsi ya da ezici çoğunluğu Suudi parasıyla beslenmiş ve CIA’nin dolaylı-dolaysız ‘rahle-i tedrisat’ından geçmiştir.
Ilımlı ya da radikal fark etmez.
Her ikisi ruh hastası ve sapık olan IŞİD-Nusra kavgasında bile en az 10 bin militan ölmüştür.
AKP-Fetö kavgası ortada.
Benzer kavgalar tüm Müslüman ülkelerde yaşanıyor.
Din siyasal bir bakış açısıyla yorumlandığı sürece bu hep böyle olacak.
Tarih böyle yazmış.
Fetö biter ama Cetö, Metö, Hetö ve alfabenin tüm harfleriyle garip garip tipler ortaya çıkar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan var olan iç ve dış politika anlayış ve davranışlarından vazgeçmediği sürece.
Geçer mi?
Umarım.
Geçmezse Türkiye çok ciddi sıkıntı yaşamaya devam eder.
Hem de çok ciddi.
15 Temmuz’da Türkiye’nin başına bu çorabı örenlerin kesin hazır başka çorapları vardır.
Yazlık ya da kışlık.
Bu çorapları yırtıp atmanın bir tek yolu var o da hemen 2011 öncesine dönmektir.
Yani ‘Alevi’ Esad ile dost olmaktır.
Yani Esad olmadan Türkiye kurtulamaz.
Esad ile dost olunduğu dönemde Türkiye başta komşuları olmak üzere herkesle dosttu.
Bu dostluklardan herkes kazanıyordu.
Araplar, Türkler, Persler, Kürtler, Sünniler, Şiiler, Aleviler, Dürziler, Ezidiler, Süryaniler, Ermeniler ve bu coğrafyanın tüm insanları.
Yeniden herkes dost olabilir.
Herşey Erdoğan’ın ‘Evet’ine bağlı.
Yani Rusya’dan sonra İran ile dost olmasına. Rusya ve İran’dan sonra Suriye ile eski günlere dönmesine.
Yemin billah başka çaresi yok ve olamaz.
Kim ne der, yazar ve anlatırsa hepsi cahil cühela!
Türkiye ve tüm coğrafyayı ne hala getirdikleri ortada.
Ezici çoğunluğu Fetö yalakası.
Ezici çoğunluğu Fetö’nün ya elini öpmüş ya da yalamış.
Şimdi de Fetö’ye küfretme yarışındalar.
Bunlarla ne köy olur ne kasaba.
İmam’ı satanlar gün gelir Reis’i de zevkle satar.
Belki de bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan SADAT’ın sahibi Adnan Tanrıverdi’yi kendine danışman olarak aldı.
Yazılıp çizilenlere bakılırsa adam ‘Karanlıklar Prensi’…
Suriye, Libya ve Irak’ta savaşan terör gruplarını eğitip silahlandırmış.
Yeni döneme ne kadar uygun bilinmez ama Erdoğan’ın işi çok zor.
Herkesten şüphe etmekte haklı.
AKP’lilerin yüzde 99’nun bir şekilde Fetö’cülerle dostluk, akrabalık, komşuluk, ortaklık ve organik bağları var.
Ortak payda: Din kardeşliği ve ortak avanta.
Bu kafadan vazgeçilmelidir.
Yeni anlayışlar geliştirmeli ve Türkiye ile bölgeyi yeniden dizayn etmeli.
Yine söylüyorum: 2011 öncesine dönmeli.
Yanı CIA’nın planlayıp uygulattırdığı ‘Arap Baharı’ öncesine.
Yeniden ‘Stratejik Derinlik’ çukuruna düşmeden.
Yeniden ‘Hilafet ve Saltanat’ hayallerine kapılmadan.
Çağ dışı, ilkel, bağnaz ve karanlık kral, emir ve şeyhlerin peşine gitmekten vazgeçerek.
Alevileri ve Şiileri de severek.
Samimi ve barış için Şam’a gidip Emevî Camisinde namaz kılarak.
Türbesi teröristler tarafından havaya uçurulan Muhyiddin İbni Arabi’nin hayır duasını alarak.
İyi niyetle
SADAT patronunu almadan.
Aksi takdirde herkes karanlıkların da karanlığına hazır olsun.
5 yıldır ‘bu coğrafyanın yıkımından AKP sorumludur’ diyorum.
5 yıldır ‘Arap Baharı’nda gerçek hedefin Türkiye olduğunu’ söylüyorum.
5 yıldır ‘herkesin dolaylı-dolaysız İsrail için çalıştığını’ anlatıp duruyorum.
Hala anlamıyorsanız cehenneme kadar yolunuz var.
Cehennem yaklaştığında Esad bile sizi kurtaramayacaktır.
Tabi Türkiye’yi kurtarmak istiyorsanız.
İşe yarar mı bilemem ama bu yazdıklarımı okuduktan sonra çok geniş bir prespektifle on dakika kadar düşünmenizi öneririm.
Unutmayın ben şimdiye kadar hiç bir yorum, analiz ve ön görüde yanılmadım.
Unutmayın ben şimdiye kadar hiç bir konuda yalan söylemedim.
Yalaklık ve döneklik hiç yapmadım.
Bundan iyisi de ‘Şam’da kayısı’!
Yurt