NECDET BULUZ
Darbe girişiminin başarı ile bastırılmasından sonra gündeme gelen soru şu:
“Bu işten en karlı çıkan kim oldu?”
Lafı eğip bükmeden hemen söyleyelim:
Bu işten en karlı ve güçlenerek çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan olmuştur.
Özel Büro’dan Yüksel Sarı “Başarısız bir darbenin Erdoğan’a kazandırdıkları” başlığında detaylı bir analiz yapmış. Son derece önemli noktalara değinilen bu analizde bundan sonraki gelişmelerin neler olabileceğine de ışık tutuluyor.
Yüksel Sarı, darbe girişiminin başarısızlığa uğramasının nedenlerini de aynı yazısında anlatıyor. Akıllara takılan bazı noktaların var olduğuna vurgu yapıyor. Daha açık bir ifade ile “Eğer darbe yapılacaksa, bu kadar acemice ve beceriksizlikle bu işe girişilemez “demeye getiriyor. Ortadaki bazı soruların yanıt bulması gerektiğinin de altını çiziyor.
Bu analiz yazısından sadece konumuzu içeren kısımlarını ayıklayarak sizlerle paylaşmak istedik.
“Kuşku yok ki, darbe girişimini başarıyla alt eden Tayyip Erdoğan, bu süreçten olağanüstü düzeyde kuvvetlenerek çıkmıştır. Artık bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılma olasılığını, neredeyse, bütünüyle ortadan kaldırmış bulunuyor.
Geçerli politikalar üretebilecek ve kendisine alternatif olabilecek bir muhalefet hareketi söz konusu olmadığına göre, yakın zamanda seçim kaybetme olasılığı da bulunmuyor.
Asıl gerçek ne olursa olsun, bütün dünyanın gözünde bir “demokrasi kahramanına” dönüşen Tayyip Erdoğan’ın arkasında sayısal olarak eskisinden daha çok, daha kararlı ve daha militan bir taraftar topluluğu var. O ne isterse yapabileceği ve ne isterse alabileceği bir güce sahip olmuştur artık.
Kuşkusuz bu durum uluslar arası alanda da Erdoğan’ın elini kuvvetlendirmiştir. Kaybettiği itibarını geri kazanması ve yeniden bölgesel görevler üstenmesi şimdi çok daha kolay olacaktır.
Şimdi Tayyip Erdoğan’ın önünde iki seçenek bulunmaktadır;
Ya yeni konumunu bir pazarlık gücü olarak masaya sürüp ABD ile yeniden anlaşmaya varacak, bazı bölgesel sorunlarla ilgili taleplerde bulunacak ve geçmişte olduğu gibi, BOP eş başkanlığına benzer yeni görevler üstlenmeye devam edecektir. Bu tercih, Erdoğan’ınTürkiye’nin güvenliği için tehdit oluşturmaya devam etmesi anlamına gelmektedir.
Ya da ABD’den uzaklaşıp, Rusya’ya yaklaşacak, Suriye konusunda Rusya ile işbirliği yaparak Türkiye’nin açmazlarını çözme fırsatını bulacaktır. Böylece Türkiye’nin güvenliği için tehdit oluşturan“Büyük Kürdistan projesi “ d ebertaraf edilmiş olacaktır. Kuşkusuz bu tercih Türkiye için daha hayırlıdır.
Tayyip Erdoğan, elde ettiği kuvvet sayesinde bu iki seçenekten dilediğini seçebilecek duruma gelmiştir. Hatta şu an bunun için en uygun zamandır. Ancak, Erdoğan hangisini seçmiş olursa olsun, demokratik hak ve özgürlükler konusunda Türkiye’de çok ciddi sorunlar yaşanacaktır. Doğal olarak, Türkiye halkının yaşadığı bu sorunlar ne ABD’nin ne de Rusya’nın umurunda olacaktır. Kendi konjonktürel yararları dışında hiçbir şey onları ilgilendirmeyecektir.
Başarısız darbe girişiminin alt edilmesinden hemen sonra Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu konuşmalar ve göstermiş olduğu davranışlar gelecekte nasıl bir yol izleyeceği konusunda ipuçları vermektedir.
17-24 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını kendisine karşı bir darbe olarak nitelendirip,“Fethullahçı polisleri temizliyorum” diyerek, polis teşkilatını yeniden ve kendine göre şekillendirmişti.Şimdi aynı gerekçeyle orduyu da kendine göre şekillendirmek istiyor. Aynı gerekçeyle hakim ve savcıların neredeyse yarısını açığa alıyor.
Anlaşılan o ki, Tayyip Erdoğan aslında devleti bütün organlarıyla birlikte ve tamamen kendine göre şekillendirmek istiyor. Ne yazık ki, bunu engelleyecek bir kuvvet henüz ufukta görünmüyor ve hiç kimse ortaya çıkıp“ sen ne yapıyorsun ?” diye soramıyor.
Asıl önemlisi ve en tehlikelisi nedir biliyor musunuz?
Bu güne kadar körü körüne diyebileceğimiz bir bağlılıkla Tayyip Erdoğan’ın arkasında duran kitleler şimdi bir eşikten geçmiş gibi.
Havadan mermi yağdıran uçaklara karşı dik durmayı, ateş açan askerlerin üzerine yürümeyi, korkmadan tankların üzerine çıkmayı öğrendiler.
Çabuk organize olma, kısa zamanda hedefe ulaşma ve disiplini bozmadan çatışma yeteneğini kazandılar.”
Gelecekte Tayyip Erdoğan’ın en büyük güvencesi onlar olacaktır. Erdoğan da onları en iyi şekilde değerlendirecek, hep kollayacak, sürekli dinamik halde tutacak, onlar için çeşitli ayrıcalıklar oluşturacak, maddi ve manevi yönden desteğini esirgemeyecektir.
Tayyip Erdoğan, bu günden sonra, eskisinden de farklı olacaktır.
Artık onun, sala okuyup cihat çağrısı yapan imamları, eli sopalı militanları, kafa kırıp baş kesen fedaileri vardır.
Demek oluyor ki;
Bundan sonra insan hakları, demokrasi ve laiklik talepleri, Erdoğan iktidarını tehdit eden her mücadele; yoksulluk ve yolsuzluğa karşı gerçekleştirilecek her demokratik eylem ve her bağımsızlık mücadelesi, karşısında önce onları bulacaktır.”
Demokrasi adına sonuç sevindiricidir. Darbeler nereden gelirse gelsin, sonuna kadar bunun karşısında olduğumuzu her zaman söyledik, bugün yineleyelim. Temennimiz, ülkemizin ve insanlarımızın böylesine bir olayı daha yaşamamasıdır. Askeri darbeden kurtarılan demokrasimizin başka amaç ve hedeflerde yok edilmesinin de önünü tıkayacak önlemlerin de mutlaka alınması gerektiğini vurguluyoruz.
Bu ülke, bu asker, bu polis hepimizindir. Kardeşleri karşı karşıya getirecek hiçbir hareketi de kabul etmiyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz