NACİ AKIN [naci.akin@tobb.org.tr] Friday, August 12, 2016 3:23 PM
Bu sütunlarda yıllarca normalleşme çağrıları yapıyorum, birlik, barış, kardeşlik, hoşgörü anlayışının siyaset diline egemen olmasını temenni ediyorum. Kavganın, kutuplaşmanın, hoşgörüsüzlüğün, milletin içine sokulan fitne ve nifakın ülkeyi uçuruma sürüklediğinden bahsediyorum. Din, vatan, bayrak gibi toplumun ortak kutsal değerlerinin siyaset üstü kalması çağrısı yapıyorum. Hukukun üstünlüğünden, adaletten, yargı bağımsızlığından ısrarla dem vuruyorum. Camiye, okula, kışlaya siyaset sokulmaması düsturunun siyasetin merkezine konması gereğini vurguluyorum. Keşke bugün meclis çatısı altında ve Yenikapı’da esen birlik ve beraberlik rüzgarlarını 15 Temmuz musibetini yaşamadan estirebilseydik.
Bugün ne yazsam diye masamın başına geçtiğimde eski yazıları karıştırdım. 2015 Şubat ayında "Din, Vatan, Bayrak, Kutsal Değerler Siyasete Alet Edilemez" demişim. Ne yazık ki bugün bile hala güncelliğini koruyor. Sevindiren bir tarafı var ki; iktidarıyla, muhalefetiyle doğruları görüp ders almasını becerebilmişiz. Siyasi çıkar değil, büyük devlet olma refleksiyle hareket etmesini öğrenebilmişiz. Umarım ve temenni ederim ki, bu anlayış ileride de sürer, hoşgörü, düşüncelere saygı, ortak paydada, ortak akılda buluşabilme isteği devam eder. Söylenenler bunu teyit ediyor, inşallah samimidirler, çünkü başka Türkiye yok.
Camiye, okula ve kışlaya siyaset sokmama düsturu, 9. Cumhurbaşkanı merhum Demirel’in topluma ve siyaset yapanlara öğüdüydü. Şimdi kıymeti daha çok anlaşılıyor, bugün aynı sözleri adliyeyi de ekleyerek Sayın Kılıçdaroğlu söylüyor.
Bu birlik ve beraberlik ikliminde, kimse Sayın Kılıçdaroğlu’na dönüp de, öyle söylüyorsunuz da 27 Mayıs’ta siz darbecilere çanak tutmadınız mı? Ya da Yassıada’da "sizi içeri tıkan kuvvet böyle istiyor" denildiğinde karşı çıkmadınız dememelidir. Geçmişe sünger çekilip, Sayın Cumhurbaşkanının da işaret ettiği gibi yeni sayfa açılmalıdır. CHP’liler de AKP’lilere "siz camiye de okullara da siyaset bulaştırdınız, imam hatipleri arka bahçeniz yaptınız" dememelidir, onların da hatalarından ders çıkardıklarını düşünmelidirler.
Önemli olan ön yargıları bir tarafa bırakıp, birbirimizi anlamaya, söylenen sözlerin ne kast ettiğini irdelemeye çalışmaktır. Yoksa peşin hükümlü olup da söylenene değil, söyleyene göre anlam vermeye kalkarsak doğru yolu bulamayız.
1909 yılında Selanik’de toplanan İttihat ve Terakki Cemiyetinin ikinci kongresinde kongreye Trablus murahhası olarak katılan Mustafa Kemal, Cemiyetin Fırkaya(parti) dönüştürülmesi, Hükümeti perde gerisinden idare etmek yerine bizzat sorumluluk alınması, ordu mensuplarının cemiyetten ayrılması ve cemiyetin orduyla bağının koparılması, siyaset yapmak isteyenler varsa ordudan istifa etmeleri gerektiğini söyledi. Mustafa Kemal bu isteğini hem ordunun vatan savunmasında zaafa uğratılacağı ve hem de İttihat Terakkinin militer yapısıyla milletin kılcal damarlarına nüfuz edemeyeceği tezine dayandırıyordu. Haklıydı da. Nitekim 27 Mayıs 1960 sonrası ordu+CHP=İktidar imajı CHP’ye yapışmış ve bir daha milletin kılcal damarlarına nüfuz edememiştir. CHP’nin bugün Atatürk’ün 100 küsur yıl önceki öngörüsünü idrak etmiş olması sevindiricidir. Millet ile arasındaki bağı yeniden kurabilecek midir? Bunu yaşayacağız ve göreceğiz.
Bediüzzaman Said Nursi de dini siyasete alet etmenin dine karşı yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu ifade etmişti. Demek ki; camiye, kışlaya ve okula siyasetin girmesine engel olma düşüncesi yeni bir şey değil. Ne yazık ki, yüz küsur yıllık partiler siyasetinde de, 93 yıllık Cumhuriyet deneyiminde de bu konu iyi anlaşılamamış. Ne var ki; 15 temmuz gecesi gözünü kırpmadan kendini tankların önüne atan yüce Türk milleti, bunu hem siyaset kurumuna ve hem de yedi düvele çok güzel bir şekilde anlatmıştır.
Bir daha böyle bir felaketi yaşamak istemiyorsak, iktidarıyla, muhalefetiyle, askeriyle, siviliyle, idarecilerimizle, halkımızın tüm bireylerinin üzerlerine düşen sorumlulukların bilincinde olmaları gerekir. Demem odur ki; camiye, kışlaya, okula ve tabii ki de adliyeye siyaset sokmayalım. Müesseselerimizi özenle koruyalım. Allah bir daha yüce Türk milletine böylesi felaketler yaşatmasın. Kalın sağlıcakla.
Bir yanıt yazın