ISID.. TURKIYE ILE ANLASDIK .. : “SEN KİMSİN YA!../ CEMIL CAN

“SEN KİMSİN YA?”

CEMİL CAN·3 TEMMUZ 2016 PAZAR

[cc1402cc@gmail.com]

Türkiye’nin Rusya’dan özür dilemesi ile başlayan yeni dönem, Ortadoğu’daki taşları yerlerinden oynattı.

Rus pasaportu taşıyan; Rakim Bulgarov ile Vadim Osmanov’un Atatürk Havalimanı’nda yaptığı intihar saldırısı üzerine yapılan değerlendirmeler bunu gösteriyor.

Rusya ile yapılan anlaşma; bölge ülkelerine acil işbirliği için yol göstericidir. (1)

Bölge ülkelerinin toprak bütünlüklerinin bozulması ve doğal kaynaklarının yağmalanması ancak stratejik bir zorunluluk olarak kendisini dayatan işbirliği ile önlenebilirler…

Terör örgütü PKK/PYD’yi kullanarak Akdeniz’e koridor açamayacağını anlayan ABD, görünürde savaşır gibi yaptığı IŞİD’ı, bu vahşi eylemle ileri sürerek, bölge ülkelerine gözdağı vermiş oluyor… Aynı zamanda anlaşmaya uymayan Türkiye’ye yaptırım uyguluyor. (2)

ABD/AB’nin terör örgütlerini sürekli kullandığı, çıkarları ile örtüştüğü sürece de desteklediği sır değil artık.

İsrail de aynı kategoridedir, onun da bir eli hep terör örgütlerinin içerisinde olmuştur…

İsrail devlet olarak gerekli gördüğünde terörü; terör örgütlerinden çok daha etkili kullanmaktadır.

Denebilir ki, çağımızda arkasında gizli servislerin durmadığı hiçbir terör örgütü, tek başına varlığını sürdüremez…

Bu gerçeğin zorunlu bir sonucu olarak; gizli servislerin terör örgütlerine ihale ettiği işler, yerine getirilmek zorundadır. Atatürk Havalimanı’nda gördüğümüz manzara, devletlerarasındaki savaşın “vekâleten” yürütülen bir bölümüdür…

AKP yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de “çıkarlarına” uygun düştükçe, “vekâleten savaş” yürütme yöntemini benimseyip denediği yaygın kabul görmektedir.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın, “Eset” olarak çağrıldığı dönemlerde; Türkiye’nin terör örgütü IŞİD’e her türlü desteği verdiği söylenmektedir.

Hükümet hiçbir zaman bu iddiaları inkâr etmedi.

Yakın geçmişte; Davutoğlu’nun ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi ile uyumlu olan “Stratejik Derinlik” teorisi, Esat’ı düşürmeyi, bunun için de aralarında IŞİD’ın da bulunduğu Suriye’nin “muhalif güçleri”ni desteklemeyi zorunlu kılıyordu.

Büyük devletler tarafından etkili bir silah olarak kullanılan taşeron terör örgütlerinin “işvereni”, gizli servisler arasındaki güç savaşları sonucu değişebiliyor.

İşveren değişikliğinde; önceki işveren, elinden kaçırdığı örgütü, terör örgütü olarak ilan edebiliyor. (3)

Nitekim, bir zamanlar Türkiye’nin kısmen kontrol edebildiği IŞİD, bugün, Türkiye’ye karşı korkunç eylemler düzenleyebiliyor…

***

Kılıçdaroğlu, IŞİD ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilişkileri konusunda ana muhalefet başkanı sıfatıyla AKP iktidarına yerinde 11 soru yöneltti. Sanırım bu soruların yanıtlarını kamuoyunun çok iyi bildiğini düşündüğü için, yanıtları anımsatma ihtiyacı duymadı.

İki numaralı dipnotta soruları ve kalın italik yazı ile yanıtlarını yazıyorum. (4)

Y-CHP’nin grup toplantısında bu sorular ile kamuoyuna verilmek istenen mesaj: Türkiye’de bugün başımıza bela kesilen terör örgütü IŞİD ile bir dönem AKP, “Al takke ver külah”tı, terör eylemlerinin sorumlusu bu iktidardır…

Doğrudur…

Kılıçdaroğlu, bu konuda yerden göğe kadar haklıdır

Lakin, hükümetin ray değiştirerek, eski politikalarından vazgeçme çabalarını eleştirmek akıl karı değildir…

Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin’e yazdığı mektup son derece yerinde ve ülke çıkarlarına uygundur.

Y-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu sözleri, CHP tabanını bayağı üzmüştür:

Putin’e mektup gönderdi, Türkiye Cumhuriyeti adına özür diledi. Sen kimsin ya Türkiye adına özür dileyecek. Rusya’dan özür dileyemezsin, böyle bir gücün yoktur. Sınırımızı ihlal eden kim? Ruslar. Özür dileyecek olan Rusya’dır.”

Bu sözler; ilk bakışta, Kemal Kılıçdaroğlu’nun sınır ihlalleri konusunda çok hassas olduğu izlenimini veriyor.

Hâlbuki ki, hiç de öyle değil. Yunanistan 52 adamızı işgal etti, bir kez olsun bu konuyu gündeme getirmedi.

Irak ve Suriye sınırımız adeta kevgir, o konuda da bir şikâyetini duymadık.

Nedense, hazret Rusya konusunda çok duyarlı.

17 saniyelik sınır ihlali için savaşı göze alacak kadar kararlı gibi konuşuyor…

Acaba neden?

Dersimli, NATO’nun sözcülerinden bile ateşli sözler neden ediyor!

Rusya; komşumuz, Kurtuluş Savaşı sırasında en büyük maddi ve manevi desteğini aldığımız dostumuz, ŞİÖ’nün motor gücü, dünya jandarmalığına soyunmuş ABD karşısında en önemli caydırıcı güçtür…

Topu topu yaptığı sınır ihlali, 17’ye kadar sayma süresidir…

Bunun için kızılca kıyamet koparmaya değer mi?

Üstelik AKP’nin “angajman kuralları”nı uygulama bahanesi ile ülkeyi uğrattığı zarar katlanılamaz seviyelere ulaşmışken, bu inat niye?

Turizm ölmüş, sebze meyve ihracatımız bitme noktasına gelmişken, Rusya’dan özür dilemesini beklemek gerçekçi mi?

Ana muhalefet partisinin lideri, Rusya ile ilişkilerimizin düzeltilmesini istemiyor demek ki…

Yarın, bir gün üretici, hükümeti protesto etmek için hazırladığı çürük domatesleri Dersimli’nin kafana fırlatırsa, hiç de şaşırmayız!

O gün, şehit cenazesinde önüne atılan mermi nedeniyle arkasında durduğumuz gibi Kılıçdaroğlu’nu sahiplenmeyiz.

Bizim yerimiz, her zamanki gibi üreticinin, emekçinin yanı olacaktır…

AKP, Suriye’den göç edenlere vatandaşlık vererek oylarını çantaya atma hesabı içerisinde, kaybettiği muhtemel oyları telafi etme peşinde olduğu açık.

Bizimki, sebze ve meyve üreticisinin oylarını istemiyor belli ki…

Özetle ne diyor Kılıçdaroğlu:

Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler, hatalı politikalarını değiştiremez, ilgili ülkelerden özür dileyerek hatalarından geri dönemezler!

“Yurtta Sulh Cihanda Sulh” veciz sözünü söyleyen Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturan bu adamın dış politika anlayışı, bu kadar sığdır işte!

Y-CHP, AKP’nin Cumhuriyet’i dinamitleyen hemen hemen tüm icraatlarına destek verdi, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda yakıtımızı veren Kaddafi’yi düşürmek için AKP’nin Libya’ya silahlı kuvvet gönderilmesine bile evet dedi…

Pes!

Hükümet, 14 yılda bir defa doğru iş yaptı, Kılıçdaroğlu ona da karşı çıkıyor!

Aklını kiraya mı verdin be adam!

İktidarı, kısa süre içinde duvara çarpan ve ülkemizi özür dileyecek duruma düşüren dış politika izlediği için kıyasıya eleştir, zaten görevin de bu değil mi?

Bak bakalım, o zaman yanında mıyız değil miyiz?

Bari ülke yararına olan politikalara karşı çıkma!

Aksi halde, düşman saflarında yer almış kabul edilir, hendeklerde kalırsın!

Yurtseverliği, hak etmediği halde AKP’ye bırakırsın! Moda deyim ile Bilal’ın anlayacağı şekilde bir kez daha söylüyorum:

AKP’nin Rusya’dan dilediği özür, aynı zamanda Türk halkından dilenmiştir, bu kadarını da anla artık!

Türkiye Cumhuriyeti adına iş yapma hak ve yetkisi içerisinde; olası hatalardan dolayı, özür dileme ve dönme hakkı zaten vardır…

Bunu konuşmaya bile gerek yok!

Cumhurbaşkanına:

“Sen kimsin ya Türkiye Cumhuriyeti adına özür dileyecek” de ne demek!

Dönüp bu defa sana:

Sen kimsin ya” derler…

Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) Türkiye’nin ABD/AB ile olan “model ortaklığı” ve müttefikliğinde sona yaklaşılıyor. 2 Haziran 2016’da Taşkent’te yapılan Şangay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) 16. Devlet Başkanları Zirvesi’nde; Türkiye’nin “diyalog ortaklığı”ndan tam üyeliğe alınması birçok katılımcı ülke tarafından destek gördü. Zirveden sonra, Çin Sosyal Bilimler Akademisi üyesi Yang Jin:”Türkiye’nin ŞİÖ’nde yer alması; örgütün daha dışa açık, hoşgörülü ve etkili, bir örgüt olduğu anlamına gelir” değerlendirmesini yapmıştı…

(2)http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/isid-turkiye-ile-anlastik-h37162.html

(3) Y-CHP lideri asıl soruyu soramıyor: Bir ülke, terör örgütünü, terör örgütü olarak tanımlamazsa, bu yönde yapacağı bütün istihbaratı çöpe atmış olur! Bu iş bizde MGK’da yapılır. Güvenlik örgütleri; polis ve jandarmanın notları, MİT’in istihbarat raporları ile birlikte kurula gelir; varsa örgüt üyeleri hakkında açılmış ceza davaları ve iddianameler de getirtilip değerlendirilir. Tartışmalar sonunda bir karara varılır: Örneğin; IŞİD (veya DAEŞ ya da ISIS her ne adla biliniyorsa) terör örgütü olarak tanımlanır. Bundan sonra; artık o örgütün eylem yapması beklenmez; örgüt üyeliğinden, örgüte yardım ve yataklık yapmaktan militanları toplanıp, yargılanabilirler… Aksi halde, bugünkü yakın geçmişte olduğu gibi trajikomik bir duruma düşülür: Bombacıları biliyoruz, eylem yapmadan yakalayamıyoruz, eylem yapınca da ölüyorlar gibi ahmakça laflar etmek zorunda kalınır… Dersimlinin üstü kapalı olarak geçtiği 7 ve 8’nci sorular ile cevaplarının açık hali böyledir işte… Ne yazık ki, hala T.C. Devleti IŞİD’i terör örgütü olarak tanımlayabilmiş değildir… Bunun adı güvenlik değil, yönetim zafiyetidir. AKP’nin uzunca bir süredir uygulamada tuttuğu hatalı dış politikanın açık iflasıdır. Hükümete şu soru da sorulmalıydı: IŞİD bu kadar eylemine rağmen neden terör örgütü olarak tanımlanmıyor?

(4) Kılıçdaroğlu’nun hükümete sorduğu 11 soru:

“1) Musul Başkonsolosluğumuz basılıp, 49 vatandaşımız esir alınırken, hangi hükümet IŞİD’e terör örgütü demedi?

(Yanıt: AKP hükümeti)

2) Hangi milletvekili ‘PKK ve IŞİD terör örgütü değildir’ dedi?

(Yanıt: AKP’li Orhan Miroğlu)

3) ‘IŞİD iyi ki varsın Allah kurşununu azaltmasın’ diyen kişi hangi partidendir?

(Yanıt: AKP’li meclis üyesi Selim Yağmur)

4) IŞİD hangi iktidar döneminde Türkiye’de palazlandı ve korundu?

(Yanıt: AKP)

Türkiye’nin 70 ilinden IŞİD’e katılım olduğu doğru mudur?

(Yanıt: Doğrudur.)

5) Suriye’deki çatışmalarda yaralanıp, Türkiye’ye tedavi için getirilen ve iyileştikten sonra tekrar Suriye’ye gönderilen IŞİD militanlarını hangi iktidar korudu, kol kanat gerdi?

(Yanıt: AKP iktidarı )

6) Sadece Türkiye’de değil Suriye’de IŞİD’in de dâhil olduğu cihatçı gruplara TIR’larla silah göndererek, onlara destek veren hangi hükümettir?

(Yanıt: AKP hükümeti)

7) IŞİD’in bir terör örgütü olduğunu Milli Güvenlik Kurulu ne zaman karara bağlamıştır? Milli Güvenlik Kurulu’nun böyle bir kararı var mıdır?

(Yanıt: Ekim 2014 tarihli MGK toplantısında IŞİD’ten DAEŞ olarak söz edildi. Bildiğimiz kadarıyla terör örgütü olduğuna dair bir karar alınmadı.)

8) Türkiye’de hangi savcı IŞİD terör örgütüyle ilgili bir iddianame hazırladı? FETÖ için iddianame hazırlayan savcılık IŞİD için hangi gerekçeyle hazırlayamamaktadır? Burada bir parantez açayım, Ankara saldırısı için iddianame hazırlandı denebilir. Reyhanlı için hazırlandı denebilir. Niğde için hazırlandı denebilir. Ben IŞİD terör örgütünün tümü için neden şu ana kadar iddianame hazırlanamıyor; bunu soruyorum.

(Yanıt: IŞİD terör örgütü olarak kabul edilmediği için böyle bir iddianame hazırlanmamıştır.)

9) IŞİD terör örgütünün Türkiye lideri kimdir? Herkesin bildiği bu kişi nasıl oluyor da elini kolunu sallayarak, Türkiye’de gezebiliyor? Kim ya da kimler bu kişiyi koruyor?

(Yanıt: Google babaya sorarsak; Türkiye’deki IŞİD liderinin Halis Bayuncuk olduğunu söylüyor. Pek inandırıcı değil ama diyelim ki oddur ve bu kişiyi AKP iktidarı koruyor. Başka bir bilgiye göre; IŞİD’in Türkiye sorumlusu Ebu Efe kod adlı Yunus Durmaz’dı. Gaziantep’te yapılan bir operasyonda yakalanacağını anlayınca kendisini öldürdü. IŞİD’ın Türkiye lideri olduğu konusunda bu kişi daha akla yatkın görünüyor.)

10) IŞİD terör örgütünün son 1 yılda yaptığı eylemler sonucu yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Patlayan bu bombaların siyasi sorumlusu kim ya da kimlerdir?

(Yanıt: O da AKP hükümetidir.)

11) Son patlayan bombayla ilgili olarak Sayın Başbakan yaptığı açıklamada ‘Güvenlik zafiyeti yok’ dedi. Güvenlik zafiyeti yoksa o zaman bir yönetim zafiyeti var, demektir. Sayın Başbakan bunu kabul ediyor mu?”

(Yanıt: Gereğini yapmadığına göre, bu soruya da etmiyor şeklinde yanıt verelim.)

“SEN KİMSİN YA?” - isid

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir