Makale özel olaraq Turkishforum (Turkishnews.com) (ABŞ) və “Etnoqlobus” Uluslararası online informasyon ve araştırma merkezi (Ethnoglobus.az ) (Azerbaycan) birge online konfransı için yazılmış. Konfransin konusu: “Türkiyede askeri darbe teşebbüsü- nedenleri, bölge politikası ve ekonomisime etkisi “.
Moderator Turkishnews.com saytının rus bolməsinin redaktoru və“Etnoqlobus” mərkəzinin direktoru ,politoloq Gülnara İnanc.
Makaleler türk, Azerbaycan, ingilis, rus dillerinde ola bilir. Yazılar Turkishnews.com, www.turkishnews.com/ru/content/ və Ethnoglobus.az sitelerinde basılacaq.
Moderator Turkishnews.com saytının rus bolümününeditörü və“Etnoqlobus” merkezinin direktöru ,politoloq Gülnara İnancdır. Arzu edenlər mete62@inbox.ru və facebook sayfaları vasıtasıla ulaşa bilir:
Darbe teşebbüsünün başarı ile önlenmesi hiç kuşkusuz Türkiye ve bölge için çok önemlidir. Eğer böyle bir şey gerçekleşmiş olsaydı neler olurdu? Bölge nasıl etkilenir, ekonomik durum nereye giderdi? Yazımızda kısaca bunlara değinmek istiyoruz. Darbe teşebbüsünün en önemli ayağı devlet yapılaşması içindeki paralel yapının (Fethullah Gülen Cemaatinin) devleti tamamen ele geçirmesi üzerine kurulmuştur. Bizim görüşümüz, bu teşebbüste dış güçlerin mutlak şekilde desteğinin var olduğudur. Buradaki asıl hedef, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve askeri açıdan tamamen çökertilmesidir. Darbe gerçekleşseydi ülkemiz kan gölüne dönecekti. Darbeye teşebbüs eden darbecilerin ellerindeki listelerden bu açık şekilde anlaşılıyor. Dünyadan kopacaktık. Kürt, Alevi bölünmesi hızlanacak, ekonomi tepetaklak gidecek ve uzun yıllara yayılacak istikrarsız bir ortam doğacaktı. Suriye bataklığı ve Kürtler ile ilişkiler içinden çıkılmaz hale gelecekti. Tam bir muz cumhuriyetine dönüşecektik. Gücü yetenler ülke dışına kaçacaktı.
Türk mülteciler dünyanın dört bir tarafında ülkelerine geri dönebilecekleri bir ortamın oluşmasını bekleyeceklerdi. Şayet darbe başarılı olsaydı silahlı kuvvetlerin, polis ve istihbaratın geri kalan kısmını da yanlarına çekmek için her çabayı göstereceklerini, kendilerine katılmayanları katledeceklerini ya da etkisiz hale getireceklerini de söyleyebiliriz. Washington’un darbeye ilk saatlerden itibaren tepki göstermeyip başarısız olacağının anlaşıldığı ana kadar beklemesi de dikkatle not edilmeli. Ekonomide etkisi hemen görülmese de orta ve uzun vadede istikrar, güvenlik ve hukuk devleti ortamı yaratılmazsa çok olumsuz gelişmeler beklenebilir. Nitekim, yatırım derecesinden çıkartılması, kredi notunun düşürülmesi yakın ihtimal dahilinde. Yatırımlar azalacak, kredi maliyetleri yükselecek, zaten çökme noktasındaki turizm daha da gerileyecek.
Ekonomiyi yüzer halde tutamazsak diğer alanlarda ne yapsak boş. Ekonomimize yön verenler açıklamalarında “Her şey yolunda küçük sarsıntılar oldu ve olacaktır ama bunlar iyiye giden ekonomimizi sarsamaz” diyorlar. Ekonomimizi ayakta tutan kurum ve kuruluşların da darbe girişimi karşısındaki olumlu tutumları da ekonomimizde fazla bir sarsıntının olmayacağını gösteriyor. Temennimiz de bu yoldadır. Devlet ile din ilişkilerini birbirinden ayırmak on yıllarımızı aldı. Dini sloganlarla, parti-din bağlantısını öne çıkartarak sokaklara dökülen kitleler, darbenin önlenmesinde cansiperane bir rol üstlendiler, demokrasi bayramının önünü açtılar ama sokaklarda bundan sonra güvenlik ve düzen konusunda ciddi kaygılar da yarattılar.
Cami ile devlet, partiler arasında bu kadar yakın ve doğrudan ilişki kurulması kaçınılması gereken bir durumdur. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: İçinde bulunduğumuz ve de önümüzdeki dönemde karşı karşıya olacağımız güvenlik, ekonomi, adalet bunalımlarını en etkin şekilde yönetmek muazzam bir beceri gerektirmektedir. On binlerce kamu yöneticisinin görevden alındığı, güvenin dip yaptığı bir dönemde bu karmaşık ve tehlikeli durum nasıl yönetilecektir? Hükümet, devletin kurumları ve muhalefeti dışlamadan tek yumruk olmayı sağlayacak bir üslup ve yaklaşım kullanmaya devam etmelidir. Hükümetin tek başına altından kalkamayacağı kadar ağır bir yükün ortada olduğunu görüyoruz. Bu dönemde herkese ihtiyaç var. Fazla gürültü ve korku yaratmadan, yeni dış cepheler ve düşmanlıklar yaratmadan sağduyu ve akıl ile bu zorlu dönemin üstesinden gelmeliyiz. Hep birlikte bunu başaracağımız inancı içinde olduğumuzun altını çizelim.