Tülay Özüerman <tulay.ozuerman@gmail.com>
MUSTAFA KARADAĞ
Yargıçlar Sendikası Başkanı
Reyhanlı ile başlayıp Diyarbakır, Suruç, Ankara Gar, Merasim Sokak, Kızılay, İstanbul Sultanahmet, İstiklal Caddesi ile devam eden ve son gerçekleştirilen Atatürk Havalimanı katliamı.
Hepsi birer terör eylemi ve hepsinin hedefi insan, barış, huzur, demokrasi, özgürlüklerimiz ve yaşam alanımız.
Kimin yaptığının da önemi yok. Hiçbiri diğerinden farklı değil, hepsi aynı silahla aynı kurşunu atıyor, aynı bombayı patlatıyor, aynı canları alıyor.
Artık, kesinlikle eminim, terörün amacı müesses nizamı yıkmak, değiştirmek değil tam aksine kudretini artırmak. Şimdi müesses nizam biraz daha güvenliğimizi düşünecek, önemseyecek ve özgürlüğümüzü biraz daha elimizden alacak. Biraz daha aranacağız, iletişim kanallarımız biraz daha daraltılacak, Facebook, Twitter kapatılacak, internete erişim engellenecek, yayın yasakları esas olacak, Cumhurbaşkanına hakaret ve terörü övme suçundan tutuklamalar biraz daha artacak. İç güvenlik paketleri, TOMA’lar çoğalacak. Özel güvenlik güçlerimiz olacak, yakalama ve şiddet kullanma yetkili. Giderek daha çok yabancılaşacağız en çok ihtiyacımız olan barışa; özel alanımız kalmayacak çünkü, güvenliğimiz daha önemli.
Hukuk zaten askıdaydı, şimdi hiç uygulanamaz olacak, güvenliğimiz sağlanana, terör örgütleri bitirilinceye kadar. Terörle mücadele adı altında şehirler yok edilmişti şimdi yaşam alanlarımız yok edilecek. Evlerimizden çıkmayacak, kalabalıkların olduğu yere gitmemeyi önereceğiz birbirimize. Terörü lanetleyeceğiz durmadan ve güvenli alanda olduğumuza, devletimize şükredeceğiz.
Siyaset alanı iyice daraltılacak, özgürlük ve eşitlik, demokrasi bağlamında söylenen her söz vatan hainliği olarak nitelendirilecek. Siyaset yasaklanacak güvenliği, devleti değil belki ama devleti yönetenleri kutsamayı, onlar gibi düşünmeyi ideolojisi haline getirmiş partisi olmayanlara. Cumhuriyet Bayramı, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları yasaklanacak ama, hakkında siyasi iktidara yakınlığı nedeniyle haksız kazanç sağladığı ve millete küfrettiği yolunda ağır iddialar bulunan iş adamı ve devleti temsil edenler beraber Osmangazi Köprüsü’nü hizmete açacak. Hem de ilk on günü ücretsiz.
Şehitlerimiz olacak hiç kuşkusuz; zira, askerlik, polislik yan gelip yatma yeri değil. Şehit yakını olmakla övüneceğiz, sorgulayan yakınları ise vatan haini ilan edip ya tutuklayacak ya da işten atacağız. Şükretmenin ferasetine erişebilmek bizi daha bir dindarlaştıracak, artık din ve siyaseti birlikte düşünüp, dinen caiz olmayanın siyaset ve hukuk alanında var olmasına da izin vermeyeceğiz. Anlayışımız daha bir güçlenecek.
(Din adamlarına nikâh yaptırmanın tam da zamanı. Böylece dini nikâh ile resmi nikah arasındaki paradoksalı da aşabiliriz. Bir de özel güvenlik timlerini yasallaştırıp, Yargıtay ve Danıştay üyelerini bir gün yürürlükte kalıp tahribatı ömür sürecek olan yasa yoluyla işten atabilirsek tadından yenmez ama bir çekincem var; hazır barış sürecine girmişken cemaat küskünlükleri sorunsalını da çözdükten sonra işten atmaları gerçekleştirmeliyiz.)
Terör saldırılarında, katliamlarda ölenler ne olacak derseniz, onlara Tanrıdan rahmet diliyoruz. Yüce devletimiz yaraları saracaktır. Zira katliamların failleri bizzat kendileri tarafından etkisiz hale getirilmişlerdir.
Bu arada “bazı” gazetelerde haberler okuyacağız, “IŞİD militanı bilmem nere hastanesinde, bilmem kimin ödediği parayla tedavi edilmiş, iki devlet görevlisi iki yıldır IŞİD canlı bombalarını izliyormuş meğer” cinsinden, moralimiz bozulmasın. IŞİD’in eğitilip donatıldığı, mühimmat gönderildiği vakitler geride kaldı, biz de unuttuk zaten. Zinhar yasak olmalı terörle mücadeleyi zaafa uğratan bu tür densiz haberler. Başbakanımız açıkladı hem: Hukuk ve demokrasiden ödün vermeden terörle mücadeleyi sürdürebilen tek ülkeyiz.
Bir yanıt yazın