NECDET BULUZ
Yaşadığımız darbe girişi bize çok pahalıya mal oldu ama, bunun yanında kazandıklarımız da var. Türkiye’de milletimiz, siyasi partilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz, hemen her kesim demokrasiye sahip çıkmış, devletimize karşı işlenen ve işlenmekte olan suçlar karşısında dimdik ayakta durabilmiştir.
En korkulan askerimiz ve polisimizin karşı karşıya getirilmesi, buna milletin de katılması gerçekleşmemiştir. Asker de, polis de, millet de bazı küçük olaylar dışında ülkeye, bayrağa, demokrasiye, seçilmişlere sahip çıkmasını bilmiştir.
Birçok kesim son derece sağduyulu hareket etmiştir.
Aşırıya kaçan, ortalığın toz-duman olmasından istifade etmek isteyen kişiler ve gruplar da olmuştur.
Bizi en çok rahatsız eden, özellikle sosyal medyadaki aşırıya kaçan paylaşımlar, foto montajlar ve eleştirileri görmezden gelemeyiz. Kamuoyunu tahrik etmek, yalan yanlış açıklamalar ve yayınlanan fotoğraflar ne var ki korkulanlara neden olmamıştır.
Açık söyleyelim:
Hemen her olayı ön yargılı değerlendirip, kamuoyu ile paylaşmak sosyal barış ortamını dinamitlemenin yanı sıra puslu havalardan istifade etmeye çalışan provokatörlere de davetiye çıkarmak demektir.
Ülkemizi savaşın ve çatışmaların ortasındaki bir Ortadoğu ülkesi görünümüne sokmaya da hiç kimsenin hakkı yoktur. Bugün eğer millet olarak demokrasiye ve sandığa sahip çıkabildiysek, bunun bir ayrıcalık olduğunu da bilmemiz gerekiyor.
Bugünkü yönetimi sevmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz bunlar ayrı şeylerdir. Yeri geldiğinde biz de eleştiriyoruz, biz de beğenmediğimiz yönleri ortaya koyuyoruz. Ama, yalan, yanlış, iftira derecesindeki ortamlardan kaçıyoruz. Doğru olanı, tarafsız bir gözlükle yazılarımızda dile getirmeye çalışıyoruz.
Şunu da vurgulamadan geçmeyelim:
Darbe girişiminin başarı ile bastırılmasından sonra özellikle ortalara çıkan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarını da barış ortamına bomba koyan provokatörler olarak değerlendiriyoruz. Bazı çevrelerden güç alan bu şer odaklarına karşı da bizi yönetenlerin hukuk çerçevesi içinde önlemlerini almalarını bekliyoruz.
Askerlerin itibarsızlaştırılması, bugün için bazı çevrelerin işine yarayabilir. Şurası unutulmasın, bugün ülkemizde en saygın ve en sevilen kesim hiç kuşkusuz askerlerimizdir. Yıllardır askerlerimiz üzerinde oynanan oyunlar, verilen şehitler unutulmamışken, şimdi bu kurumun karalanmaya çalışılması, yıpratılmaya dönük hareketler ülkemize bir şey kazandırmaz. Artık herkes şunu çok iyi bilsin ve anlasın ki, bundan sonra Türkiye’nin hiçbir alanda kaybetmeye tahammülü yoktur.
Dikkat edilecek olursa aylardır Güneydoğu’da PKK’ya karşı en amansız mücadeleyi asker-polis birlikte dayanışma içinde veriyor. Başarılı da oluyorlar.
Artık askerlerimiz ve polislerimiz üzerinden oyun oynanmasın. Hiç kimse de buna izin vermemelidir.
Darbeye karışan, kardeşi kardeşe düşman eden, insanlarımızın üzerine kurşun yağdıran ve vatana ihanet içinde olanların cezalarını hiç kuşkusuz hukuk verecektir. Bundan sonraki beklentimiz, demokrasi ve bağımsız hukukun hissedileceği bir ortam ve tablo olmalıdır. Bizi yönetenlerin bu konuya öncelikle eğilmeleri gerekiyor. Çünkü, milletimizin beklentisi de bu yoldadır.
Darbe girişimi sonrasında asker-polis çatışmasını bekleyenler hüsrana uğradı. Böyle bir çatışmanın olmasını bekleyen bazı karanlık çevrelerin var olabileceğini de düşünüyoruz.
Çoğu yerde askerlerimiz kadar göz bebeğimiz olarak değerlendirdiğimiz polislerimizin güç birliği içinde hareket ettiklerini, çok önemli bir dayanışma örneği sergilediklerini de izledik. Bazı göz dönmüşlerin askerlere karşı insafsızca saldırılarında polis engelini de gördük.
Önemli olan, bunun siyasi çıkar için kullanılmamasıdır. Milleti, polisi ile, askeri ile karşı karşıya getirecek hareketlerden uzak kalınmasıdır. Asker-polis çatışmasından kaçınılmalıdır. Söylemlere, hareketlere, tavır ve davranışlara dikkat edilmesi gerektiği görüşündeyiz.
Belki de darbe girişimi, bir iç savaş çıkarmanın büyük bir provasıydı, başarılı olamadılar. Çok büyük bir tehlike atlattığımızı da görebilmekteyiz.
Eğer, darbe girişimin atlatılmasından sonra, iktidarı ile, muhalefeti ile sivil toplum örgütleri ve kimliği ne olursa olsun her kes ellerinde Türk bayrakları ile meydanları doldurup, demokrasiye sahip çıktıysa, sağduyulu hareket edip, kucaklaşmasını bildiyse bu Türkiye için, geleceğimiz için çok büyük bir kazanç olmuştur, bu da böyle biline.
Gerek asker, gerekse polis işte bu provokatörlerin tuzağına düşmedi. Gelişmeler tam anlamı ile bir “demokrasi Şöleni”ne çevrildi. Aşırıya kaçanlara izin verilmemesi de aynı zamanda sağduyulu olmanın bir zaferidir.
Özetle, sağduyulu hareket edebilmenin, demokrasiyi korumanın keyfini çıkardık.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın