Site icon Turkish Forum

Suriyelilere vatandaslik verilmesi

From: Hakki Keskin - image001 50

From: Hakki Keskin - image001 51

From: Hakki Keskin [mailto:hakki@keskin.de]

Degerli Arkadaslar, ekdeki yazim aydinlik gazetesinde 16.7 Cumartesi yayinlandi. Türkiye`deki aktuel durum nedeniyle

bugün gönderebiliyorum. Cumartesi günü Aydinlik GazetesindeTürkiye`deki darbe girisimi hakkindaki degerlendirmemi okuyabilirsiniz. Dostca selamlarimla.

Prof. Dr. Hakkı Keskin 15.7.2016

Suriyelilere Vatandaşlık Hakkının Verilmesi

Vatandaşlık son derece önemli ve hatta kutsal sayılabilecek bir hak ve kurumdur. Sonradan vatandaşlık hakkının elde edilmesi, tüm ülke yasalarında bir dizi koşulların yerine getirilmesine bağlıdır. Vatandaşlık kitlesel verilebilen bir hak değildir. Bir ülke vatandaşlığını, vatandaş olan anne-baba yoluyla ve doğumla doğrudan sağlanması dışında, dilekçeyle sonradan kazanılabilmesinin, tüm ülkelerde yerine getirilmesi gereken yasalarla belirlenmiş koşulları vardır.

Almanyada, Avusturyada veya diğer Batı Avrupa ülkelerinde, 50 yıldır yasalara uygun yaşamakta ve çalışmakta olan ve hatta bu ülkelerde doğmuş olan Türklerin, yarısının, hatta bazılarında üçte ikisinin, bu ülke vatandaşlığını alamamış olmalarını hatırlatmak gerekir. Hem de Türklerin vatandaşlık hakkını elde edebilmeleri için 30 yıldır yapılan ısrarlı uğraşlara karşın, bu ülkelerde yaşayan Türklerin önemli bir kesimi günümüzde yabancı statüsündedirler. Yerel seçimlerde bile bu insanlarımızın seçme ve seçilme hakları yoktur. Bu ülkeler Türklerin özellikle çifte vatandaş olabilmesini engellemişlerdir. Hatta 2000 tarihinde Alman vatandaşlık yasasında yapılan değişiklikle, doğumla Alman vatandaşlığını elde edebilecekler de bile, 1990 öncesi Almanya’da doğmuş olanlara bu hak verilmemiştir. Kardeşlerden biri doğumla Alman vatandaşı olabilirken, on yıllık süre nedeniyle diğeri bu haktan yoksun bırakılmıştır.

Alman vatandaşlığının, özellikle de çifte vatandaş olamamanın ağır koşullarına karşı, 30 yıl süren sayısız etkinlik, yayın ve yüzlerce konferans vermiş birisi olarak (bakınız:www.kesin.de internet sayfam), deneyimlerime dayanan bu yazımın önemle dikkate alınmasını dilerim.

TÜRK VATANDAŞLIK YASASI

Türk vatandaşlık kanunu, AKP tarafından yapılan değişikliklerle 12 haziran 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yasanın 10. ve 11. Maddelerine göre, "Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir.

“Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılarda: "a) Kendi millî kanununda, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak, b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek, c) Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek, ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak, d) İyi ahlak sahibi olmak, e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek, f) Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak, g) Milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak, şartları aranır."

Türk vatandaşlığının kazanılmasında istisnai haller 12. Maddede belirtilmektedir. Milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartıyla Bakanlığın teklifi, Bakanlar Kurulunun kararı ile aşağıda belirtilen yabancılar Türk vatandaşlığını kazanabilirler. a) Türkiye’ye sanayi tesisleri getiren veya bilimsel, teknolojik, ekonomik, sosyal, sportif, kültürel, sanatsal alanlarda olağanüstü hizmeti geçen ya da geçeceği düşünülen ve ilgili bakanlıklarca haklarında gerekçeli teklifte bulunulan kişiler. b) Vatandaşlığa alınması zaruri görülen kişiler. c) Göçmen olarak kabul edilen kişiler.

Kuşkusuz göçmen veya sığınmacı olarak kabul edilmiş olmak da yasal bir statüdür. Her bir göçmenin/sığınmacının, göç etme koşullarından doğan zorunluluğunu kendine özgü ve doğru kimlik bilgileriyle ispatlayarak göçmen veya sığınmacı olarak kabul edilmiş olması gerekir.

Yasal koşulları yerine getiren bireylerin, kişisel vatandaşlık girişimlerinde bulunması ve koşulları yerine getirenlerin Türk vatandaşlığını elde etmeleri, uygulanması gereken yoldur. Tabii ki buna kanımca hiç kimse itiraz etmeyecektir.

CUMHURBAŞKANININ OY İÇİN YASAYI KENARA İTMESİ AĞIR SUÇTUR

Cumhurbaşkanı Erdoğan şu anda anayasayı çiğneyerek zaten uygulamakta olduğu başkanlık modelini, anayasal bir statüye geçirebilmek için, her yola başvurduğu açıkça görülmektedir. Amaç ileride anayasayı ihlal suçundan yargılanmaktan kurtulmaktır.

Milyonlarca Suriyeli kaçkına oylarını alma amacıyla, yasada belirtilen Türk vatandaşlığını elde edebilme koşulları göz ardı edilerek, , vatandaşlığa alınmaları, yapılabilecek en büyük sorumsuzluktur ve en ağır suçtur. Tamamen kişisel hesaplarla, Türkiye için bu durumun beraberinde getireceği büyük sakıncalara karşın, böyle bir yola gidilmesi, asla kabul edilemez. Hiç bir ülkede sorumluluk taşıyan gerçek devlet adamının, böyle bir politika izlemesi söz konusu olamaz. Hiç bir ülkede buna benzer bir uygulama görülmemiştir. Görülmesi de olası değildir.

Cumhurbaşkanı ve başbakan açıklamalarına gerekçe olarak, Suriyeli kaçkınlarda iyi meslek ve yetenek sahibi kişilerin bulunduğunu, bunların ülke yararına değerlendirileceğini söylüyorlar. Oysa Türkiye’de üniversiteleri, yüksek okulları ve meslek okullarını bitirmiş milyonlarca gencin, iş aradığını herkes bilmektedir. Her alanda olduğu gibi, burada da halk aldatılmaya çalışılmaktadır. İvedi olarak yapılması gereken, Suriye’de savaşın sona erdirilmesi ve Suriyelilerin ülkelerine dönerek, tahrip olan Suriye’yi yeniden inşa etmeleridir.

Türk halkının savaş kaçkınlarına gösterdiği anlayışı saygı ve takdirle karşılamak gerekir. Ancak Arap asıllı nüfusun Kilis’te yarıdan fazlayı, Şanlıurfa ve Hatay’da yüzde 47’yi, Adana ve Mersin’de yüzde 30’u ve İstanbul’da yüzde 14’ü aşmakta olduğu düşünülürse, bu durumun beraberinde getirebileceği etnik ve güvenlik sorunların mutlaka göz önünde tutulması gerekir.

Cumhurbaşkanının başkanlık kaprisi, Türkiye’yi Kürt sorunundan sonra yeni bir etnik sorunla karşı karşıya getirmemelidir. Ülke ve ulusal çıkarları göz ardı eden bu politikaya, AKP’liler dahil herkesin dur demesi gerekir.

Exit mobile version