Recep Tayyip Erdoğan, Kilis’teki iftar programında yaptığı konuşmada Türkiye’deki Suriyeli göçmenlere vatandaşlık hakkı verileceğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel “Bir kere konu Cumhurbaşkanı değil, hükümetin konusudur. İçişleri Bakanlığı’nın konusudur. Bu konuda karar mercii ise tüm vatandaşlarımız adına TBMM’dir” diyerek tepkisini dile getirmiş.
Ağlamakla gülmek arasında kaldım.
Bu kararı kim verdi ve nasıl alındı diye sormak bence abesle iştigaldir.
Sanki Türkiye’de tam demokrasi varmış,
Türkiye’de 14 senedir tek adamın her dediği olmuyormuşçasına…
Sanki CHP’nin verdiği önergeler, gensorular meclisten geçiyormuş ta haberimiz yokmuşçasına…
TBMM ve Türkiye Erdoğan’ın seçildiği 10 Ağustos 2014 tarihinden bu yana fiilen “Türk usulü başkanlık sistemi” ile yönetilmiyormuş gibi.
Cumhuriyetin değerleri teker teker yok edilmemiş ve ne yazık ki ülkemiz bu hale gelmemiş gibi…
Ve sanki Türkiye’de sivil darbe olmamış gibi…
Yargı erkinin tepesindeki yargıçların Cumhurun başı ile Rize’de çay toplama gösterisinden sonra hesap soracak merci kalmış gibi…
Eleştiriler hakkında hükümet sözcüsü başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş,
“Yargı kurum ve kuruluşları son olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en üst makamı olan Cumhurbaşkanlığı makamına bağlıdır” dememiş gibi…
***
Atatürk cumhuriyetinden ne kaldı bizlerden başka?
Bunları yazarken içim kan ağlıyor be!
Dalga geçmeyin.
Özgür Özel söylediklerinin hepsinde haklıdır ama bu günlere gelene kadar CHP neredeydi?
***
Gelelim Suriyelilerin vatandaş yapılma dümenine.
Hepsi planlıydı.
Esad’ın Esed olması, Özgür Suriye Ordusu denilen yobazları desteklemek, her türlü yardımı yapmak ve Suriye’den kaçanlara kucak açmak vicdani sorun değil oy hesaplarıydı.
Onları ileride vatandaş yapacağını dört sene önce de yazmıştım.
Diyor ki;
“Yıllardır sabırla vatanlarının kurtulacağı günü bekleyen Suriyeli misafirlerimizin gösterdiği uyum ve dirayet takdire şayandır.
Onları bir de Hatay’daki, Gaziantep’teki, bölgedeki yurttaşlarımıza soralım.
Evlerde oturup kira ödemeyenler, lokantalarda yemek yiyip Erdoğan ödesin diyenleri
polis dövenleri nasıl unutabiliriz?
Geçmiş mikrofonların karşısına atıp tutuyor.
“Suriye’den gelen kardeşlerime diyorum ki, biz sizi kardeşimiz olarak görüyoruz. Siz de bizi kardeşiniz olarak görüyorsanız, vatanınızdan değil, sadece evinizden, toprağınızdan uzaksınız.
Türkiye sizin de vatanınızdır.”
Diyorum ki;
Ey Tayyip Erdoğan senin tuzun kuru.
Ülkemde bunca yoksul, işsiz, emekli varken ve sen onlara hak tanımazken bu Suriyeli sevdasından vaz geç.
Bir kişi değil, iki değil üç değil…
Üç milyon oy hiç fena değil, değil mi?
Bırak üzülme ayaklarını…
Sende acıma olsa önce kendi vatandaşlarına yaşama hakkı tanırsın.
Emeklilerimiz sürünüyorlar, ne bir tatil ne de gün görüyorlar.
Sadaka gibi aylıklara zam yap, cahil kesimin bir koli makarna, yiyecek, odun kömür ile gözünü boya, Allah Kitap de dini siyasete alet et kandır ama ne beni ne de benim gibileri kandıramazsın.
***
Senin ne şehitlere ne de bombalarla ölen vatandaşına acıma hissin var.
Daha ölüleri soğumadan şölenli köprü açmandan belli…
Bari yalandan olsun biraz üzülüyormuş gibi yap ya…
Bu kadar gaddar olma.
AKP il, ilçe kapılarında onlarca polis ve TOMA’lar nöbet beklerler günün her saati.
Atatürk Havalimanı’na meydana gelen bombalı terör saldırısı sonrası alınan güvenlik önlemi çerçevesinde Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nden 80 kişilik özel tim havalimanında görevlendirilmiş.
Onlarca insanımızın hayatlarını feci şekilde kaybetmelerinden yüzlerce insanımızın yaralanmasından sonra sabah şerifleriniz aydın olsun.
***
Beşar Esad’ı kastederek, “Suriye’nin başındaki zalimdir, DAİŞ’liden (IŞİD) çok daha ileri bir teröristtir” demiş.
Vay canına!
Peki, o terörist ise bizdeki zalimlere, kan içicilere, hainlere ne demek gerek acaba?
Tünay Süer