MİT hep uyarıyor!
1 Temmuz 2016
Artık alışkanlık oldu.
IŞİD ya da PKK canlı bomba patlatıyor; masum insanlar can veriyor.
Hemen ardından.
Daha yerdeki kan bile kurumadan…
Ölenler morglarda yatarken…
Malum medyaya “haber” düşüyor: MİT uyarmış!
– Sultanahmet’te canlı bomba patlıyor; Alman turistler ölüyor.
Malum medyada haber: MİT uyarmış!
– Ankara’nın en güvenlikli sokağında canlı bomba patlıyor; 28 yurttaşımız hayatını kaybediyor.
Malum medyada haber: MİT uyarmış!
İstanbul Havalimanı’ndaki dehşet saatlerinin hemen ardından malum medya yazdı:
MİT 20 gün önce uyarmış!
Hele… Vahşetten sonra saldırganlara ait ipuçları sızdırılmıyor mu; en çok buna bayılıyorum:
– “Kararı Rakka’da aldılar; İstanbul’a üç tim gönderdiler.”
– “Saldırganlar insanları rehin alıp duty free’de toplayarak tv yayını yapacaklardı!”
Daha neler neler…
Eee, “bu kadar önemli istihbarat aldıysanız neden önlemediniz” diye soran yok!
Bir de…
Kamuoyunun tepkisini azaltmak için, ne çok IŞİD militanı yakaladıklarını medyaya uçuruyorlar. Daha büyük can kaybını nasıl önlediklerini anlatıyorlar! Vs.
Uzatmayayım…
Burası Doğu toplumu; kurnazlıkla yürür tüm işler!
Kandır kandırabildiğin kadar.
Yazdırırlar; “MİT uyarmış!”
Yetmez; “MİT Rakka’da toplantının bilgisini almış!”
Yerseniz!..
Bir kez olsun… Bir kişi, sadece bir kişi çıkıp sorumluluk alsın. Yok. Hepsi pişkin!
Cumhurbaşkanından başbakanına, bakanından bürokratına istifayı akıllarına bile getirmiyorlar!
Vatandaşın can ve mal güvenliği için o koltukta oturduklarını düşünmüyorlar.
Burası Doğu toplumu; sadece ölen suçlu!..
MİT’e ödül
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan‘ı bilir misiniz?
Bilmeseniz de Google’a girip hayat hikayesini öğrenebilirsiniz.
Peki…
MİT İstanbul Bölge Başkanını bilir misiniz?
Hayatı hakkında bilgi bulamazsınız.
Lakin…
Doğan Yurdakul ile birlikte kaleme aldığımız “Bay Pipo” kitabını 1999 yılında çıkardık. O günden beri, ara sıra MİT çalışanlarından bana mektup-mail gelir.
Geçenlerde eski MİT İstanbul Bölge Başkanı ile ilgili çok özel bilgiler bulunan mektup geldi.
Hemşehrisi işadamı Ali Ağaoğlu ile ilişkisi…
AKP milletvekili Aziz Babuşçu ile AKP İstanbul il başkanlığı döneminde başlayan ilişkileri…
AKP milletvekili Metin Külünk ile akaryakıt ilişkisi…
Kemerburgaz’daki ticari ilişkileri…
Siyasi iktidarla ilişkileri…(Erdoğan’ın İstanbul’daki gezilerinde hep yanında olması, damada büyük hürmet göstermesi gibi.)
Bu “başarıları” sonucu, kısa süre önce MİT’te üst düzey göreve getirilmişti.
Mektup uzun…
Ayrıntılara girmeye gerek yok. Bu mektuptan bahsetmemin nedeni şu:
İstanbul’da bugüne kadar 15 canlı bomba saldırısı oldu.
– Malum medyaya baksan bu saldırıları MİT önceden haber etmiş.
– Bana gönderilen mektuba baksan; MİT Bölge Başkanı mesaisini terfi ve özel işleri için tüketiyor; politikacılar ve işadamları peşinde koşturup duruyor!
Hangisi doğru?..
Canımız kime emanet?
Şu yaşadıklarımızın asıl sorumlularından biri MİT değil mi?
Bıraktık artık istifa etmelerini demek ödüllendiriliyorlar!
AKP, ülkede bir tek idealist bürokrat bırakmadı; hepsini kendilerine benzettiler:
Koltuk-makam için her yol mubah!
IŞİD ya da PKK canlı bomba patlatmış kimin umurunda!
Demek… Eğil damadın önünde gelsin terfin…
Hâlâ “milli” değil
Sahiden…
Tehlikenin farkında mısınız?
Erdoğan-Davutoğlu-Hakan Fidan üçlüsü Türkiye’yi bataklığa sürükledi.
Sandılar ki…
ABD; Beşşar Esat’ın işini, Kaddafi’ye yaptığı gibi kısa zamanda bitirecek.
Saddam’ı astığı gibi…
Kaddafi’yi linç ettirdiği gibi…
Esat’ı da yok edecek! Olmadı. Yapamadı.
Esat çok akıllı siyasi ve askeri manevralarıyla yerinde kaldı.
Olan Türkiye’ye oldu: Artık komşularımız arasında IŞİD ve PKK var!
Emperyalizmin eli kanlı bu iki taşeron örgütü, Türkiye’ye savaş açmış durumda.
Evet, Türkiye savaşa girmiştir.
Geleneksel savaşlar dönemi bitti. Artık yapılan gayrinizami harp‘tir; yani düşük yoğunluklu savaş! Düzenli ve büyük birlikler yerine, küçük ve işlevsel birliklerle ülkeyi yıpratmak, halkının moralini bozmak, sivil ve askeri kayıplar verdirmek için yapılan savaş şeklidir bu.
Bu savaşı kazanmanın en birincil yolu, istihbarattır. Terörist eylemlerin “ne zaman, nerede ve nasıl” gerçekleşeceğinin tespit edilmesi şarttır. Yani; beline bomba bağlamadan önce teröristi yakalamak şarttır.
Görünen şu: MİT, artık IŞİD içinden istihbarat alamıyor.
Joseph Nye, 1990 yılında yayımladığı “Bound to Lead” adlı kitabında ilk kez “yumuşak güç” kavramını kullandı. Kavramı, en basit şekilde; işbirliği, ikna ve cazibe yöntemleri ile karşı tarafın “kalpleri ve zihinlerinin” kazanılması olarak tanımladı.
IŞİD, Musul‘a girdiğinde Türk Başkonsolosluğu’nun terk edilmesine gerek görmeyecek kadar bu kanlı terör örgütüyle yakın olan MİT, bugün seyirci durumuna nasıl düştü/düşürüldü?
“Niyet-zihin okuma” neden yapılamıyor?
Yoksa…
Soğuk Savaş döneminden beri MİT’in istihbarat kaynağı CIA gibi servislerin verdiği bilgilere mi dayanıyordu; bu hâlâ mı sürüyor? Hâlâ mı MİT “milli” değil!
Bu sebeple MİT; Kuzey Suriye meselesinde ABD ile “ortaklık bozulup” CIA’dan bilgi kesilince ortada kalıverdi.
Sonuçta…
MİT medyaya sızdırdığı “haberlerle” kamuoyunu aldatabilir ve fakat umarız kendini kandırmaz. Yoksa durum vahim…
Baksanıza… IŞİD’in Türkiye’de kaç tane uyuyan hücresi olduğu bilinmiyor.
MİT yöneticileri ise, koltuk peşinde…