Bir “DARBE GİRİŞİMİN”nin kısa GEÇMİŞİ.. veya../ AYDOGAN KEKEVI.

Bir “DARBE GİRİŞİMİN”nin kısa GEÇMİŞİ.. - image010

Bir “DARBE GİRİŞİMİN”nin kısa GEÇMİŞİ..

veya “Çatkapı gelen darbe”(!): 15 Temmuz 2016

Hey gidi heyyy;

“öyle zaman olur ki hayali adama zamanla heyula olur”.

Yıl 1999 Haziran..

Kaset piyasasına “Fethullah Gülen”in kaseti düşüyor.

Sabah ve ATV yayınlıyorlar.

Savcı Nuh Mete YÜKSEL Gülen’e 146.maddeden (Anayasayı İhlal suçu) dava açmaya hazırlanıyor

Ağustos 2000’de Ankara DGM’de dava açılıyor..

(Ayrıntılar az sonra)

* * *

2002 Seçimlerinde AKP iktidar; Gülen’in bedeni Amerika’da, ruhu iktidarın isimsiz/sessiz ortağı olarak Türkiye’de..

AB/D, İktidar, ortak ve de kalemlerinin “anti demokratik” buldukları DGM’ler liberallerin, solcuların, demokratların ve de CHP’nin desteğiyle kaldırılıyor:

Yerine “ÖYM”ler kuruluyor;

CHP “ÖYM”lere karşı çıkıyor.

Bu arada Gülen’in ruhu ne istediyse alıyor/veriliyor:

17/25 Aralık dan sonra 10 yıllık ortaklık “Paralelci”lik oluyor;

Bir süre sonra da “Paralel Devletçi”ler yeni bir tanımlamayla; “FETÖ/PDY”ci oluyorlar.

Ve Temmuz 2016’da da “Darbe girişimi” oluyor.

….

Evet Fethullah Gülen’in sağır sultanın da duyduğu“bilinmeyen” bilinenlerinin bir bölümü böyle..

* * *

Aşağıdaki 1999-2000 yılında açılan “Gülen Davası” ile ilgili haberlerin en üstünde Savcı Nuh Mete YÜKSEL’in açacağı davayı duyuran haber; daha altta söz konusu kasetin içeriği/çözümü bulunuyor.

Daha aşağıda ise yukarıdaki haber tarihinden 14 ay kadar sonraki dava haberlerinde bazı gazetelerin davayı duyuruşları ve onun da altında Savcı Nuh Mete YÜKSEL’in 79 sayfalık iddianamesinden yapılan bir özet bulunuyor.

Aydoğan

(Kaynak SABAH Online 1999/2000)

* * *

ÖNEMLİ BİR BİLGİ: Aşağıdaki metinlerin bir bölümünde Türkçe harfler nedeniyle metnin okunması zorlaşıyor.Düzelterek okumak veya arşivlemek isteyenler

sitesinde kolayca düzelttirebilirler: Metnin tümünü sitenin ilgili penceresine aktarıyorsunuz hangi düzeltmeyi istediğinizi tıklıyorsunuz. Hepsi bu kadar. Kolay gelsin.Çok yararlı ve uzun süredir var olan bir site. Bilmeyenlerin bilgisine..

Çalışmayı yapıp siteyi hazırlayanlara tekrardan gönülden teşekkürler.

Aydoğan

* * * *

DGM Savcısı Yüksel, Fethullah Gülen hakkında idam istemiyle 146’ncı maddeden dava açmaya hazırlanýyor
SABAH ve atv’nin ortaya çýkardýðý, Fethullah Hoca’nýn “Devleti ele geçirmek için nasýl takiyye yaptýklarýný” anlattýðý kaset Türkiye gündemine bomba gibi düþtü. DGM Savcýsý Nuh Mete Yüksel, Gülen hakkýnda 2 ay önce açtýðý soruþturmayý geniþletmeye karar verdi.
Din devleti
YÜKSEL’ÝN soruþturmayý Türk Ceza Kanunu’nun 146’ncý maddesinde yer alan ve “Ýdam” cezasý öngören “Anayasal düzeni yýkarak yerine dine dayalý devlet düzeni kurmaya teþebbüs” suçu çerçevesinde yürüteceði öðrenildi.
Gýyabi tutuklama
YÜKSEL’ÝN soruþturmanýn ilerleyen aþamalarýnda halen ABD’de bulunan Gülen hakkýnda “Gýyabi tutuklama” kararý talebinde bulunabileceði belirtildi. Böyle bir talep olursa, Amerika’dan Gülen’in iadesi istenecek.

Savcı ‘idam’ diyecek
Bir “DARBE GİRİŞİMİN”nin kısa GEÇMİŞİ.. - image006Atv’den şok kaseti isteyen DGM soruşturma başlattı. Savcı Nuh Mete Yüksel, soruþturmayý ‘idam’ cezasýný öngören 146. maddeden yürütecek. Ayrýca Gülen hakkýnda ‘gýyabi tutuklama’ isteyecek.

Ankara DGM Savcýsý Nuh Mete Yüksel, Fethullah cemaatinin lideri Fettullah Gülen’in devleti ele geçirme planýný gözler önüne seren þok kasetin atv’de yayýnlanmasýnýn ardýndan derhal soruþturma baþlattý.

Savcý Yüksel, yayýndan hemen sonra atv’ye baþvurarak kasetin bir örneðinin DGM Baþsavcýlýðý’na gönderilmesini istedi. Gülen hakkýnda Nisan ayýnda “Laik Cumhuriyete karþý cürüm iþlemek için çete oluþturmak” iddiasýyla soruþturma baþlatan Savcý Yüksel, þok kasetin ortaya çýkmasýnýn ardýndan soruþturmayý geniþletme kararý aldý.

Savcý Yüksel’in olay kasetle ilgili soruþturmayý “cürüm iþlemek için çete oluþturmak” suçunun yanýsýra Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 146’ýncý maddesinde yer alan ve “idam” cezasýný öngören “Anayasal düzeni yýkarak yerine dine dayalý devlet düzeni kurmaya teþebbüs” suçu çerçevesinde de yürüteceði öðrenildi.

Gýyabi tutuklama kararý
Gülen cemaatini yakýn takibe alan Savcý Yüksel’in soruþturmanýn ilerleyen aþamalarýnda DGM Yedek Hakimliði’ne baþvurarak halen ABD’de tedavi görmekte olan Fethullah Gülen hakkýnda “gýyabi tutuklama” kararý talebinde bulunabileceði öðrenildi. Bu olasalýðýn gerçekleþmesi halinde Gülen’in Türkiye’ye iadesi için Adalet ve Dýþiþleri Bakanlýklarý kanalýyla ABD’ye baþvurulacak. Savcý Yüksel’in soruþturma kapsamýnda Fettullah Gülen’e yakýn isimlerin ifadesine de baþvurmasý bekleniyor.

Devamlýlýk ilkesi…
Gülen’in önceki akþam atv’de yayýnlanan ve ülke genelinde tepkilere neden olan Fethullah Gülen’in sürpriz kasetinin hangi tarihte kayda alýndýðý da araþtýrýlacak. Kasetin eski tarihli olabileceðine de dikkat çeken yargý çevreleri, bu durumun suçta zaman aþýmý yönünden bir sýkýntý yaratmayacaðýný çünkü Gülen olayýnda “devamlýlýk ilkesi”nin geçerli olacaðýný savundular.

Fethullah Gülen’in devleti ele geçirme planýnýn günümüzde de sistemli þekilde devam ettiðine dikkat çeken yargý çevreleri þu deðerlendirmede bulundular: “Kaset bu amacý açýkça ortaya koyuyor. Rejime uyumlu bir strateji izlenmesi Gülen cemaatinin bilinçli bir taktiði. Bunu Gülen kasette açýkca ifade ediyor. Bu durumda, suça konu eylemde devamlýlýk açýkca kendini gösteriyor. Kasetin hangi tarihte kayda alýndýðý bu açýdan önemli deðil.”

Okullar da yakýn takipte
Fethullah Gülen hakkýnda baþlatýlan soruþturma kapsamýnda, Gülen’in yurt içi ve yurtdýþýndaki örgütlenme faliyetleri ile Gülen’e ait olduðu öne sürülen okullar ve Iþýk Evleri’nde de geniþ kapsamlý bir araþtýrma yapýlacak.

Ankara DGM Baþsavcýlýðý geçtiðimiz Nisan ayýnda Gülen cemaatine yakýn öðrencilerin kaldýðý Iþýk Evleri hakkýnda soruþturma baþlatmýþtý. Polis tarafýndan Ýzmir ve Manisa’da yapýlan operasyonlarda çeþitli semtlerdeki Iþýk Evleri ortaya çýkarýlmýþ ve bu evlerle temasta bulunan aralarýnda bazý Askeri lise öðrencilerinin de yeraldýðý gruplar tespit edilmiþti. Geliþmeler üzerine harekete geçen DGM Savcýsý Yüksel, Fethullah Gülen, Fethullahçýlar olarak tanýnan grup hakkýnda TCK’nýn 313. maddesinde yeralan laik cumhuriyete karþý faaliyetlerde bulunmak amacýyla, teþekkül oluþturmak suçundan soruþturma baþlatmýþtý. Ersin BAL

Ýstihbarat kaynaklarýna baþvuran Savcý Yüksel, Fethullah cemaatinin örgüt yapýsý, faaliyetleri ve amacý hakkýnda bilgi istemiþti.

Gülen kasetine yıldırım takip
Fethullah Gülen’in þok kaseti Ankara DGM Savcýsý Nuh Mete Yüksel’i harekete geçirdi. Yüksel, incelemek üzere kaseti atv’den istedi

Fethullah Gülen’in dün akþam atv’de yayýnlanan þok açýklamalarýnýn ardýndan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcýlýðý derhal harekete geçti. DGM Savcýsý Nuh Mete Yüksel, Gülen’in açýklamalarýný içeren kasetleri atv’den isteyerek bir ‘yýldýrým’ soruþturma baþlattý.

Cumhurbaþkaný Süleyman Demirel’in de katýldýðý Özel Demet Hastanesi’nin açýlýþýnda gazetecilerin bir soruþturma baþlatýp baþlatmayacaklarý yolundaki ýsrarlý sorularýyla karþýlaþan Savcý Yüksel, “Doðrudur. Soruþturma açtýk. Ancak soruþturmanýn gizliliði açýsýndan bu aþamada daha fazla bilgi veremeyeceðim” diye konuþtu.

DGM savcýsý Nuh Mete Yüksel, soruþturma çerçevesinde Fethullah Gülen’in ATV’de yayýnlanan açýklamalarýnýn yer aldýðý kasetleri istediklerini belirtmekle yetindi.

Savcý Yüksel, gazetecilere konuyla ilgili açýklamalarda bulunurken, DGM eski Baþsavcýsý Nusret Demiral’ýn kulaðýna eðilerek, “Yeter artýk. Daha fazla bilgi verme” dediði de gözlerden kaçmadý.

Işık Evleri mercekte
Fettullah Gülen hakkýnda baþlatýlan soruþturma kapsamýnda, Gülen’in yurt içi ve yurtdýþýndaki örgütlenme faliyetleri ile Fettullah Gülen’e ait olduðu öne sürülen okullar ve Iþýk Evleri’nde de geniþ kapsamlý bir araþtýrma yapýlacak.

Savcý Yüksel’in soruþturma kapsamýnda Fettullah Gülen’e yakýn isimlerin ifadesine de baþvurmasý bekleniyor.

Gülen’in sürpriz kasetinin hangi tarihte kayda alýndýðý da araþtýrýlacak. Kasetin eski tarihli olabileceðine de dikkat çeken yargý çevreleri, bu durumun suçta zaman aþýmý yönünden bir sýkýntý yaratmayacaðýný çünkü Gülen olayýnda “devamlýlýk ilkesi”nin geçerli olacaðýný savundular.

Ankara DGM Baþsavcýlýðý geçtiðimiz Nisan ayýnda Gülen Cemaati’ne yakýn öðrencilerin kaldýðý Iþýk Evleri hakkýnda soruþturma baþlatmýþtý. Polis tarafýndan Ýzmir ve Manisa’da yapýlan operasyonlarda çeþitli semtlerdeki Iþýk Evleri ortaya çýkarýlmýþ ve bu evlerle temasta bulunan aralarýnda bazý askeri lise öðrencilerinin de yeraldýðý gruplarýn tespit edildiði iddia edilmiþti.

DGM Mazlumder’i incelemeye aldý
Fethullah Gülen hakkýnda soruþturma baþlatan Ankara DGM Savcýsý Nuh Mete Yüksel, Ýnsan Haklarý ve Mazlumlar için Dayanýþma Derneði hakkýnda da soruþturma baþlattý. Savcý Yüksel’in Ankara Emniyet Müdürlüðü’ne gönderdiði yazýlý talimat doðrultusunda Güvenlik Þube Müdürlüðü’ne baðlý ekipler Mazlumder Genel Merkezi, il ve ilçe binalarýnda aramalar yapýldý.

Mazlumder’le ilgili arama kararýnýn tüm Türkiye geneli için geçerli olduðunu belirten yetkililer, derneðin temsilciliklerinin bulunduðu illerde de aramalarýn yapýldýðýný bildirdiler. DGM Savcýsý Nuh Mete Yüksel, soruþturmayý bölücülük ve irticai faliyetlerden dolayý baþlattýðýný, soruþturma kapsamýnda da dernek binalarýnýn aranmasý kararýný verdiðini açýkladý.

* * *

Erken huruç yapmayýn
Fettullah Gülen yandaþlarýný uyarýyor: Belirli bir noktaya gelinceye kadar hizmete devam edin. Erken huruç diyeceðim çýkýþlar yaparsanýz, dünya Cezayir’deki gibi baþýnýzý ezer…

Arkadaþlarýmýzýn mevcudiyeti bizim Ýslami geleceðimiz adýna iþin garantisidir. Bu açýdan adliyede, mülkiyede veya bir baþka hayati bir müessesede bizim arkadaþlarýmýzýn mevcudiyeti böyle ferdi mevcudiyetler þeklinde ele alýnýp öyle deðerlendirilmemelidir. Bunlar, gelecek adýna bizim o ünitelerde garantimizdir. Bunlar bir ölçüde bizim varlýðýmýzýn teminatýdýr. Þimdiden mevcut olanlar burada mevcudiyetini korumasa da, arkadan gelenlerin mevcudiyetini mutlaka korumalýyýz. Yoksa korumada þimdi onlarý korumaya çalýþtýðýmýz gibi zorlanýrýz ve geleceðe de o müessese olarak yürüyemeyiz.

Mevcut muhafaza edilmeli… Acaba daha bunun neye ihtiyacý var, nasýl takviye edilmeli, bu denmeli. Daha bir takviye edilmeli fakat mevcuttan bir ölçüde taviz verilmemeli derken, katiyyen zayiata gidilmemeli. Bu açýdan bizim ister bu dairede ister diðer dairede arkadaþlarýmýzýn korunmasý çok önemlidir.

Zýpla, yürür gibi yap
Bu adliye için de aynen söz konusudur. Yani siz hakim deðilseniz, baþka kuvvetler var bu ülkede. Deðiþik kuvvetleri hesap ederek öyle dengeli dikkatli tedbirli temkinli yürümekte yarar var ki geriye adým atmayalým. Zýplayacaksýn yerinde yürüyor gibi yapacaksýn. Çünkü durmak sende durgunluk, paslanma meydana getirir. Bu açýdan hiç durmamalý, iþler en kötü duruma göre hesap edilmeli. Ýyi çýkarsa hýzlý yürürüz. Ýyi bir maratoncu gibi koþarýz. Bakarýz ki týkanmalar var bu defa da zýplarýz, yerimizde zýplarýz öyle durma yok bizde.

Iþýk evleri, Cezayir örneði
Biz bu imana ve kurana hizmet düþüncesini evlerimizde gerçekleþtirmeye çalýþýyoruz. Sizin de aþina olduðunuz ýþýk evlerinde, ýþýk komplekslerinde gerçekleþtirmeye çalýþýyoruz. Buralarda gerçekleþtirilmeye çalýþýlan bu hizmetin kendine göre, bir sistemi var bir uslübü var. Diyoruz ki müslümanlar, maddi güçleri, kendi ülkelerindeki güç kaynaklarý, toplumun büyük kesimlerine bu duygu ve düþünce ile ulaþmalarý açýsýndan, kývama gelecekleri ana kadar hizmete devam etmeleri þarttýr. Yanlýþ bir þey yapar erken huruç diyebileceðim çýkýþlar yaparlarsa, dünya baþlarýný ezer. Ve Müslümanlar’a Cezayir’deki hadise gibi yeni bir hadise yaþatýrlar. Suriye’deki ’82 vakasý gibi bir fecaat yaþatýrlar. Her sene Mýsýr’da yaþananlar gibi

Firavunlar dönemi
Dünya firavunlar çaðýný yaþýyor. Toprak firavun bitirmek için pek mümbit. Böyle bir dönemde tam özünüzü bulacaðýnýz kývama ereceðiniz ana kadar dünyayý sýrtýnýza alýp taþýyabileceðiniz güce ulaþacaðýnýzý ana kadar, o kuvvete temsil edeceðiniz þeyler elinizde olacaðý ana kadar, Türkiye’deki devlet yapýsý ölçüsüne göre bütün anayasal müesselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceðiniz ana kadar her adým erken sayýlýr.

Mahremiyet
Böylesine feleðin çemberinden geçenler, inþallah geleceðin fikir iþçileri olarak kendi dünyalarýný kuracaklar. Fakat feleðin çemberinden geçmeyen insanlar kendi acemiliklerine, toyluklarýna takýlacaklar ve tabi kendi ülkeleri de kendilerinden zarar görecektir. Bunca kalabalýk içinde ben bu duygu ve düþüncemi mahremce anlattým. Ama sizin mahremiyete sadýk, mahremiyet mevzunda hassas duygularýnýza sýðýnarak anlattým.

Þarj evleri
Ýsterseniz frenkçe ifadesiyle bu evlere þarj evleri denebilir. Bu evlerde dolunur, bu evlerde metafizik gerilime geçilir. Bu evlerde planlar projeler üretilir. Ve bu evlerde yetiþen yüreði pek, imaný pek veya onun sözüyle diyelim, hakiki imaný elde etmiþ, kainata meydan okuyan adamlar bu evlerde yetiþitrelr. Ve bunlar dünyanýn fethine açýlýrlar. Bu evler bir doldurma ve boþatma yerleridir. Ýnsanlar burada dolar ve sonra gider boþluklara boþalýrlar. Adeta tezgah gibi iþler bu evler.

Tekkenin yerine ev
Geçmiþte bu evlerin yaptýðý vazifelerin bazýlarýný medrese yapar, bazýlarýn mektep yapar, bazýlarýný tekke yapar, bazýlarýný zaviye yapar. Gel gör ki bu evlerin temeline harç atýldýðý zaman, dünyanýn o dönem itibarýyla en þereflilerinden birisinin kutlu eliyle harç atýldýðý zaman artýk medrese yoktu. Tekkenin kapýsýna kilit vurulmuþtu. O kapýlarý açmak mümkün deðildi. Bütün bu çok aðýr misyonlarý, bu aðýr vazife ve mükellifiyetleri bu evler götürecekti. Bütün bu iþler ona düþüyordu. Ev mektep olacaktý, ev medrese olacaktý ve ulumi islamiyeyi öðretecekti. Ev tekke olacaktý, zaviye olacaktý.

Meçhul evler
Bu evler sizin bildiðiniz gibi minaresi olan öyle ezan okundaðu zaman herkesin içine gittiði malum evler deðildir. Meçhul evlerdir, belirsiz evlerdir. Bunlar belirli olamazlar. Çünkü o evlere girip çýkanlar yakýn takiptedir. Elden geldiðince o evler kamufle edilmelidir.

* * *

Röportajda da ‘takiyye’
Gülen, kaset patlamadan önce kendi yayýn organý Aksiyon’un son sayýsýnda þöyle diyordu: Bunlar kamu vicdanýnýn tiksintiyle reddedeceði boþ sözlerden ibarettir.

Sabah ve Atv’nin yayýnlamalarýyla Türkiye gündemine bomba gibi düþen þok kasedinde gerçek amacýnýn “hissetirmeden devleti ele geçirerek Türkiye’de bir þeriat devleti kurmak olduðunu” açýkça itiraf eden ve bunun yollarýný yandaþlarýna anlatan Fethullah Gülen’in, kendi yayýn organý Aksiyon dergisinin son sayýsýnda da bu “oyununu” sürdürdüðü ortaya çýktý.

Derginin 19 Haziran tarihli sayýsýnda Mustafa Sungur’un sorularýný Amerika’da bir dostunun yanýnda kaldýðý Pennsylvania’dan cevaplayan Gülen, öncelikle kalbindeki rahatsýzlýða yönelik tedavisinin uzamasý nedeniyle Türkiye’ye dönemediðini iddia etti. Amerika’da dünyanýn en pahalý tedavi merkezi Mayo Kliniði’nin uzmanlarýnýn önerdiði ilaç ve egzersiz programý ile, bu ülkede tanýþtýðý bir Türk doktorun “alternatif tedavi” yöntemlerini uygulayarak saðlýðýna kavuþmaya çalýþtýðýný söyleyen Gülen’e þok kaset patlamadan önce basýlan Aksiyon dergisinin yönelttiði sorularýn anabaþlýklarý ve cevaplar þöyle:

Fethullahçý yapýlanma
“Böyle bir etiketlemeyi þiddetle, nefretle reddediyorum; hatta bazý kelimeleri kullanmaya edebim müsaade etseydi, lanetle reddediyorum derdim. Fethullahçý yapýlanma ve örgütlenme iddiasýna gelince. Bir defa ben, kanun dışı bir insan deðilim. Emekli bir memurum. Pekçok kýsmý resmi devlet memuru olarak 35 yýla yakýn vaaz verdim. Yayýnlanmýþ pekçok kitabým var. Vaazlarýmýn çoðunun bandrollü kasetleri piyasada. Ne vaazlarýmdan ne yazdýklarýmdan býrakýn soruþturmayý, tek bir ihtar bile almadým. Bazý söylediklerinizden ve yazdýklarýnýzdan, bizzat suçlamayý yapanlarýn ifadeleriyle ‘cýmbýzla’ bazý ifadeler alýnacak, bunlara manalarýnýn bilinmediðini, biliniyorsa çarpýtýldýðýný ortaya koyacak þekilde anlamlar yüklenecek. Bunlarý da, böyle bir þey görev sahasýna girmeyenler yapacak…”

Þeriat ve tarikat meselesi
“Tarikatýn imamý, lideri olamaz. Tarikatýn þeyhi, mürþidi olur. Onun da þehirlerde temsilcisi olmasý diye bir kural yoktur; kaldý ki, onlarýn temsilcileri de olmaz; halifeleri olur. Þahsen beni ve böyle çok basit gerçekleri bilmeyenlerin, bu konulardaki iddialarý gülünç olmaktan da öte bir garabet arzetmektedir. Böyle utanacak bir duruma düþmemeleri için tarikat nedir ve ortada bir tarikat var mý; keþke bunlarý Devlet’in resmi bir dairesi olan Diyanet’e veya bir Ýlahiyat Fakültesi’ne sorsalardý!..”

Atatürk ve Ýnönü
“Atatürk’e Deccal demek þöyle dursun, bu tür kelimeleri aðzýma almaktan bile þiddetle kaçýnýrým. Ayrýca mabede giden yollarýn kapatýldýðý dönemden niye Atatürk ve Ýnönü dönemi anlaþýlýyor. Acaba herhangi bir yerde, yazýmda ve sözümde, Atatürk ve Ýnönü mabedleri kapatmýþ mý demiþim de böyle bir sonuca varýlýyor. Böyle bir iddia ile, iddia sahipleri esas Atatürk ve Ýnönü’yü mabed kapatmakla itham etmiþ olmuyorlar mý?”

Evrimde mi? Devrimde mi?
“öyle inanýyorum ki, bizzat bu iddialarý ortaya atanlar da, onlara can simidi gibi sarýlanlar da, esasen bu iddialarda hiçbir gerçek payý olmadýðýný bilmekte, sadece onlardan kendi adlarýna nasýl istifade edebiliriz düþüncesini taþýmaktadýrlar. Bunlar kamu vicdanýnýn tiksintiyle reddedeceði boþ sözlerdir. Bir millet böyle þeylerle uðraþtýrýlarak, bu milletin ve bu devletin önemli mevkilerinde bulunanlar böyle þeylerle meþgul olarak enerjileri boþa harcanmakta, zaman akýp gitmekte, olan yine bu millete devlete olmaktadýr.

Ve son söz
“Ben sorumlularýmýzýn ve yetkililerimizin böylesi gülünç iddialara iltifat etmeyeceklerine inanýyorum. Bir ülke, o ülke evlatlarýnýn güzel hizmetleri, birkaç kiþinin menfaat kavgasýna alet edilmemeli ve bu kabil kavgalarla vakit öldürülmemelidir.Bu günler de geçer, geçer ama inþallah bu günlerden ileriye esefler gönderilmesin; yarýnlarda da bugünler adýna ‘Eyvah’ denmesin.”

* * * *

Güncelleme: 16:10 TS 1 Eyl. 2000
Gülen’e dava manşetlerde
Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’in, Nur cemaati lideri Fethullah Gülen hakkında 10 hapis istemi ile açtığı dava, ulusal gazetelerde manşetlerden verildi.
İstanbul
NTV-MSNBC
01 Eylül— Bazı gazetelerin manşetleri şöyle:
Gülen’e 10 yıl hapis istemiyle dava
SABAH
En tehlikeli irtica örgütü
Savcı Nuh Mete Yüksel: İslam diktatörlüğü isteyen Gülen grubu ülkenin en güçlü irticai yapılanmasıdır
Nihai hedef: Şeriat devleti
DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel hazırladığı 79 sayfalık iddianamede, “İslam diktatörlüğü” kurmak için “Devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılmaya çalıştığı”nı iddia ettiği Fethullah Gülen’in 10 yıla kadar hapsini istedi.
10 yıllık sızma planı
Gülen’in, önünde tek engel olarak gördüğü Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ele geçirmek için türbansız kızları askeri okul öğrencileriyle evlendirmeyi planladığı belirtildi. Böylece grubun 10 yıl içinde orduda söz sahibi olmayı hedeflediği ileri sürüldü.
Askere karşı polis gücü
İddianamede Gülen’in TSK’ya karşı olan bazı politikacılardan aldığı tavizlerle, polis kadrolarına tarikat mensuplarını yerleştirdiği belirtiliyor.
Bu politika ile polis camiasının gerektiğinde TSK’ya karşı kullanılmasının planlandığı kaydedildi.
Çocuklara beyin yıkama
Gülen’in öğrenci seçme ekiplerinin köy ve mahalleler gezerek zeki çocukları topladığı, eğitim kurumlarında bu çocuklara Atatürk düşmanlığının öğretildiği öne sürüldü. Fethullahçı okullarda devletten ileri imkanlar olduğu da iddianamede yer aldı.
Siyasilere ağır suçlama
Savcı Yüksel, iddianamenin sonunda şöyle dedi: Tarikat okullarını övmek moda haline geldi. Oysa bu okullarda yetişenlerle siyasi İslam’ın iktidarı hedeflenmekte. Bu itibarla tarikat okullarına destek verenler Atatürkçü olamaz.HÜRRİYET
DGM’den Gülen’e şok suçlamalar
Ankara DGM Savcısı Yüksel, bir yıllık hazırlığını bitirdi ve Fethullah Gülen hakkında, ‘‘Laik devleti yıkmak için kurduğu terör örgütünün başı’’ olduğu iddiasıyla dava açtı. 13 klasör, 79 sayfa tutan iddianamede, Fethullahçıların önlerinde tek engel olarak TSK’yı gördükleri öne sürüldü. Yüksel’in, 10 yıl hapsini istediği Fethullah Gülen’e ‘‘terör örgütü kurmak’’ suçundan açtığı davanın iddianamesinde şok suçlamalar yer aldı: Devlete sızdılar. Polisi, askere karşı kullanıyorlar.MİLLİYET
Aşk militanları
“Fethullah Gülen orduya sızmak için cemaatindeki başı açık kızları askeri öğrencilerle evlendirmeye çalışıyor…” İşte Başsavcı’nın, Gülen hakkındaki müthiş iddianamesi
1- Okulları kullanıyor
GÜLEN subay, astsubay çocuklarını okullarına kaydettirmeye çabalıyor. 10 yıl içinde TSK’da söz sahibi olmayı hedefliyor.
2- Askere karşı polis planı
CEMAAT polisle askeri karşı karşıya getirme politikası izliyor. Polisi güçlendirip gerekirse orduya karşı kullanmak istiyor.
3- Siyasetçiler destekliyor
PARTİLERE verdiği siyasi destek karşısında sağladığı devlet imkanları Fethullah Gülen’in gelir kaynakları arasında.
4- Hedef: İslam diktatörlüğü
GÜLEN Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirip, yerine şeriat yasalarının hakim olduğu devlet kurmak için plan yapıyor.RADİKAL
Fethullah’a 10 yıl
Fethullah Gülen soruşturmasını yürüten DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, iddianameyi mahkemeye sundu. Yüksel’e göre Gülen, en tehlikeli ve güçlü irtica örgütünün başı.
İnceleme sürüyor
Ankara DGM Savcısı Yüksel, Nurcu cemaati liderlerinden Gülen’e Terörle Mücadele Yasası’nın 7. maddesine dayanarak ‘gizli örgüt kurmak’ suçlamasıyla dava açtı. İddianamade, Gülen’e 10 yıla kadar hapis cezası verilmesi istendi. Örgüt hakkında ikinci inceleme sürüyor.
Ecevit’e imalar
Gülen’in ‘teokratik devlet’ kurmayı hedeflediği belirtilen iddianamede, ılımlı görünürek laik çevreler dahil, etkinlik kurmaya çalıştığı anlatılıyor. İddianamade, “Siyasilerden destek alıyor ve siyasileri destekliyor” denilerek, Başbakan Ecevit dahil, parti liderlerine yönelik imalar yer alıyor.

CUMHURİYET
‘Amaç polis-ordu kavgası’
Savcı Yüksel, ‘şeriat devleti kurmak amacıyla yasadışı örgüt oluşturmak ve yönetmek’ suçlamasıyla dava açtı.
Fethullah Gülen’in gücünü siyasilerden aldığını belirten DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, 10 yıla kadar ağır hapis cezası istediği iddianamede, Gülen’in “sahip olduğu okul, yurt ve dershanelerinde yetiştirdiği iyi eğitilmiş kadroları ile Atatürk ilkeleri ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırarak şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı” amaçladığı belirtildi.

YENİ BİNYIL
Ankara DGM farkı
Savcı Yüksel, Gülen’in 10 yıl hapisle cezalandırılmasını istedi
Savcıya göre, Gülen’in asıl hedefi çeşitli yollarla silahlı kuvvetleri ele geçirmek.

STAR
Halife olmak istiyor
Ankara DGM Başsavcılığı, Fethullah Gülen hakkında 10 yıl hapis istemiyle dava açtı. İddinameye göre, Fethullah Gülen hilafeti getirip İslam diktatörlüğü kurmayı amaçlıyor.

AKŞAM
Orduyu ele geçirecekti
DGM Savcısı Yüksel, zehir gibi iddiname ile Fethullah Gülen’in 10 yıl hapsini istedi: TSK ve Meclis’e hakim olup İslami diktatörlük kuracaktı.

POSTA
Şeriata aşk maskesi
DGM Savcısı Yüksel, Fethullan Hoca hakkında 10 yıl hapis istemiyle dava açtı. İddianalede, “Şeriat devleti kurmak isteyen Gülen, orduya sızmak için cemaate bağlı başı açık kızları askeri öğrencilerle evlendirmeyi çalışıyor” denildi.

TÜRKİYE
Gülen’e 10 yıl hapis
Ancaka DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, Fethullah Gülen hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu uyarınca 10 yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açtı.

ZAMAN
Şimdi hukuk konuşacak
DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, Fethullah Gülen hakkında, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp yerine şer’i esaslara göre yeni bir devlet kurmak istediği’ iddiasıyla 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
‘’le alakalı dava açtı

YENİ ŞAFAK
Paşa’yı en çabuk Yüksel anladı
Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’nun muhtırasıyla harekete geçen DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, İstanbul 2 No’lu DGM tarafından gıyabi tutuklama kararı kaldırılan Fethullah Gülen hakkında “laik devlet yapısını değiştirerek, yerine dini kurallara dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla dava açtı.

AKİT
Suçu Kur’an istemek
Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’in 79 sayfalık iddianamesinde, Gülen’in, “Türkiye’nin Şeriat esaslarına ve İslâmî prensiplere göre idare edilmesini istediği, Kur’an-ı Kerim dışında bir anayasaya ihtiyaç bulunmadığını” savunduğu ileri sürülüyor. Yüksel iddianamesinde bugüne kadar herkes tarafından bilinenler dışında herhangi bir delil getirmezken, iddianame ‘bilinenlerin tekrarı’ olarak değerlendirildi. İddianamesini ‘Fethullah Gülen Örgütü’ şeklinde isimlendiren Savcı Yüksel sözkonusu davanın ‘örgütün başı olarak’ lanse ettiği Fethullah Gülen ile ilgili olduğunu belirtti.

Gülen’e 10 yıl hapis istemiyle dava
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, Nur cemaati lideri Fethullah Gülen hakkında, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu uyarınca 10 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açtı.
İstanbul
NTV
31 Ağustos— Yüksel’in hazırladığı iddianame 79 sayfa ve 12 bölümden oluşuyor. İddianamede Gülen’in televizyonda ve çeşitli yerlerdeki konuşmaları delil olarak gösteriliyor. İddianamenini giriş bölümünde sanığın ülkedeki laik düzeni değiştirerek yerine şeri esaslara dayalı teokratik İslam diktatörlüğü tesis etmek istediği, bu amaca uygun olarak da gizli örgüt kurduğu ileri sürülüyor. İddianamede, Fethullah Gülen’in Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirdiği belirtilerek, “Gülen’in TSK’ya karşı uyguladığı politika, hoş görünme, TSK’ya karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK’ya karşı kullanma şeklindedir” denildi.

Genç: Gülen’de yeni durum varsa incelenir
Gülen’e dava manşetlerde
Kıvrıkoğlu: İrtica yargıya sızdı
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından hazırlanan iddianamede, Nur cemaati lideri Fethullah Gülen’in amacının, “devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılarak teokratik bir İslam diktatörlüğü kurmak olduğu” kaydedildi.
İddianamede, “Fethullah Gülen’in laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirip, yerine şeri yasaların hakim olduğu İslam devletini kurmak için okullarında beyinlerini yıkadığı gençlik ile oluşturacağı toplumu kullanmayı planladığı tespit edilmiştir” denildi.
İddianamede Gülen’in iyi eğitilmiş kadrolarıyla devlet ve belediyelere sızdığı ifade edildi. Gülen’in, gücünü iki önemli kaynaktan aldığı belirtilen iddianamede, bunlar, “büyük sermaye imparatorluğu ve siyasi destek olarak” tanımlanıyor.NURCULUK HAREKETİNİN DOĞUŞU
İddianamenin birinci bölümünde, nurculuğun tarihi gelişimi anlatıldı. Nurculuk hareketinin kurucusu olan Said-i Nursi’nin 1873 yılında Bitlis’in Hizan ilçesi’nin Nurs Köyü’nde dünyaya geldiği belirtilen iddianamede, “Önceleri Said-i Kürdi olarak tanınan ve bu unvanı kullanan, soyadı kanunu çıktıktan sonra doğduğu köye izafeten Nursi soyadını alan Said-i Nursi ilmi kariyeri olmayan bir kimsedir” denildi. Said-i Nursi’nin meşrutiyetin ilanından sonra Bitlis havalisinde “şehy”lik faaliyetlerine başladığı, İstanbul’a gelerek siyasi faaliyetlere katıldığı ifade edilen iddianamede, İstiklal Savaşı sırasında Ankara’nın halifeyi kurtaracağı inancıyla Ankara’ya geldiği, ancak laik bir devlet düzeninin kurulması ve cumhuriyetin ilanı üzerine Ankara’yı terk ederek Van’a gittiği ve 23 Mart 1960’da Urfa’da öldüğü bildirildi.GÜLEN GRUBU’NUN ORTAYA ÇIKIŞI
İddianamede, Said-i Nursi’nin ölümünün ardından Said-i Nursicilerin “okuyucu” ve “yazıcı” olmak üzere iki gruba ayrıldığı, daha sonra bu iki grup arasındaki farklılaşmanın 1969 yılından sonra okuyucu grup içinde yer alan “Fethullah Gülen Grubu”nu ayrı bir grup olarak ortaya çıkardığı kaydedildi.
Günümüzde Nurcuların “Gazeteciler, Şuracılar, Fethullah Gülenciler, Yazıcılar” olarak faaliyet gösterdiği ifade edilen iddianamede, “Nurculuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamen şeriat esaslarına ve İslam prensiplerine göre idare edilmesini, hilafet ve saltanatın geri getirilmesini, inkılapların geçici olduğunu, Kuran-ı Kerim dışında bir Anayasa’ya ihtiyaç bulunmadığını savunmaktadır” denildi.
Nurculuk hakkında Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20 Eylül 1965 tarihli kararına da yer verilen iddianamede, kararda, Nur Risaleleri’nin gerçek yüzü ve bu risalelerde yer alan zararlı akımların anlatıldığı kaydedildi. İddianamede, Yargıtay’ın söz konusu kararının aşağıdaki bölümlerine de yer verildi:
“Nurcular kendilerine ‘Nur talebeleri’ adını vermekte ve ‘Hizbul Kuran’ olduklarını ileri sürmektedirler. Nur şakirtlerinin (öğrencilerinin) nurculuğa girebilmeleri için o mahalledeki en büyük nurcuya karşı bazı taahhütlerde bulunmaları gerekmektedir. Bu taahhütler, nurculuğa ve nurcuların büyüklerine sadakat, nurcuların sırlarını açıklamamak, gayeleri için istişarelerde bulunmak, nurun gerçekleşmesi için faaliyetlerde bulunmak gibi şeylerdir. Nurcuların bulundukları yerlerde nurculuk ile ilgili olayları nur büyüklerine bildirmeleri de mecburidir. Nur talebelerinin diğer vazifeleri de nur risalelerini çoğaltıp dağıtmaktır. Said-i Nursi, ‘Asayı Musa’ adlı risalesinde nur risalelerini yazıp dağıtmayı ihmal edenlere sitem etmektedir. Nurculuğun bilhassa ordu mensupları arasında yayılmasına önem verilmektedir.”TEOKRATİK İSLAM DİKTATÖRLÜĞÜ
İddianamede, Fethullah Gülen grubunun amacının, “devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılarak teokratik bir İslam diktatörlüğünü kurmak” olduğu belirtilerek, “Fethullah Gülen laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirip, yerine şeri yasaların hakim olduğu İslam devletini kurmak için okullarında beyinlerini yıkadığı gençlik ile oluşturacağı toplumu kullanmayı planladığı tespit edilmiştir” denildi.
İddianamede, şöyle devam edildi: “Gülen, demokratik usuller ile ılımlı, İslam görüntüsüyle kamufle edilmiş yöntemi, yurtiçi ve yurtdışındaki okulları vasıta olarak kullanması, Papa ile görüşerek sadece Türkiye’de değil, dünyadaki müslümanları yönetmeyi amaçlayan ruhani liderliğe olan ilgisi, siyasi parti, kişi ve bazı devlet kadroları tarafından kabul görmesi nedeniyle hedefine ulaşmada devlet rejimini istismar etmesi, dini ve siyası yapısını sürekli canlı tutan kaynağı belirsiz finans desteği ile ülkemizdeki en güçlü ve en etkin irticai yapılanma olarak değerlendirilmiştir.”

TSK’NIN İÇİNE SIZMA POLİTİKASI
İddianamede, Fethullah Gülen’in Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirdiği belirtilerek, “Gülen’in TSK’ya karşı uyguladığı politika, hoş görünme, TSK’ya karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK’ya karşı kullanma şeklindedir” denildi.
İddianamede, Fethullah Gülen’in “Stratejisi” şöyle anlatıldı: “Gülen, İslamcı ideolojik bir yaklaşımla bulunduğu legal yolu muhafaza ederek, sahibi olduğu etkin mali gücü ile bünyesinde bulunan vakıf, okul ve dershaneleri kullanarak eğitilmiş gençlerden oluşan bir taban oluşturmak, devletin bütün kadrolarında, bütün bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığı ve emniyet teşkilatında kadrolaşmak, yurtdışında ve Türkiye’de kurulacak siyasal islama sempatiyle bakacak bir gençlik oluşturmak istemektedir.
Çizilen hoşgörü ve barış tabloları ile bazı devlet çevrelerini etkileyen Fethullah Gülen hedefine ulaşıncaya kadar kamuoyu faaliyetlerine destek verdiği imajını yaratarak, toplumun gerçeği görmesinin önünü, ılımlı görünüşü ve demokrasi şemsiyesine sığınarak kesmektedir. Cumhuriyet düzenine ‘kefere düzeni’ diyen bu şahıs, bugün bu düzeni ister görünerek, bazı kesimleri bu davranışına inandırabilmektedir.”
Gülen’in oluşturduğu öğrenci seçme ekipleriyle köy ve semtleri dolaşarak zeki ve becerikli öğrencileri seçtiği ve sağladığı imkanlar ile kendisine bağladığı ifade edilen iddianamede, Gülen’in düşüncelerinin öğrencilere evlerde, okullarda, kamplarda beyin yıkama metotları ile öğretildiği kaydedildi. İddianamede, bu toplantılarda Atatürk’ün, devrimleriyle toplumu islamdan ve inançtan uzaklaştırdığı için ‘deccal’ (ahir zamanda ortaya çıkacak fitnenin başı) olarak tanıtıldığı anlatıldı. İddianamede, Gülen’in faaliyetlerinde gösterdiği gizlilik, taraftarlarının kendisine bağlılığı, etkili, kararlı ve merkeziyetçi yönetimi ile Türkiye’nin en güçlü irticai yapılanması olduğu vurgulandı.

TEŞKİLAT
İddianamenin “Teşkilat” başlıklı bölümünde de Gülen’in örgütlenme yapısına yer verildi. Buna göre teşkilat, zirvede Fethullah Gülen olmak üzere silsile yoluyla bir yere kadar inen şu yapılanmayı kapsıyor: “Tarikatın başı: Fethullah Gülen, danışman kadrosu, şehir imamları, esnafı organize eden imamlar, semtlerden sorumlu imamlar, ev düzeyinde görevli imamlar ve bireyleri kontrol eden imamlar.”

TSK’YI ELE GEÇİRME
İddianamenin “Yurtiçi Faaliyetleri” başlıklı bölümünde de şu görüşlere yer verildi:
“Fethullah Gülen grubunun faaliyetleri, bütün yurt sathında yaygın bir görünüm arz etmekte ise de özellikle Samsun-Adana hattının batısında kalan illerde, üniversite çevrelerinde ve doğuda Erzurum ilinde yoğunlaşmıştır. Fethullah Gülen grubu yurt sathına yaygın 88 vakıf, 20 dernek, 128 özel okul, 218 şirket, 129 dershane ve yaklaşık 500 öğrenci yurdunun yanı sıra biri İngilizce olmak üzere 17 yayın organı, ortalama 250 bin tirajlı gazete, TV istasyonu, ulusal düzeyde yayın yapan iki radyo istasyonu, faizsiz finans kurumu ve bir sigorta şirketini denetimi altında bulundurmaktadır.
Gülen grubunun özellikle eğitim alanında zaman zaman devletten de ileri imkanları sahip olduğu gözlenmektedir. Fethullah Gülen grubu, planlı, programlı sinsi çalışmalarının önünde tek engel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görmektedir. TSK’ya karşı uyguladığı politika, hoş görünme, TSK’ya karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK’ya karşı kullanma şeklindedir.
TSK’yı ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirmektedir. TSK mensupları arasına sızma çalışmalarının yanı sıra, subay ve astsubay çocuklarını kendi okullarına ve dershanelerine kaydettirmeye, yetiştirilen bu çocukları askeri okullara sokmaya çalışmaktadırlar.
Fethullah Gülen tarafından TSK içinde yapılanabilmek ve ileride etkinliğe kavuşabilmek amacıyla yeni projeler üretilmeye başlanmış, bu çerçevede askeri okullarda okuyan öğrenciler, önce fiili hedef olarak belirlenmiş, kültür düzeyi yüksek, kendine bağlı türban takmayan bayanların askeri öğrenciler ile tanışmaları ve evlenmelerinin sağlanabilmesi için gerekli vasatı sağlayacak bir yapılanmaya gitmiştir. Gülen, bu yöntemle 10 yıl içinde TSK içinde söz sahibi olacağı bir konuma gelmeyi planlamaktadır.”

YURTDIŞINDA PLANLI ÖRGÜTLENME
İddianamede, Fethullah Gülen’in, ılımlı ve modern imajı ile siyasi partiler ve hatta Atatürkçü laik kesim içinde desteğini artırmaya çalıştığı ifade edilerek, “Böylelikle TBMM’de yandaşlarının mutlak çoğunluğu elde etmelerini sağlarken, hedeflediği teokratik diktatörlüğe yumuşak geçişi sağlamak için başkanlık sistemini desteklemektedir” denildi. İddianamede, Gülen’in planlı bir şekilde yurtdışı örgütlenmesine yöneldiği kaydedilerek, “Bu yönelişte, sosyo ekonomik ihtiyaçları fazla olan yeni Türk devletlerinde taban oluşturmak, İran’ın şii propagandasının etkisini kırmak, finans ihtiyacını karşılayacak olan ticari şirketlerinin ticari atılımlarını sağlamak, bu devletlerde ihtiyaç duyulacak bürokratik kadroları yetiştirmek ve Türk-İslam birliğini oluşturmak gayeleri güdülmüştür” denildi.

279 KURUMDA FAALİYET
İddianamede, Gülen grubunun 1992 yılında başlattığı yurtdışı açılımı sonucu 35 ülkede, 6 üniversite ve yüksekokul, 236 lise, 2 ilkokul, 8 yabancı dil ve bilgisayar merkezi, 6 üniversiteye hazırlık kursu ve 21 öğrenci yurdu olmak üzere toplam 279 eğitim kurumunu faaliyete geçirdiği bildirildi. İddianamede, Gülen’in yurtdışındaki okullarının kuruluş amaçları da şöyle sıralandı: “Kuruldukları ülkelerde ileride devleti yönetecek, nitelik ve nicelikli kadroları yetiştirmek. Bu kesimin Türkiye’de kurulacak islami devlete sempatiyle bakmasını sağlamak. Uzun vadede Türkiye’de kurulması planlanan siyasal islama uluslararası alanda siyasi destek sağlamak. Fethullah Gülen, hükümetin bilgisi dahilinde Papa 2. Jean Paul’un daveti üzerine 9 Şubat 1998 tarihinde Vatikan’da Papa ile görüşmüştür. Görüşme, İslam ve Hıristiyan dünyalarını temsilen dinlerarası diyalog zemininde oluşmuş ve Fethullah Gülen uluslararası platformda Türkiye’de İslami kesimin lideri olarak gösterilmiştir.”

FİNANS KAYNAKLARI
İddianamenin “Finans kaynakları” başlıklı bölümünde, Fethullah Gülen’in yoğun ve kapsamlı faaliyetlerini yürütebilmek için geniş finans kaynaklarına sahip olduğu belirtilerek, bu finans kaynaklarının genel olarak bilinmekle birlikte diğer irticai gruplara oranla mali ilişkilerini büyük bir gizlilik içinde yürüttüğü kaydedildi. Gülen’in, müminlerin zengin olmalarını şart koştuğu ifade edilen iddianamede, “Ancak, şahısların tek tek çok zengin olmalarından ziyade büyük sermayeli, ancak çok ortaklı şirketlerin kuruluşu şeklinde bu görüşünü uygulamaya koymaktadır. Çünkü çok zengin olan kişi dünya işleriyle uğraşmaya önem vererek hedeflere ulaşma yolundaki çalışmaları aksatacaktır” denildi. İddianamede, şöyle devam edildi: “Fethullah Gülen grubunun siyasi partilere siyasi destek sağladığı yolunda duyumlar mevcuttur. 1997 yılı Eylül ayında kendisine bağlı Asya Finans Kurumu, devletten 553 milyar lira teşvik almıştır. Bu iki husus birlikte değerlendirildiğinde finans desteği için siyasi partileri ve bürokratları kullandığı, böylece bu kişiler vasıtasıyla devlet imkanlarından yararlanmasına göz yumulduğu sonucuna varılmıştır.
Fethullah Gülen, eğitime finans sağlamak amacıyla kendisine bağlı kişi ve kuruluşlardan vergilendirme adı altında aylık ve yıllık aidat toplamaktadır. Özellikle Gülen’in Kazakistan’daki okulları için Denizli’deki taraftarlarınca 1 milyon dolarlık kaynak aktarıldığı, Afyon, Malatya, Kayseri ve İzmir illerinde de bu yolda faaliyetler yürütüldüğü bilinmektedir.”

YURTDIŞINDAKİ OKULLARDAN GELİR
İddianamede, Gülen grubunun yurtdışındaki üniversite, ortadereceli okul, ilkokul ve dil eğitim merkezlerinden büyük gelir elde ettiği belirtilerek, bu gelirlerin, bu kurumların finansmanı ve geliştirilmesinde kullanıldığına işaret edildi. Işık Sigorta, Asya Finans gibi büyük kuruluşların gelirlerinin, İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD) ve Genç İşadamları Derneği (GİAD) bünyesinde, işadamlarının bağışlarının da Fethullah Gülen’in finans kaynakları arasında büyük bir yer tuttuğu ifade edilen iddianamede, ayrıca televizyon, radyo, gazete, dergi gibi yayıncılık alanından da büyük gelir sağlandığı kaydedildi. İddianamede, Gülen’in çalışma sisteminde “imkanlar nispetinde maddi yardım yapmak, yapamayacaksa bedenen çalışmak” kuralının mevcut olduğu ifade edilerek, bu bedeni çalışma karşılığında ücret alınmaması veya ucuz bir ücret alınmasının maliyeti düşürdüğü dile getirildi. İddianamede, dış güçlerin Fethullah Gülen’e verdikleri yurtdışı desteği karşılığında, “Onu kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmelerinin de kuvvetle muhtemel olduğunun unutulmaması” istendi.

SİYASİ HEDEFLERİ
İddianamenin “Fethullah Gülen’in siyasi hedefleri” başlıklı bölümünde ise Gülen’in, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği, bu nedenle de mevcut sistemi yıkma yerine devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflediği vurgulandı. Gülen’in tüm devlet organlarında, yerel yönetimlerde ve sivil sektörde örgütlenmeyi hedeflediği anlatılan iddianamede, şöyle denildi: “İleride devlet yönetimini kontrol altına alabilmek için, kısa vadede tüm kadrolara yandaşlarının getirilmesi veya bu kadroları işgal edenlerin kendisine bağlanmasını hedeflemektedir. Uzun vadede ise tam bir kontrol sağlayabilmek amacıyla eğitim sektöründe yoğun bir faaliyet göstererek teşkilatlanma ve kadrolaşmayı yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Ilımlı ve modern imajı ile siyasi partiler ve hatta Atatürkçü laik kesim içinde desteğini artırmaya çalışmaktadır. Böylelikle TBMM’de yandaşlarının mutlak çoğunluğu elde etmelerini sağlarken, hedeflediği teokratik diktatörlüğe yumuşak geçişi sağlamak için başkanlık sistemini desteklemektedir. Gülen, hiçbir kuvvet tarafından geri adım atmaya zorlanamayacağı bir duruma ulaştığında Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırmayı, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini ortadan kaldırarak, şeri devleti kurmayı hedeflemektedir. Fethullah Gülen, tüm dinler ve uluslar ile iyi ilişkiler kurarak onlardan gelecek karşı girişimleri engellemeyi, hatta kendini desteklemelerini sağlamayı düşünmektedir. İleride kuracağı şeriat devletini desteklemek üzere, birçok ülkede ileride yönetime gelecek gençleri yetiştirmektedir.”

BEYİN YIKAMA
Gülen’in faaliyetlerinin hedefinin, İslam devletini kurmak olduğu da ifade edilerek, “Ancak bu ülkenin uyanık bekçileri buna fırsat vermeyecek, laik Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri ilelebet yaşayacaktır” denildi. İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün tespitlerine göre, Fethullah Gülen’in, Türkiye’nin bir çok yerinde şirketler, okullar, yurtlar, dershaneler, vakıflar ve yayın organları kurarak faaliyete geçirdiği bildirildi. İddianamede, bu kuruluşların en önemlileri şöyle sıralandı: “Zaman Gazetesi, Samanyolu TV, CHA (Cihan Haber Ajansı), Sızıntı Dergisi, Aksiyon Dergisi, İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD), Asya Finans Kurumu, Işık Sigorta A.Ş, Çağ Öğrenim İşletmeleri A.Ş, Fatih Eğitim ve Öğrenim Kurumları A.Ş, Samanyolu Basın Yayın Sanayi ve Ticaret A.Ş, Feza Gazetecilik A.Ş, Ufuk Eğitim İşletmeleri Ticaret A.Ş, Fırat Eğitim Merkezi İstanbul Ticaret A.Ş, İstanbul FEM Dershaneleri, Akyazılı Orta ve Yüksek Eğitim Vakfı, Türkiye Öğretmenler Vakfı (TÖV), Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Özel Maltepe Dershaneleri ve Fatih Üniversitesi.” İddianamede, Fethullah Gülen cemaatine mensup bir nur talebesinin, cemaat üyelerini birbirine bağlayan temel öğeleri, cemaatin görevlerini, nihai hedefi, geleceğe bakışı, örgütlenme usul ve esaslarını, cemaatin hiyerarşik yapısını, hedef kurum ve kuruluşları, gelir kaynakları ve sermaye gelişimi ile ibadetlerini anlattığı görüşlerine yer verildi.

GÜLEN’İN KİTAPLARI
DGM Savcısı Yüksel tarafından hazırlanan iddianamede, Fethullah Gülen’in “İ’la-yı Kelimetullah veya Cihad”, “Asrın Getirdiği Tereddütler 3-4”, ‘İrşad Ekseni”, “Fasıldan Fasıla 1-2-3”, “Ölçü veya Yoldaki Işıklar 2-3”, ‘Prizma 1”, “Küçük Dünyam”, “Çağ ve Nesil 2-5” ve “Prizma 1-2” isimli kitaplarındaki, “Cihad, tebliğ, strateji ve taktik, örgütlenme, inkılapçılık, ışık evleri, tekke, zaviye ve medreseler, hizmet erleri (şakirtler), gelir kaynakları ve arapça eğitim” konusundaki görüşleri de anlatıldı. Gülen’in, “Fasıldan Fasıla 1” kitabında, “600 yıllık tarihimizde kaç tane kazan kaldırma olayı gösterebilirsiniz. Osmanlı’yı ve Yeniçeri’yi bu açıdan eleştirenler kendi tarihlerine baksınlar. 50-60 sene içinde, 600 sene içinde meydana gelen isyanların, başkaldırmaların birkaç katını müşahade edeceklerdir” sözlerine yer verilen iddianamede, “Sanık Fethullah Gülen, Osmanlı tarihini yükseltmek isterken Cumhuriyet dönemine saldırmakta ve Cumhuriyet dönemini kendi tarihi olarak kabul etmemektedir” denildi. İddianamede, sanık Gülen’in, iki televizyon kanalında yayınlanan ve çözümü yaptırılan video kaseti ile muhtelif tarihlerde yaptığı konuşmalardan bölümleri içeren kasetlerin deşifresindeki sözleri de yer aldı.

ASKERİ OKULLARA SIZMA FAALİYETLERİ
Maltepe Askeri Lisesi öğrencilerinin zaman zaman üzerlerindeki üniformaları çıkararak sivil kıyafetler ile bazı evlere gidip irticai faaliyetlerde bulunduklarının tespit edilmesi üzerine söz konusu evlerden birine gidildiği ve evde askeri lise öğrencilerinin bulunduğunun belirlendiği kaydedilen iddianamede, evde Fethullah Gülen’e ait 2 kaset ve bazı kitapların ele geçirildiği bildirildi. İddianamede, “1999 yılı mart ayında ortaya çıkan bu olay Fethullah Gülen grubunun askeri okullara sızma faaliyetlerinin en çarpıcı örneklerinden biridir. Askeri lise öğrencilerini ışık evlerine çekerek beyinlerini yıkayabilmek için illegal bir şekilde disiplinli bir çalışma yapmışlardır. Bu bir örgüt çalışmasıdır. Bu öğrencilere maddi imkanlar da sağlayarak kendilerine bağlamışlardır” denildi. İddianamenin, “Değerlendirme ve hukuki durum” başlıklı bölümünde, şöyle denildi: “Devletle uzlaşmacı ve barışcı bir politika izleyen, toplumun bütün kesimleri ile diyalog kurmakta sakınca görmeyen Fethullah Gülen grubunun başta milli eğitim ve emniyet teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir.

FETHULLAH GÜLEN’İN KAYNAKLARI
Sahip olduğu okul, yurt ve dershanelerinde yetiştirdiği iyi eğitilmiş kadroları ile Atatürk ilkeleri ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırarak şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı amaçlayan Fethullah Gülen gücünü iki kaynaktan almaktadır: Oluşturmuş olduğu büyük sermaye imparatorluğu ve son yıllarda dozajını gittikçe artıran ve zaman zaman teşekküle yardım boyutlarına ulaşan siyasi destek.” Kısa bir sürede oluşan sermaye imparatorluğunun, örgüte bağlı okul, yurt, dershane ve sair kuruluşların finansmanını yaparken, siyasi destek sayesinde devlet kadrolarında örgütlenme sağladığı ve örgütün önüne çıkacak engellerin bertaraf edilmek istendiği ifade edilen iddianamede, “Tarikat okullarını övmek son zamanlarda moda haline gelmiştir. Oysa yukarıda belirttiğimiz gibi bu okullarda yetişen kadrolarla siyasi islamın iktidar yapılması hedeflenmektedir. Bu itibarla tarikat okullarına destek verenler Atatürkçü olamazlar” denildi.

“NEDEN?…..
İddianamede, şöyle devam edildi: “Fethullah Gülen laik cumhuriyete karşı değilse, amacı sadece Türk toplumunu eğitime tabii tutmaksa; neden müritlerine ‘o kuvveti temsil edeceğiniz şeyleri elinize alacağınız ana kadar, Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar, her adım erken sayılır’ demektedir? Neden, mülkiye, adliye ve askeriye başta olmak üzere devlet kadrolarında teşkilatlanma isterken ayrıca, ‘bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir. Türkiye’de önünüzü kestiler. Yürüyemiyorsunuz, orada durgun sular gibi gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksınız’ talimatları vermektedir? Neden, kitaplarında islamcı silahlı çeteler gibi tebliğ ve cihad konuları üzerinde hassasiyetle durmaktadır? Neden, ‘Mahmud Efendi’nin görevi, sarığın, şalvarın, cüppenin propagandasını yapmaktır. Sen de emniyet teşkilatına girecek vali ve kaymakam olacak insanları yetiştir’ demektedir?”

TALEP EDİLEN CEZA
İddianamenin “Netice ve Talep” başlıklı bölümünde, Fethullah Gülen’in, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesine göre, 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezasına mahkum edilmesi talep edildi. Türk Ceza Kanunu’nun “Müsadere” başlıklı 36. maddesi uyarınca, Gülen’in, “emanette bulunan suç eşyalarının müsaderesi” de istendi. Terörle Mücadele Kanunu’nun “Terör Örgütleri” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesi şöyle: “Bu kanununun 3. ve 4. maddeleriyle TCK’nın 168, 169, 171, 313, 314 ve 315. maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanun’un birinci maddesinin kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis ve 200 milyon liradan 500 milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar.”

BU SÜRECE NASIL GELİNDİ
Ankara 2 no’lu DGM tarafından Nur Cemaati lideri Fetullah Gülen hakkında verilen gıyabi tutuklama kararı İstanbul DGM tarafından kaldırılmıştı. Fethullah Gülen hakkındaki gıyabi tutuklama kararını kaldıran İstanbul 2 No’lu DGM heyeti, Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gıyabi tutuklama istemini ilk reddeden Ankara 1 No’lu DGM Yedek Hakimliği’nin kararındaki gerekçeyi, tüm hazırlık evrakı içeriği ile usul ve yasaya uygun bulmuştu.
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, Fethullah Gülen hakkında, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu uyarınca 10 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açtı.
İstanbul 2 No’lu DGM Heyeti Başkanı Şerafettin İste ile üyeler Erkan Çanak ve Abdurrahman Polat’ın imzasını taşıyan 3 sayfalık müteferrik kararda, “Ankara 1 No’lu DGM Yedek Hakimliği kararındaki gerekçenin, tüm hazırlık evrakı içeriğine uygun olduğu, usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle Ankara 2 No’lu DGM’nin 2000/453 iş sayılı kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur” denilmişti.
Kararda daha sonra, hüküm şöyle anlatılmıştı: “Sanık Fethullah Gülen hakkındaki gıyabi tutukluluk müzekkeresinin geri istenmesine, bu kararın Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirilmesi için İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına, tüm hazırlık evrakının dizi pusulası yapılarak Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi için İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda, Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı görüşüne uygun itiraz yolu kapalı ve kesin olarak oy sırası ve oybirliği ile karar verildi.”

HUKUKİ SÜREÇ
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, yaklaşık 1 yıldır hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca soruşturma yürüttüğü Fethullah Gülen’in gıyaben tutuklanması amacıyla 3 Ağustos 2000 tarihinde, Ankara 1 No’lu DGM Yedek Hakimliği’ne başvurmuştu. Yedek Hakim Ramazan Aksan, başvuruyu 7 Ağustos 2000 tarihinde sonuçlandırarak, Gülen’in gıyaben tutuklanması istemini reddetmişti. Savcı Yüksel, bu karara ertesi gün itiraz etti. Yüksel’in itirazını 11 Ağustos 2000 tarihinde kabul eden Ankara 2 No’lu DGM, CMUK’un 104. maddesi uyarınca oybirliği ile Gülen’in gıyaben tutuklanmasını kararlaştırmıştı. Gülen’in avukatları ise bir üst mahkeme olan Ankara 1 No’lu DGM’de bu karara itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren Ankara 1 No’lu DGM heyeti üyesi İsmail Tiryaki de Başkan Mehmet Orhan Karadeniz ve diğer üye Süreyya Gönül’ün izinli oldukları gerekçesiyle itirazı karara bağlamak üzere, dosyayı İstanbul DGM’ye göndermişti.
Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, İstanbul DGM’nin Gülen hakkındaki gıyabi tutuklama kararını kaldırmasını “takdir hatası” olarak nitelendirmiş, Yüksel, bu aşamadan sonra yasal olarak yapacağı hiçbir şey olmadığını, iddianameyi bitirdikten sonra Gülen hakkında dava açacağını söylemişti.

* * * * * * *

Bir “DARBE GİRİŞİMİN”nin kısa GEÇMİŞİ.. - image010

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir