UĞUR DÜNDAR
3 Ağustos 2016
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programında belirttiği gibi TSK’nın yurtsever yapısı 15 Temmuz gecesi, FETÖ cuntasının bir numaralı hedefi oldu.
* * *
Bugün sizi biraz gerilere götürüp, yazıma bu başlığı niçin uygun gördüğümü anlatacağım:
Ordu içine sızıp yuvalanmış asi güçlerce başlatılan ilk irticai kalkışma 1730 yılı sonbaharında III. Ahmet döneminde yaşandı. Devlet ve ordudaki yeniden yapılanma ve modernleşme çabalarına tepki olarak gerçekleştirilen ayaklanmada, elebaşı Halil’in rütbesi yeniçeri, ancak lakabı “Patrona” yani “Koramiral”di!..
* * *
İkinci ayaklanma ise 1807 yılı ilkbaharında, III. Selim zamanında oldu. Ordunun Nizam-ı Cedit adıyla yenileştirilerek güçlendirilmesi karşısında, bunu “kâfir” icadı olarak gören odakların İngiltere devletinin desteğiyle başlattıkları bu isyan da önceki gibi, irticai söylem ve hedefler taşıyordu!..
* * *
Gelelim 15 Temmuz günü yaşadığımız FETÖ’cü darbe girişimine en çok benzeyen ve bastırılmasında halkın aktif rol oynadığı üçüncü hareket olan “31 Mart Vakası”na…
Yani 1909 yılındaki Topçu Kışlası ayaklanmasına…
Kalkışmanın askeri lideri, rütbesi çavuş olan Hamdi Yaşar adında bir elebaşı, ruhani lideri ise başlangıçta son derece fakir olmasına karşın sonraları büyük servet yapan Derviş Vahdeti isimli din sömürücüsüydü! Vahdeti ve adamları, emellerine ulaşmak için kaynağı belli olmayan paralarla Volkan Gazetesi’ni kurmuşlardı. Bu gazete ile askerleri kışkırtıyor ve ordunun “Avrupa’da Frenkleşerek memlekete dönen dört beş sarhoş subaya itaat etmemesi” doğrultusunda yayınlar yapıyorlardı. Hatta “…Ey subay! Sana ihtar edeyim ki siyah sakalımla, elâ gözlerimle, münevver yüzümle, ara sıra göğsüne çökeceğim. İntikamımı kendi elimle alacağım! Seni mecnunlar gibi sokak ortasında bağırtacak, dağ başlarında süründüreceğim” denilerek tehditler savruluyordu!..
Saygıyla andığımız merhum Doğan Avcıoğlu‘nun da yazdığı gibi İngilizler, gizli servis ajanı Fitz Maurice eliyle 31 Mart olayının tertip ve teşvikçilerine para yardımında bulunarak isyanı körüklüyordu!..
* * *
Ordu tarihinde bir subaya basın yoluyla ilk kumpas da gericiler tarafından, bu kalkışmayı başlatmak amacıyla kurulmuştu.
Dört çavuşun yolladığı söylenen ve Serbesti Gazetesi’nin 16 Nisan 1909 tarihli nüshasında yayınlanan mektupta; “Bu taburun başına yedi-sekiz ay önce Hamdi Bey adında bir binbaşı getirildi. Binbaşı ezan okunurken abdest al borusu çaldıracağı yerde, başka bir boru çaldırıyor! Bütün taburun tanık olduğu üzere bu işi dinsiz olduğu için yapıyor” denilerek iftira atılıyor, hedef gösteriliyordu!..
* * *
Kalkışma başlayınca ilk önce Taşkışla’daki subaylar bağlandı. Yıldız Kışlası subaylarından altısı, kışlanın mutfağı önünde boğazlandı. Asar-ı Şevket zırhlısı Kaptanı Deniz Binbaşı Ali Kabûlî, asilere katılan kendi erleri tarafından Yıldız Sarayı’na götürülüp, Padişah Abdülhamit’in gözleri önünde delik deşik edildi! Ayaklanma sırasında köprü üzerinde vurulan İlyas adındaki teğmenin cesedi, arabacıların taşımak istememesi nedeniyle 24 saat süreyle ortada kaldı!..
* * *
Bu alçak, hain ve gerici ayaklanma, Selanik’ten yola çıkan 3. Ordu güçleri, gönüllüler ve bunlara katılan halkla bastırıldı…
* * *
Tarih boyunca TSK’ya sızan gerici çeteler için askeri hiyerarşinin hiçbir değeri yoktur. Onların öncelikli hedefleri, tıpkı 15 Temmuz’daki FETÖ’cü darbe girişiminde olduğu gibi yurtsever subaylardır.
FETÖ kalkışmasından önce, emsalleri içinde parlayarak üstün nitelikleriyle komuta kademelerine gelmiş yurtsever subayların tasfiyesi ve hatta Cumhurbaşkanı’na suikast yapmaya giden subay ve astsubaylardan oluşan asilerin başındaki astsubayın “Paşa” lakabıyla anılması, bu nedenle kimseyi şaşırtmamalı!..
Ayrıca devlet içinde çöreklenmiş irticai cuntaların vatana ihanet ederken, son 200 yıldır, her seferinde bugün olduğu gibi emperyalist güçlerle işbirliği yaptıkları da unutulmamalı!..
* * *
1909 yılı siyasi iktidarına, Meclis’ine ve ordu yönetimine karşı isyan bayrağı açan İngiliz güdümlü gerici hareketin merkezi; yeniden yapılmak istenilen Taksim’deki Topçu Kışlası idi! Yani 15 Temmuz gerici isyanını başlatan FETÖ’cü hainlerin sembol kışlalarından olan Ankara Akıncı Üssü’nün kalkışmadaki rolü neyse, 31 Mart Vakası’nda Topçu Kışlası’nın da rolü aynıydı!..
* * *
15 Temmuz’u iyi analiz etmesi ve gereken dersleri çıkarması gereken iktidar işe, kuvvet komutanlıklarını Milli Savunma Bakanlığı’na bağlayarak, yani TSK’daki emir-komuta birliğini bozarak başladı! Ayrıca askeri okulları kapatacağını açıkladı! Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, OHAL yetkilerinden yararlanılarak yapılan bu düzenlemelerin ileride TSK’ya telafisi mümkün olmayan zararlar vereceğini ve bu karardan mutlaka dönülmesi gerektiğini söyledi.
Küresel kumpasçılarla işbirlikçi-hain FETÖ’cüler, dünyanın en güçlü ordularından biri olan TSK’yi durduk yere hedef almadılar! Onlar, ordumuz zayıflasın, caydırıcı gücünü kaybetsin ve emperyalizm coğrafyamızdaki harita değişikliğini daha kolay yapsın diye uğraştılar!..
* * *
AKP iktidarı bu kumpastan çıkmanın ve darbeleri önlemenin yolunun, TSK’nın hiyerarşik yapısını bozarak siyaseti sokmak, okulları ve kışlaları kapatmak olmadığını bir an önce görmeli!
Yukarıda okuduğunuz değerlendirmeyi yapan Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi kumpas davalarının yiğit hukukçularından Avukat Murat Ergün çıkış yolunu da söylüyor:
“Emperyalizmin açık ve gizli hamlelerine karşı ulusal duruşu korumak, yerli işbirlikçileri kurumlardan bertaraf etmek, devlet yönetiminde hukukun üstünlüğünü, aklı ve liyakatı esas almak, laik eğitime sıkı sıkıya sarılmak, özellikle TSK, Emniyet ve yargıda dini ve siyasi örgütlenmelere kesinlikle izin vermemek… Yani Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerine sahip çıkmak… Dehası ve ileri görüşlülüğüyle her seferinde bizlere yol gösteren Atatürk’ün izine geri dönmek…”
* * *
Akıncı Kışlası’nı yıkıp, Topçu Kışlası’nı yeniden yapmayı düşünenlere duyurulur!..
Bir yanıt yazın