Geçenlerde bir film izledim.
Orman yanıyordu… Cayır cayır…
Alevler göklere yükseliyordu… Gökyüzü kara, kapkara dumanlarla örtülmüştü…
Orman, korkunç, acılı, ağlamaklı sesler çıkararak kül oluyordu…
Yok oluyordu…
Ormanın canı yanıyordu… İnsanların ciğeri…
Orman ağlıyordu…
Binlerce, milyonlarca kurt, kuş, börtü – böcek, acılar içinde kıvranarak ölüyordu…
Ağaçların yeşili, çiçeklerin sarısı, mavisi, kırmızısı, moru griye, siyaha dönüşüyordu…
Bu görüntüler arasında beni en çok etkileyen, görkemli boynuzları ile yangından ormanın dışına kaçmayı başarmış, iki geyik oldu…
Yangını seyrediyorlardı… Şaşkın… Ürkmüş, korkmuş gözlerle…
Belki de yavruları ormanda kalmıştı… Bu yüzden ayrılamıyorlardı oradan…
Sanki “Ey insanlar, bunu bize niye yapıyorsunuz, neden yurdumuzu, yuvamızı yakıyorsunuz, neden yaşantımıza, mutluluğumuza son veriyorsunuz? Ne kötülük ettik biz size?” der gibiydiler…
3-4 ay öncesine kadar, yaşantımı, İzmir – Seferihisar’da sürdürüyordum… Tepe üzerine kurulmuş bir sitede… 300 – 400 kadar ev vardı… İnsanlar ormanları yok edip, üç katlı evler yapmışlar, doğayı işgal etmişlerdi…
Yaban domuzları, tilkiler yiyecek bulabilmek için evlerin yanına kadar geliyorlardı… Köylere iniyorlardı… Çünkü doğal yaşamları ellerinden alınmıştı… Köylüler de onları tüfeklerle vuruyordu…
Önce vatanını, yurdunu işgal et, ondan sonra da “Niye evime kadar gelip, bana zarar veriyorsun” diye onu vur…
Şu dünyada, tüm canlılar arasında insanlar kadar zararlı, tehlikeli, çıkarcı, bencil bir yaratık daha yok yeryüzünde…
Mal, mülk, servet sahibi olmak için gözünü kırpmadan ormanları, tüm dünyayı ateşe verir, sonra da karşısına geçer, zevkle, keyifle izler…
O, üç kuruş para uğruna çoluğunun, çocuğunun, torunlarının ve tüm insanlığın, börtünün – böceğin, kuşların geleceğini kararttır…
Onda “Para kazanma güdüsü” insan olma, tüm insanlık değerlerinden daha ağır basmaktadır…
İşte yaz geldi yine… Orman yangınları başladı…
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da yangınların hızla arttığına tanık olacağız yine…
Yanan ormanları yüreğimiz parçalanarak, gözyaşları içerisinde seyredeceğiz…
Ağacı, yeşili, kurdu kuşu koruyacağı yerde iktidar da soygunculara destek verecek, arka çıkacak…
Talancıların, soyguncuların lehine yasalar çıkaracak… Orman bakanı bile, Kendisine koruması için teslim edilen ormanları, maden işletmek için kelaynak kuşlarına döndürürse, varın gerisini siz hesap edin…
Evet, ne diyorduk, “Ağacı, yeşili, kurdu kuşu koruyacağı yerde iktidar da soygunculara destek verecek…”
Bu durum karşısında, zalimler de kendilerine “ARSA AÇABİLMEK” için kolları sıvayacaklar… Yüzlerce, binlerce yıllık ormanları ateşe verecekler… Sonra da “Orman vasfını kaybetmiş” araziler üzerine yıldızlı otellerini, mekânlarını konduracaklar…
Ne garip bir rastlantıdır ki yok edilen bu alanlar hep deniz kıyıları ve turistik bölgelerde ortaya çıkmaktadır…
Bodrum, Manavgat, İzmir, dört ayrı bölgede (Menemen, Menderes-Selçuk, Çeşme ve Foça), Antalya, Alanya… Bu yakılan bölgelerin başında gelmektedir…
Daha sonra da buralarda dev oteller yükseliyor… Örneğin, Bodrum’da Titanik, Muğla Milas’a bağlı Güvercinlik’te 8 yıl önce yanarak küle dönen 150 hektarlık ormanlık alanda bir başka çok yıldızlı otel…
TEMA Vakfının açıklamasına göre Türkiye’de her yıl 4 bin yangın olayı meydana geliyor. Bu yangınlarda 10 bin hektar ormanlık alan yok oluyor…
Sözü uzatmadan söyleyelim, diyoruz ki:
Orman yakmak bir katliamdır… Tasarlanmış, planlanmış bir cinayettir… Ağaçların yanında milyonlarca canlının da yaşamına son vermektir…
İnsanlığın geleceğini karartmak, nefes almasını önlemektir…
İşte bu nedenlerle bu orman katilleri, caniler için idam cezası yeniden getirilmelidir…
Bu zalimlerin yağmasına, talanına son verilmelidir…
Bir yanıt yazın