HAYATIMDA İLK DEFA BU KADAR ENDİŞELİYİM
Türkiye 15 Temmuz’un ardından yangından mal kaçırırcasına başlayan uygulamalarla daha demokratik, daha yaşanır, darbe tehdidi ortadan kalkmış bir ülke haline gelmemektedir. Bunu neden söylüyoruz. Çünkü dün yaptıklarınıza bugün “Aldatıldık” diyen sizler, bugün yaptıklarınız için de bir süre sonra “Hata ettik” diyeceksiniz ve o gün geldiğinde artık çok geç olacak. Biz dün de hata yaptığınızı biliyorduk, bugün de hata yaptığınızı görüyoruz.
Unutmayın ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmaya, aşağılamaya, kendinizce kontrol altında tutma kisvesi altında yok etmeye çalışarak ancak kendi şakağınıza kurşun sıkarsınız. Bir ülke tek bir kurumuyla değil toplu olarak kalkınır ya da batar. Dün kol kola beraber yürüdüğünüz o yollardaki dostlarınızı nasıl bir bir ayıklıyorsanız, bu ortaklığa çanak tutan, kadrolaşmaya onay veren herkesi de aynı şekilde ayıklamadıkça ülke olarak düze çıkmamız mümkün olmayacaktır. O da kendinizi inkar etmek olacağına göre, siz bildiğiniz yolda biz bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz.
Yine de bugün o iki ayrı yolun ortak bir kesişim noktasını bulmak zorundayız. Çünkü evet, hayatımda ilk defa bu kadar endişeliyim. Böylesi akıl dışı bir kalkışmanın ardından ne geleceğini kestirmekte güçlük çekiyorum ve daha beterinden, ülkeme, insanıma vereceği zarardan ürküyorum. Bu akıl tutulmasının olası devamına çözüm ancak ortak bir akılla bulunabilir, “Dediğim dedik, çaldığım düdük”diyerek değil. OHAL’de iktidarı, muhalefeti, akademisyeni, sokaktaki vatandaşı hep birlikte tek bir ortak ülküde birleşmeli ve bir karara varmalıyız: Dünyanın en güzel coğrafyalarından birindeki ülkemizde, huzur, refah ve barış içinde, birbiriyle kavga etmeden, dış güçlerin oyuncağı olmadan, insan potansiyelimizi en iyi şekilde kullanarak, çalmadan, çırpmadan, insan haklarına saygılı bir yaşam sürecek miyiz, yoksa her önüne gelenin bir tarafa çektiği ya da ittiği zavallı bir ülkenin vatandaşları mı olacağız?
… Ancak uzun yıllardır iktidarı elinde tutmanın verdiği özgüvenle her istediğini yaparak, yüzyılların birikimi askeri okulları kapatarak, askeri tesisleri şehir dışına çıkarırken kalan arazileri de ranta açmayı planlayarak da makus talihimizi yenecek değiliz.
VE BAY NECDET…
Ortam gergin yazı da ona uygun oldu. Kapanışa doğru Bay Necdet’ten bahsetmeden olmaz. Bay Necdet, zamanında görevini yapmadan makam işgal edenlerin bugün ah-vah etmelerinin baş sembolüdür. Necdet Özeller yargılanmadıkça FETÖ’nün pisliği ülkemizden temizlenemeyecektir. Dün kendilerine söylenenleri yürekleri yetmediği için görmezden gelenlerin, bugün sözde vicdan muhasebesine düşmeleri olsa olsa paçaları tutuşmuş olmanın baş işaretlerinden biridir. Türkiye bir hukuk devletidir. Allah’la hesabı olanlar Allah’la hesaplaşır, elbette kimseye karışacak değiliz. Ancak kullarına karşı yapılan hataların çözüm makamı yüce Türk adaletidir. Yaşananlara öyle ya da böyle dahli olanların da en kısa sürede yargılandığı ve adalete hesap verdiği bir Türkiye’ye uyanabilmek en büyük amacımız olmalıdır.
Tüm güzelliklere el birliğiyle ve hiçbir zaman kaybetmeyeceğimiz umudumuzla ulaşabilme ülküsüyle, en derin sevgi ve saygılarımla herkesi selamlıyorum.
Ali Türkşen
Bir yanıt yazın