Dış güçlerin oyunu…

NECDET BULUZ

Darbe girişimi sonrası, gerek Amerika ve gerekse AB ülkelerinden gelen açıklamalar darbeye karşı net bir tavır sergilenmesi açısından önemlidir. Ancak, adı geçen ülkeler, daha sonraki gelişmeler üzerine Türkiye karşıtı tavır almaya başladılar. Öyle görünüyor ki, bundan sonraki süreçte Türkiye ile özellikle Amerika ve Batı ülkeleri arasında sıkıntılı bir dönem yaşanacaktır.
Bunu nereden mi çıkarıyoruz?
Darbe girişimi sonrası başlatılan toplu gözaltılar, tutuklamalar, ortaya konulan baskılar ve tehditkâr açıklamalar hem Amerika’nın, hem de Batı’nın hoşuna gitmiyor. Bu konuda gerek medya, gerekse sözcüleri aracılığı ile yapılan açıklamalarda tutuklama ve yargılama süreci içinde çok daha dikkatli olunması gerektiğinin altı çiziliyor ve “ Bir hukuk devletinin yapması gerekenler, bağımsız hukuk çerçevesi içinde yapılmalıdır” deniliyor.
Özetle “Fazla ileriye gitmeyin” denilmek isteniliyor.
Çok sayıda asker ve sivil zanlının “paralel terör örgütü” mensubu veya yanlısı olduğu iddiasıyla yakalanması, Batı’da büyük ilgi ve de kaygı yaratmış olduğunu daha önceki yazılarımızda da dile getirmiştik.
Nitekim Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda da tutuklamaların ve yargılanmaların “paralel terör örgütü” mensuplarını kapsadığı, suç işleyenlerin cezalarını çekmek durumunda kalacakları belirtiliyor. Ankara’nın tepkisinin Başbakan Yıldırım tarafından dile getirilmiş olduğunu da biliyoruz.
Konu ile ilgili olarak karşılıklı atışmalar başladı.
Amerika ve Batı’yı asıl kaygılandıran konu ise, idam kararının yeniden hayata geçirilmek için başlatılan çalışmalardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Eğer Meclis idamların yeniden hayata geçirilmesi konusunda bir karar alırsa ben de bu kararı imzalarım” demesi, endişeleri daha artırdığını gösteriyor. İdam konusuna ard arda tepkiler geliyor. Bu konunun ileride çok daha önemli gerilimlere neden olabileceğini görüyoruz.
Fethullah Gülen’in Amerika tarafından Türkiye’ye iade edilip edilmeyeceği konusunun da yaşanmakta olan bu gerilimleri daha da artırabileceğini söyleyebiliriz. Türkiye’nin istekleri karşısında müttefikimizin bu konuda hala olumlu yanıt vermemiş olması, özellikle darbe olayından sonra hala bu konudaki kararsızlığı Ankara’daki rahatsızlıkları da artırıyor.
Hiç kuşkusuz sorunların bunlarla sınırlı kalmayacağını söylemliyiz. Çünkü Batı, Türkiye’deki gelişmeleri dikkatle izliyor. Sürekli köşeye sıkıştırmak, sürekli eleştiri getirmekle Türkiye’nin ayağa kalkmasının önünü tıkamaya çalışıyor.
Şimdi şu konuya da dikkat ediniz: Bu bizim için önemli bir gelişmedir. Önce gelişmelere ve habere bir göz atalım:
Uluslararası kredi ve derecelendirme kuruluşu Standard and Poors (S&P) Türkiye’nin kredi notunu düşürdü. S&P’den yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin ‘BB+’ olan yabancı para cinsinden uzun dönem notu ‘BB’ye çekildi, kısa dönem notu ise ‘B’ olarak bırakıldı. S&P, Türkiye’nin yerel para cinsinden uzun dönem notunu ‘BBB-‘den ‘BB+’ya, kısa dönem notunu ‘A-3’ten ‘B’ye çekti. Kredi notunun görünümü de ‘Durağan’dan ‘Negatif’e çekildi. S&P’den yapılan açıklamada, darbe girişimi sonrası Türkiye’nin dış borçlarını çevirme kabiliyeti üzerindeki risklerin arttığı belirtildi. Açıklamanın ardından dolar/TL rekor kırdı. Kur 3.08 TL’yi aşarak 3.0817 TL ile tarihi zirveyi gördü. Dolar/TL’de zirve 3.0750 idi.
Şimdi durup dururken böyle bir karar, Türkiye’ye çelme değil de nedir? İçinden geçmekte olduğumuz şu kritik dönemeçte böyle bir karar Türkiye’nin ekonomisine b-vurulan bir darbeden başka bir şey değildir.
Nitekim, konuyu değerlendiren Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı Bülent Gedikli karara ilişkin Twitter’dan yaptığı açıklamada, “S&P nin yangından mal kaçırır gibi Türkiye’nin notunu indirmesi hiçbir mantığa uymayan karardır! TR’ye yapılan darbe girişiminin ardından hızlı ve zamanında alınan kararlarla etkileyemedikleri ekonomiyi bu şekilde etkilemeye çalışıyorlar. Küresel oyun Türkiye’ye tuzak kuruyor dediğimizde komplo teorisi diyenler gelişmeleri artık Milli duygularla incelesin. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm kurumları iş başında iken verilen not indirim kararı bu kararı verenler için kara bir lekedir!” şeklinde tepki vermiş bulunuyor.
Destek Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Kutay Gözgör, gelişmeleri değerlendirirken görüşlerini şu şekilde yansıtıyor:
“Piyasalar Yurtiçinde MGK ve bakanlar kurulu toplantısını sonucunu beklerken kredi derecelendirme kuruluşu S&P Türkiye’nin kredi notunu BB+ seviyesinden BB’ye indirdi. Darbe girişimi sonrası siyasi kanattan piyasaları rahatlatıcı açıklamalar gelse de S&P’nin uygulamaların sonuçlarını beklemeden aniden kredi notunun düşürülmesi TL varlıkları üzerindeki baskıyı arttırdı. Türkiye’nin S&P ile resmi anlaşmasının olmaması gelişmenin önemini azaltsa da başta Moody’s olmak üzere diğer kredi derecelendirme kuruluşları üzerindeki not baskısını arttıracaktır. Moodys Türkiye’nin not görünümünü 5 Ağustos günü açıklayacak. S&P sonrası Moodys’nde benzer hamle gerçekleştirebileceği beklentisi Dolar TL paritesinin yeni rekor seviyeye yükselmesinde etkili oldu. Teknik görüntüde 3,0250 destek seviyesinin üzerinde kalınması psikolojik seviye olarak adlandırabileceğimiz 3,10 bölgesine doğru yükselişleri destekleyebilir. Ancak, bakanlar kurulu sonrası alınacak kararlar ve mesajlar TL’nin dengelenmesinde etkili olacaktır.”
Zaten kötüye giden ekonomimiz üzerinde yeni oyunların oynanmakta olduğu izlenimini edindik. Bu gelişmeler de hiç kuşkusuz Türkiye’nin önüne konulan bir başka tuzaktır.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz

Uluslararası derecelendirme kuruluşları not tablosu

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir