Dış politika; zikzaklar çizerek, bir ona bir buna yaslanarak, hamaset yaparak, dayılanarak, avazının çıktığı bağırıp çağırarak, nezaketsiz davranarak, afralar ve tafralar içinde olarak yapılamaz. Dış politikada; dostluklara, din kardeşliğine ve ideolojiye yer yoktur. Dış politikanın ana belirleyicisi; bir ülkenin çıkarları, sahip olduğu gücü, jeopolitik konumu ve tarihidir. Dış politika; uzun solukludur, yapboz hiç değildir ve iktidarlar değiştiğinde, büyük bir değişiklik göstermez.
Dış politika esasında; ülkelerin birbirlerine karşı üstünlüklerini ve güçlü taraflarını yani kozlarını kullanma, zayıf taraflarını bu kozlarıyla örtme, birbirlerine istismar ettirmeme sanatıdır.
Sürdürülebilir Değil!
Bir ülkenin dış politikasının, ana hatları böyle olması gerekmesine rağmen; 14 yıldır Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine düşman olan, ülkemizin oturduğu jeopolitik gerçekleri yok sayan, çağdışı “Siyasal İslamcı” ideolojiye ve “Yeni Osmanlıcı” hayaline sahip bir irade, Türkiye’nin bağışıklık sistemini çökertmiştir. Her şeyden önemlisi; Türkiye, komşuları ve çağdaş dünya için işbirliği yapılsa bile, güvenilir bir ülke olma konumunu yitirmiştir.
Türkiye’nin bu duruma düşmesinin baş sorumlusu; Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Erdoğan’dır. Artık ülkemizin durumu, sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Bu rotada gittiğimiz sürece, bugüne kadar yaşadığımız felaketler, bugünden sonra yaşayacaklarımızın yanında hiç kalacaktır, bilesiniz!
İhanet Duygusu
Türkiye’nin; Suriye’de, IŞİD dahil radikal unsurları Esad’ı devirebilmek için desteklediğini, herkes biliyor. IŞİD bugün; Türkiye’ye ihanete uğramışlık duygusu ile saldırıyor ve daha da saldıracak. İhanet, insanları ve toplumları en çok motive eden duygudur.
Türkiye’nin; Suriye, Irak, İran, Mısır, İsrail ve Rusya politikaları akılcı değildi ve çıkarları ile örtüşmüyordu. Şimdi, bunlardan geriye dönmek istiyorlar. Ama aklın ve ülkemizin çıkarlarının gereği olarak değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zor duruma düşmesi, yalnızlaşması ve çağdaş dünyada ötekileştirilmesi nedeniyle!
Sağlam Kazığa Bağlamak
İktidar odaklarının ne söylediğinin, zerre kadar önemi yok. Gerçek olan şu; Türkiye dizleri üzerine çökmüş, yalvarma pozisyonuna geçmiş, tükürdüğünü yalamış ve Rusya’dan özür dilemiştir. Özür dilenmesinin nedeni; Rusya’nın ekonomik yaptırımları ile zaten zor durumda olan ekonomimizin çökme noktasına gelmesi, yalnızlık ve ABD’nin Erdoğan’ı silme operasyonlarının ardı arkasının kesilmeyeceğinin anlaşılmasıdır.
Evet, Putin Türkiye’nin özür dilemesini kabul etti. Türkiye-Rusya ilişkilerinin düzeltilmesi için düğmeye de bastı ama; bunları tedricen yapacak, yaptırımları adım adım kaldıracak, Türkiye’den somut hamleler ve tavizler isteyecek. Bunlar; Suriye politikasından Ukrayna’ya, Karadeniz’den Kafkasya’da radikal unsurlara desteğin çekilmesine, PKK’dan IŞİD’e ve yüklü tazminata kadar! Çünkü Putin; Erdoğan’a güvenmiyor ve olumlu hamlelerini sağlam kazığa bağlamak istiyor.
Engel Erdoğan!
Ruslar biliyorlar ki; karşılıklı güvene, saygıya, çıkara ve işbirliğine dayanan Türkiye-Rusya ilişkilerinin önünde en büyük engel, Erdoğan’dır. Kolayca özür dileyenin, kolayca düşmanlık yapacağını da biliyorlar.
Daha önceki bir yazımda da bahsetmiştim. Hızla sürükleniyor olduğumuz felaket sürecinin önemine binaen, tekrarlamak istiyorum: Halen ABD Silahlı Kuvvetleri’nde, Eğitim ve Doktrin Komutanı olan Korgenral Herbert Raymond McMaster, “Dereliction of Duty”, Türkçesi ile “Görevi İhmal” adlı kitabında; Vietnam Savaşı’nda üst düzey komutanların ABD Başkanlarının dümen suyunda gittiğini ve bu hususun ulusal hedefleri ve görevleri zedelediğini söylüyor. Kitabında özetle; “Siyasi liderlerin hedefleri ile ulusal güvenliğin hedef ve amaçları örtüşmez ise, savaşlar ve ulusal mücadeleler kaybedilir” diyor.
Ramazan Bayramınızı Kutlarım
Anayasamızın kendisine tanıdığı sınırları ihlal eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi hedefleri ile ülkemizin çıkarları ve güvenliğinin gerektirdiği hedef ve amaçları ile örtüşmediği gibi; ne yazık ki, taban tabana zıttır.
Yarın başlayacak olan Ramazan Bayramınızı içtenlikle kutluyorum. Bu vesile ile; geçmişten günümüze getirdiğimiz husumet ve ayrılıklarımızı bir kenara bırakarak, birleşmemizin önündeki engelleri aşabilmemizi dilerim.
Saygı ve sevgilerimi sunarım.
Türker Ertürk
E. Amiral, Araştırmacı – Yazar