İnsani Konular Ve Dış Rumlardan Sorumlu Rum Başkanlık Komiseri Fotis Fotiu, vur abalıya misali, kayıplarla ilgili sorunların çözülememesinden, sorunların çözümüyle ilgili gerekli olan kararları almayı reddeden ve sürekli engel çıkaran Türkiye’nin sorumlu olduğunu söyledi evvelki gün.
Pazar günkü bir anma etkinliğinde konuşan Fotiu, Türkiye’nin öncelikle, herhangi bir koşul ve kısıtlama koymadan, askeri bölgeler içerisinde yapılacak kazı çalışmaları ile arşivlere erişim için izin vermesi gerektiğini söyleyerek aklınca hem topu, hem de suçu olduğu gibi Türkiye’ye attı.
Kaçın kurası Rum Başkanlık Komiseri Fotis Fotiu ve mesai arkadaşları Rumlar. Kıbrıs konusunda kendi suçlarını örtüp Türkiye’yi suçlamayı, meslek ve alışkanlık haline getirmişler. Utanmadan bir de Avrupa parlamentosuna konuyu götürüp Parlamento başkanına soru yöneltiyorlar, Parlamento Başkanı Martin Schulz da saf saf yanıt veriyor kendilerine.
Tabi Rumlar, Türk askeri bölgelerinin kayıpları aramak için açılmasını talep ederken, KKTC ve Türkiye hükümetinin de Rum Milli Muhafız Ordusuna ait bölgelerin ve kampların açılmasını talep ettiğini ve bunu “gizliliğimize tecavüz etmek istiyorlar” gerekçesi ile reddettiklerini asla dile getirmiyorlar.
İstiyorlar ki kendileri, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetlerinin ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının (direniş yıllarındaki Mücahit ordusu) kamplarına ve yasak ilan edilmiş bölgelerine ellerini kollarını sallayarak girsinler, fırsat buldukça bol bol resim çeksinler ama hiçbir Kıbrıslı Türk ve Türkiyeli asker veya sivil, Rum Milli Muhafız Ordusuna ait yasak bölgelere ve kamplara girmesin, resim çekmesin, araştırma yapmasın.
Kıbrıslı Rumların önce, bundan 53 yıl evvel yani 1963 yılında, yoldan toplayarak canice öldürdükleri ve bilinmeyen bir kuyuya attıkları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan dönemin “Genel Komite”si tarafından da kayıp ilan edilen Milletvekili Cengiz Ratip’in kimler tarafından şehit edildiğini ve bedeninin nereye fırlatıp atıldığını söylemeleri ve belgelerini de KKTC yönetimine vermeleri gerekmektedir.
Aynen Lefkoşa’nın Küçük Kaymaklı bölgesinde yaptıkları gibi, 24 Aralık 1963 gecesi silah zoru ile girdikleri, beden hocamız Hüseyin Ruso ağabeyimizi ve diğer kahraman mücahitleri şehit ettikten sonra yakıp yıktıkları ve 1974 yılının 16 Ağustos’una kadar hiçbir Kıbrıslı Türkün evlerine geri dönmelerine müsaade etmedikleri Küçük Kaymaklı’da yaptıklarını unutup, Maraş bölgesini istemelerine beziyor bu stratejileri. Oysa Kıbrıs Rum Yönetiminin 4. Cumhurbaşkanı Glafkos Klerides’e, Rum Cemaat Meclisi Başkanı iken “Niçin Küçük Kaymaklı’ya Kıbrıslı Türklerin geri dönmesine izin vermediklerini” sorduğum vakit, “Kanla aldık, kanla veririz” şeklinde bir yanıt vermişti bana.
Rumlara göre “Kendi kanlarını akıtıp aldıkları yerleri ancak savaşla geri verebilirler” ama Türklerin kanlarını akıtıp aldıkları Maraş’ı ise savaşmadan masa üzerinde geri istemelerinde hiçbir sorun veya mahzur yok! Her yıl Maraş’ın iade edilmesi konusunu ısıtıp ısıtıp müzakere masasına ve BM’nin gündemine koyduruyorlar.
İşte böyle bizim Kıbrıslı Rumlar. Türk askeri kendi kamplarını açsın ve istedikleri gibi kampı talan etsinler ama hiçbir Türk RMMO’nun kamplarına girmesin, araştırma yapmasın. Ne olur ne olmaz birşeyler bulurlar ve 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Rumların soykırım yaptıkları ortaya çıkar diye….
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
Facebook: Ata Atun
6 Temmuz 2016
Bir yanıt yazın