Yorum gönderen bir okuyucu, Nasreddin Hoca tarzında, “Bugünleri çok önceden gördüğünüz ve uyarılarda bulunduğunuz belli. Madem bu öngörüye sahipsiniz, bundan sonra ne olacağını da inceleyin” demiş.
Yerinde bir talep… Elimden geldiğince, bir analiz yapmaya çalışayım.
***
Diyelim ki Türkiye, el birliğiyle ve “Yenikapı ruhu”yla FETÖ’yü en küçük hücresine kadar tasfiye etti veya edecek?
Peki bundan sonra ne olacak?
Gördüğüm kadarıyla, FETÖ’cü olmamakla birlikte, FETÖ ile yıllar boyu kader birliği yapan sağ-muhafazakâr çevrelerde en küçük bir zihniyet değişikliği yok! Yine liberal-sol denilen çevrelerde de Nazım’ın şiirinin okunmasından bile kendi duruşuna onay çıkarmak isteyenler var.
Küçük yaştan itibaren belli bir ideoloji ile yetişenler, Türkiye’ye yönelik bir işgal girişimi, daha tam olarak etkisiz hale getirilmemişken, tıpkı her şehidin yakınına bir daire vermek vaadiyle Harp Akademileri arazisini isteyen inşaatçı gibi fırsatçılık yapıyor ve Türkiye’nin kendi ideolojisine göre yeniden kurgulanmasını istiyor.
Bence bu durum, Türkiye için en az FETÖ çetesi kadar ciddi hatta ondan da tehlikeli büyük bir tehdittir!
***
Türkiye’nin birliğine ve milletin geleceğine kastedenlerin ilk yaptığı iş, kavram kargaşası çıkararak halkın zihnini bulandırmaktır! Diyelim ki laiklikten şikâyetçidirler. Gerçi şimdi açıkça laikliğe karşı mücadele edenler de çıktı ama çoğunlukla yaptıkları iş, laikliğin içini boşaltmak ve tanımını değiştirmektir. Öyle ki laikliği sadece “din ve vicdan hürriyeti” diye gösterirler. Oysa laikliğin asıl anlamı, “devletin din kuralları ile yönetilmemesi”dir!
Din kuralları ile yönetmeye kalkıştığınızda, dini en çok istismar eden çıkarcı grup ülkeyi yönetmeye başlar! Bu da o ülkenin sonu olur. Çünkü çıkarları için yabancı güçlerle iş birliği yapmaktan çekinmezler. Çünkü onlar için bütün yeryüzü vatandır, bütün insanlık kendi milletleridir. Oysa bu anlayış İslam’a da Kur’an’a da aykırıdır. Kur’an “İnsanlık tek bir millet halinde yaratılmış olsaydı, dünya fesada boğulurdu” der.
***
Şimdi, iktidar adına Hükümet Sözcüsü, “Yenikapı demek Yeni Türkiye demektir, bütün söylemlerimizi buna göre değiştirmek durumundayız” diyor. Anlaşılıyor ki sadece söylem değiştirmekle yetinmeyecekler, milleti, devleti yeniden tanımlayacaklar, hatta resmi tarih diye küçümsedikleri tarihi yeniden yazdıracaklar, hatta 31 Mart irtica vakasının merkezi olan Taksim Topçu Kışlası’nı yeniden inşa edecekler!
Bunları ben söylemiyorum, kendileri itiraf ediyor!
***
Peki, Yenikapı’dan böyle bir talep geldi mi? Hayır aksine, millet, Yenikapı’ya gelene kadar her dakika “Irmağının akışına ölürüm Türkiyem” duygusuyla harekete geçti. Başbakan Binali Yıldırım, Meclis önünde toplanan halka “Bu yüce milletin adı Türk Milleti’dir” diyordu. Bu çizgisine Yenikapı’da da devam etti. Ancak milleti yeniden tanımlama çabası içinde olanların, Anayasa’dan Türk lafzını çıkarmak istediklerini unutmayalım.
FETÖ çetesi, Türkiye’yi askeri darbe yoluyla ABD eyaleti, hatta ABD’nin yeni hükümet merkezi haline getirecekti! İstanbul’u da ABD’nin başkenti yaparlardı artık! Washington’da Sultanahmet’teki Dikilitaş’ın bin kat büyüğünü dikmelerinin, Kongre binasını Ayasofya binasına benzetmelerinin hikmeti nedir? “Roma biziz” diyorlar!
***
Kısacası FETÖ çetesi, darbe yoluyla Anadolu ve Trakya’daki Türk egemenliğine son verecekti. Yeni Türkiye’yi savunanlar ise Anayasa değişikliğiyle Anadolu ve Trakya’daki Türk egemenliğine son vermekten vazgeçmedi. Üstelik darbe girişiminin bastırılması için verilen halk desteğini, sinsice Türk egemenliğine son vermek için kullanmaya kalkışacaklarını belli ediyorlar. Bu bakımdan Türkiye’yi FETÖ çetesinden daha büyük bir tehlike bekliyor! TSK’nın yıpratılması, bu yüzden işlerine geliyor!
Arslan BULUT
Bir yanıt yazın