NECDET BULUZ
Yukarıda başlığa taşıdığımız sözler, Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa’ya ait. Suriye’de Amerika’nın PKK’nın uzantısı PYD ile ortak hareket ettiğini, kendilerinin kullanıldığını ve artık Suriye’de dengelerin değişebileceğini belirten Mustafa’nın şu açıklamalarına dikkat:
“Başta, Münbiç operasyonu için oluşturdukları Münbiç Askeri Konseyi’nde Türkmenler, Araplar, Kürtler çeşitli unsurlar var dediler. Bu tamamen yalandı. Bu bölgede yaşayan halkın askeri gücü yoktur. PYD unsurlarıyla yaptılar bu operasyonu. ABD Suriye halkına karşı hangi taahhüdünü yerine getirdi de bunu yerine getirmesini bekleyelim. ABD Türkiye’ye verdiği sözleri tuttu mu? Zaten Türkiye’deki son hamlesiyle dost olmadığını gösterdi. Üstelik Münbiç’in Kürt unsurların çoğunlukta olduğu bir yerleşim yeri olduğuna dair, tarihi, geçmişini yalanlarla değiştirmek suretiyle aylardır algı operasyonu yürütülüyor. Hatta daha ileri gidip Azez Cerablus arasında çok sayıda Kürt köyü olduğu yalanlarını Batı’ya anlatıyorlar.”
Yıllardan bu yana Suriye’de PYD güçlerini IŞİD’a karşı kara gücü olarak kullanan Amerika, PYD ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri’nin Haziran ayı başında başlayan ABD destekli Münbiç operasyonu tamamlandı.
ABD’nin PYD’ye teslim ettiği Münbiç kasabasının IŞİD unsurlarından temizlendiği açıklandı. IŞİD unsurları ise Cerablus’a çekildi. Türkiye, PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesine izin vermeyen kırmızı çizgisini, ABD’nin verdiği taahhütler üzerine Münbiç operasyonu için delmişti.
ABD yetkililerinin operasyon öncesi Türkiye ziyaretlerinde konu detaylı olarak çalışılmış ve kriz, ABD’nin, operasyon tamamlanıp Münbiç, IŞİD unsurlarından temizlendikten sonra PYD güçlerinin geri çekileceği ve kontrolün yerel unsurlara bırakılacağı vaadiyle çözülmüştü. ABD’nin bu vaadi de devletin zirvesinden yapılan açıklamalarda dile getirilmişti.
İşte verilen bu sözlerin tamamen aksine hareket eden Amerika’ya karşı Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa “Kasabalarımıza köylerimize Kürtçe isimler verip sanki buradaki asıl unsurlar Kürtlermiş gibi yansıtıyorlar” diye isyan ediyor. “Halep kuşatmasının kırılmasında Türkiye’nin rolünün büyüklüğü de görüldü. Amerika’nın hedefi Türkiye’yi Suriye’den uzak tutmaktır” şeklinde de sözlerini sürdürüyor.
Burada asıl tehlike şu:
PYD unsurlarının güçlü olması ve korunması PKK’nın varlığını sürdürmesi için önemli bir etkendir. Geçenlerde de yazdık ve uyardık: PYD’nin varlığı PKK’nın devamı anlamına geliyor. PYD var olduğu sürece PKK’nın bitmeyeceğini de bir kez daha belirtmeliyiz. Zaten Amerika ve Batılı müttefikleri de bunun böyle olmasını istemiyorlar mı? Türkiye düşmanlığı bütün hızı ile sürdürülmüyor mu?
IŞİD’ın bölgeden temizlenmesi ile bu terör örgütünün Türkiye sınırına daha yakın bölgelerde üs kurmaya başladığı ve gelecekte sınırdan Türkiye’ye sızmaların olabileceği tahmin ediliyor. Bir yandan IŞİD ile mücadele edilirken, öte yandan bu terör örgütünün Türkiye üzerinde yeni oyunlar oynanması için de yeni tezgâhlar düzenleniyor. En azından biz böyle bir izlenim ediniyoruz.
Türkmen Meclis Başkanı’nı dinlemeye devam:
“Rusya ve İsrail ile yakınlaşan bir Türkiye vardı. Bunu bozmaktı hedef. Bölgede bu kadar gelişme yaşanırken asıl hedefin Türkiye olduğunu düşünmek çok da uzak değil. Ortadoğu’nun vaadedilen, örnek ülkesi Türkiye’de de bu girişimde bulundular ama beceremediler. Baştan beri Türkiye hedeftedir. Bunun bilincinde olduğu için de Türkiye hep ön ataklar yaptı. Ve bu girişimlere izin vermedi. Şimdi bugün başlatılan işbirliği çabalarının Suriye’ye olumlu yankıları olacaktır. Esed konusunda bir esneklik payı bırakılacak ama nihayetinde Esed yönetiminin artık çözüm olmadığını herkes görmüştür. Rusya da bu kadar askeri imkânlarını ortaya koymasına rağmen sahada başarılı olamayacağını görmüştür ve Türkiye’nin gücünü anlamıştır. Suriye’de Türkiyesiz bir çözüm üretmek mümkün değildir. Bu artık görülmüştür. Türkiye artık çok daha güçlü olacak.”
Bilindiği gibi Başbakan Yıldırım, Suriye ile ilgili yaptığı bir açıklamada “Suriye konusunda önümüzdeki 6 ayda çok önemli gelişmeler olursa şaşırmayın” demişti. Şimdi, ortaya çıkan bu gelişmeler üzerine nasıl bir yol izleneceği ve hangi konularda şaşırmamız gerekeceğini biz de merak ediyoruz.
Ancak, Rusya ve İran ile olan yakınlaşmanın Suriye üzerinde bir etki oluşturacağı söyleniyor. Ancak, bölgede önemli bir aktör olan Amerika ve Batı’nın bu konuda sessiz kalabileceğini de sanmıyoruz.
Eğer, Rusya’nın isteği üzerine Esad ile sıcak ilişkiler kurulur, yeni hamleler yapılırsa bunlar da yeni şekillenmeleri gündeme getirebilir. Çünkü Türkiye’nin diplomatik yollarla Esad ile görüşmelere başlayacağı söyleniyor.
Hatta son yapılan açıklamalarda sayıları 3 milyonu geçen Suriyeli sığınmacıların yeniden ülkelerine dönmeye başlayacakları da tahmin ediliyor. En azından Suriye’de taşların yerine oturması ile sığınmacı konusunda da bir rahatlama olabileceği görülüyor.
Suriye politikalarımızın yumuşaması ve yanlışlardan dönmeye başlamamız olumludur. Ancak, bu saatten sonra Suriye üzerinde nasıl bir etkimiz olacak, bu tartışılır. Ama bütün bunlara rağmen gelişmelerin eskiye oranla daha olumlu gelişebileceğini de görür gibiyiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz