1 AĞUSTOS

q

1 AĞUSTOS

Hüseyin MÜMTAZ

 

On gün kadar önce “20 TEMMUZ’U HİSSETMEK” diye bir yazı yazmış ve;

“Ama önce ‘ait olmanız’ gerekir.

                Türk’e; Türk’ün tarihine, coğrafyasına, diline, kültürüne, örfüne, âdetine…

                Sonra, Türklük deryasında bir damla olan Türk Kıbrıs’a.

                Kıbrıs Türkü’ne, Kıbrıs’ın Türklüğüne…

                ‘Ayşe’sini, askerini, memurunu, parasını, taşını, toprağını, havasını… şimdi de suyunu istemeyenlerden çok mu fazla şey bekliyorum?” demiştim.

https://www.turkishnews.com/tr/content/2016/07/13/20-temmuzu-hissetmek/

Hissetmek bir yana, okumadınız bile.

Geldi 1 Ağustos.

Hem ne gelmek…

40’ıncı defa (1976); 58’inci defa (1958) ve 445’inci defa (1571) geldi.

Bundan önce 39 defa, 57 defa, 444 defa daha geldiğinde ne yaptıydınız?

Hadi bu 20 Temmuz “Kim vurduya geldi”ydi de tanksız, topsuz ve halksız “kutladınız”, daha önceleri nerelerdeydiniz?

Hem ben bu “20 Temmuz” ve “1 Ağustos”ların neden ille KKTC’de kutlanması gerekip de Anavatan’da sade suya tirit iki açıklamayla geçiştirildiğini bir türlü anlayamıyorum.

1974 ve 1571’de Kıbrıs’a Katanga ordusu mu çıkmıştı?

1958’de TMT’yi Mozambikliler mi kurmuştu?

Yedi ay önce de “21 ARALIK HEDİYESİ”nde;

“Milliyetçiler, TMT’ciler..

Komünistler, AKEL’in paralel uzantıları..

Bir haftadır Mevlid Kandili’ni anan Müslümanlar..

Her fırsattan yararlanıp iki toplumlu, çoklu, çok taraflı etkinlik düzenleyip kimliksiz, kişiliksiz ilişkiler sergileyen Karen Fogg ve Sorosçu çocukları..

Herkesi adres gösterdim ki ‘Bana demedi, haberim yoktu’ demesin hiç kimse…” diye hitabetmiştim herkese…

https://www.turkishnews.com/tr/content/2015/12/21/21-aralik-hediyesi/

Diğerlerini boş verdim ama ey “Milliyetçiler, TMT’ciler”..

Sevgili, kıymetli dostlar, ahbaplar, arkadaşlar…

Cümle “Eski Tüfekler”,stenler, takaroflar, maşingan’lar..

Ey Kıbrıs Türkü..

Neden sus pus oturuyorsunuz, sesiniz soluğunuz neden hiç çıkmıyor, neden meydanlarda değilsiniz, artık faks-fotokopi makinaları yahut akülü radyo çağında değiliz, internet var, sosyal medya, sanal âlem denen uçsuz bucaksız bir umman var.

Masa başında bir şarjörle değil, “tek tıkla” Yeni Zelanda’ya ulaşabiliyorsun.

Neredesiniz?

Yine “gözlerim yollarda kaldı”…

Kravatsız Çipras diyor ki; “Çözümün Kıbrıs halkına, Kıbrıslı Rumlara ve Kıbrıslı Türklere, ‘işgal güçleri’ ve çağ dışı kalmış garantiler sistemi olmadan güvenlik duygusu vermesi gerekiyor”.

“Rum Cumhuriyeti” Adalet ve Kamu Düzeni Bakanı Ionas Nicolaou; “a)Anayasal düzenin, adanın toprak bütünlüğünün, devletin kurumlarının ve halkın yeniden birleşmesinin olabilecek en kapsamlı şekilde yenilenmesi, b)Çözüm sonrası çağ dışı kalmış garantilerin olmaması, c)Uluslararası hukuk ve AB hukuku temel ilkelerine saygı” istiyor.

Anastasiadis; “Güzelyurt verilmeden bir anlaşma olmaz” diyor.

Kara sakallı, kara cübbeli, kara suratlı kara papaz; “Hristiyanların bulunduğu kiliselerde dini ayin yapılmasına izin verilmemesi durumunda Hala Sultan’ı unutun” diyor.

Anastasiadis’e cevap nedense muhatabından değil, bir alt seviyeden geliyor; Özgürgün; “Güzelyurt KKTC’nin bir ilçesidir ve iadesi asla söz konusu değildir” diyor, Burcu; “Konunun kamuoyu ve basın önünde demeç savaşları şeklinde tartışılmasını doğru bulmuyoruz” diyor, Tatar; “Rum liderliğinin görüşme masasında hiç bir şey vermeden her şeyi almaya çalıştığını” ifade ediyor.

Anatasiadis; “Adada kaç yerleşik kalacağıyla ilgili Türk tarafının görüşleri konusunda” ayrıntıya girmek istemediğini vurgulayarak, sadece kimlerin Kıbrıs vatandaşı olacağının sayısına karar verildiğini söylemekle yetiniyor; oranın 4`te 1 mi olacağı sorusuna da “Küçük bir farkla hemen hemen ona yakın” yanıtını veriyor.

Hayrettir aynı gün Fileleftheros güneydeki yabancı sayısının 4’de 1 olduğunu ve vatandaş olmanın “kolay” yollarını yazıyor.

Diyor oğlu diyorlar.

Onlar öyle diyor da sen ne diyorsun Ey Kıbrıs Türkü?

Milliyetçiler, TMT’ciler…

Sevgili, kıymetli dostlar, ahbaplar, arkadaşlar…

Siz ne diyorsunuz?

Nicesiniz, nasılsınız, sağlığınız, haliniz keyfiniz yerinde mi?

Evet 58-63’lerde 20’li yaşlardaydınız, beş dakkada Girne Kapısı’nda, 6 dakka da Sarayönü’nde olabiliyordunuz şimdi 70’li-80’li yaşlardasınız ama altınızda arabalarınız var be birader.

Toplanın, haykırın, görsün sizi yedi düvel.

Haykırın; Monarga’dan, Dillirga’dan sesiniz duyulsun.

Doktor’un mezarını Türkiye’den gelen suyla yıkamakla her şey bitmiyor. 28 Temmuz 2016

1 AĞUSTOS - q

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir