“FUZULÎ ŞÂGİL” ve KIBRIS
Hüseyin MÜMTAZ
Türkler DEVLET olalı…
Türk Ordusu da, Türk ordusu olalı böyle rezalet görmemiştir.
Dokuz general ve amiral firarda…
Bir tümamiral Amerika’dan; iki general görevli oldukları Afganistan’dan Dubai’ye kaçıp, Almanya’dan; iki ataşe Albay Yunanistan üzerinden feribotla kaçtıkları İtalya’dan; sekiz subay, helikopterle kaçtıkları Yunanistan’dan “sığınma” talep ettiler.
Hatay Valisi 15 Temmuz öncesi 8 zırhlı araç ve 200’e yakın askerin devir teslim töreni bahanesiyle birliklerine çekildiğini, durumdan darbe girişimi sonrası sınırda yaşayan halkın ihbarı ile haberdar olduklarını, yaklaşık bir hafta boyunca sınırın belli kesimlerinde kontrol sağlanamadığını söylüyor.
Yuh…
Siz silah ve bayrak üzerine el basıp ne yemini etmiştiniz?
Özel efendi diyor ki; “Yüreğim yanıyor, ömrüm oldukça da yanacak, ben artık böyle bir yürekle yaşayacağım. Millet hepimizi affetsin. Asker-sivil sorumluluk makamındaki herkes milletten özür dilemeli”.
Sanki bahsettiği zaman aralığında kendisi Hawaii’de balıkçılar kooperatifi başkanıydı.
“Millet hepimizi affetsin” diyor.
“Millet” göreceli bir kavramdır, çeşitli katmanlardan oluşur ve her katman kendi meşrebine göre olaylardan farklı etkilenir… Hele sanal algı logaritmalarının böylesine yoğun kullanıldığı çağdaş âlemde (Pokemon go?) “Millet” belki affedebilir ama “tarih”, yaptığınız-yapmadığınız her şeyi mutlaka kaydetmiştir Necdet efendi…
Tarih’ten nasıl özür dileyeceksiniz?
Tarih affetsin sizi.
Hem askerî öğrenciliğinizin ilk dersinde size “Birliğinin/astlarının yaptığı/yapamadığı her şeyden komutan sorumludur” kuralı öğretilmemiş miydi?
O derste neredeydiniz?
Sade asker mi?
İçişleri Bakanı diyor ki; “Şu an itibarıyla görevden uzaklaştırılan personel sayısı 76 bin 100 civarında. Gözaltına alınan, şu anda gözaltı işlemleri devam eden 5 bin 171, tutuklu sayısı ise 16 bin 899. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılanlar 7 bin 173, serbest bırakılanlar ise 3 bin 601 kişi. Askerlerden 9’u general 190 personel firari. Firari polis sayısı ise 96, bunların 47’si müdür seviyesinde…Çok ağır bir ihanetle karşı karşıya kalındı. Bu konuyla ilişkileri tespit edilenler görevlerinden uzaklaştırıldı. Tutuklananlardan 3 bin 83’ü polis, 7 bin 248’i asker, 2 bin 288’i hakim-savcı, 119’u mülki idare amiri, 4 bin 161’i de sivil”.
Bitmedi..
YÖK üniversitelerde terör örgütüne yönelik yapılan işlemler kapsamında, toplamda 6 bin 792 akademik ve idari personel hakkında işlem başlatıldığını, bunlardan 5 bin 342 personel hakkında ise görevden uzaklaştırma kararı alındığını açıklıyor.
Rus haber ajansı Ria Novosti, TSK’daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından Türkiye’nin Ankara’ya çağırdığı üç diplomattan birinin Bangladeş’ten Rusya’ya kaçtığını iddia ediyor.
Dışişleri Bakanı 15 Temmuz gecesinden bu yana Ankara’nın geri çağırdığı 208 diplomattan 32’sinin Türkiye’ye dönmediğini duyuruyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatında her kademeden 2.560 personelin daha görevlerinden uzaklaştırıldığını açıklıyor. Böylelikle ilk etapta 492, ikinci etapta 620 personel ve son olarak açığa alınanlarla birlikte toplam 3.672 personel görevlerinden uzaklaştırılmış oluyor.
Özel sektörde kayyum atanan yüzlerce firma?
Kapatılan Üniversiteler ve Öğrenci yurtları?
Hastahaneler ve doktorlar?
Vay ki vay…
Şimdi…
Dünyanın dört bir yanını örümcek ağı gibi saran örgütün Türkiye’ye böyle bir travma yaşatırken…
“Yavruvatan”ı “ihmal etmesi”, boş geçmiş olması düşünülebilir mi?
Kıbrıs’a hiç mi gelmemişlerdir?
Yıllardır hangi üniversitede kimlerin/nasıl yuvalandığı bilinmiyor mu?
Neden bilinmiyor?
KKTC’de asker kendi temizliğini sessiz sedasız yapmıştır, yapmaktadır.
Peki polis, şirketler, özel hastahane, yurt, üniversiteler; hepsi Türkiye’den gönderilmiş olan din görevlileri?
Binlerce öğrenci?
Ki çoğu öğrenci maskesi altında bilumum kirli işlerle meşgul.
Kimin kara paralarını aklıyorlar, ne kadarı örgüte gidiyor bağış olarak, uyuşturucu parasını kim alıyor?
Siyasiler?
Hepsinin açığa çıkması, görevden alınması için ille de Çavuşoğlu’nun adaya gelmesi mi beklenmelidir?
Hem gelirse Çavuşoğlu’nun sadece golf oynayacağını mı zannediyorsunuz?
Bu vesileyle burada çok önemli bir sorun da gün yüzüne çıkmış olmuyor mu?
KKTC’de devlet otoritesinin kendine bağlı bir haber edinme/değerlendirme birimi yoktur.
Yetkili organlar ancak “kendilerine verilmesi yeterli görülen” bilgilerle iş yapabilmektedirler.
Aksi mümkün olsaydı zaten, siyasi iktidarı çaresizlikle/hareketsizlikle/sorumlu davranmamakla suçlayamayacaktık…
Öyleyse her iki halde de, her iki ülkede de “şerden hayır” çıkarılmalıdır.
Bu vesileyle ve bu fırsattan istifade cümle yanlışlar düzeltilmelidir.12 Ağustos 2016
Meraklısına Mühim Not: Son birkaç yazımda DEDE KORKUT’a atıfta bulunmuş olmam yoğun ilgi çekti. Dede Korkut Kitabı’nın şimdiye kadar bilinen el yazması iki nüshası mevcuttu, Dresden ve Vatikan kütüphanelerinde. Benim yazılarımda bahsettiğim konular; 2016’da-;) yeni gün yüzüne çıkan üçüncü nüshadan; “Giresun Kuş Dili Derlemeleri”nden alınmıştır.
Bir yanıt yazın