HANIM ELİ
Hüseyin MÜMTAZ
Başlığa bakıp bu sıcakta çiçek/böcekten bahsedeceğim zannedilmesin.
Son onbeş günün, özellikle de son iki günün baş döndürücü hızına eli değen bayan politikacılara dikkat çekeceğim.
1.İlk adımı Almanya attı, parlamentolarında “1915’de Türkler, Ermenilere soykırım yaptı” dedi. Oysa daha yarım asır önce Yahudilere “tescilli” soykırım yapan Nazilerin, bir asır önceki olayları gündeme getirmesi tarihin kahkahasıdır.
Kaldı ki hatırladığım kadarıyla “Harb-i Umumi”de Alman ve Osmanlı İmparatorlukları “İttifak Devletleri” çatısı altında müttefik değiller miydi? Birçok Alman General, Osmanlı ordusunda “komutan/danışman” değil miydi?
Yâni, 1915’de eğer bazı olaylar olmuşsa çorbada Almanların da tuzu bulunmaktaydı.
Haziran başında Almanlar 1915’de Türklerin soykırım yaptığını onayladılar.
Ayni gün Türkiye; Berlin’deki Büyükelçisini “istişareler için” geri çekti.
Krizin nasıl tırmanacağını, tarafların sonraki adımını merak ederken; sadece bir hafta sonra, Almanya Savunma Bakanlığı’nın, “İncirlik’teki askeri personeli için misafirhane inşa etme ve bazı alt yapı kurma konusunda Türkiye ile yürütülen görüşmelerde prensipte mutabakatın sağlandığına” dair açıklaması Ankara tarafından da doğrulandı. Yetkililer, Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in bu yılbaşında İncirlik ziyareti sırasında gündeme getirdiği taleplerle ilgili prensipte varılan mutabakata rağmen görüşmelerin devam edeceğini söylediler. Bir askeri yetkili, “Bazı konularda hâlâ pürüzler var. Bunların da giderilmesi şart” dedi.
Diplomatik jargonu Türkçeye çevirirsek; Türkiye, Alman Parlamentosundaki Ermeni soykırımı kararına “rağmen” Almanlara İncirlikte “üs” vermişti.
Bir on gün sonra Alman Savunma Bakanlığı yetkililerinin İncirliği ziyaret edecekleri, fakat Türk makamlarınca izin verilmediği duyuruldu.
Bu da normal..
Ama Alman Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in “ld am Sonntag” gazetesine şu söyledikleri yenir, yutulur değil;
“Savunma Bakanlığı yönetiminin görev yapan Alman askerlerini ziyaret etmesi doğaldır. Bu yüzden gelecek günlerde İncirlik’e giderek oradaki askerlerimizin durumları konusunda kendileriyle görüşeceğim. Bu esnada Alman ordusunun parlamentonun askeri olduğunu Türkiye’ye anlatma fırsatını kullanacağım. Bu parlamenterler Türkiye’yi Suriye’den gelecek füzelere karşı korumak amacıyla Patriot hava savunma sistemlerinin konuşlandırılması için mecliste kabul oyu veren kişilerdir”.
Bakan, İncirlik’teki Alman askerlerinin barınması için yeni yerlerin inşası planlamasının devam edip etmeyeceğinin sorusu üzerine, “Öncelikle oraya gidip kalınan yerler konusunda bir resim ortaya koymalıyım. Türkler Tornado’larımızı İncirlik’e götürdüğümüzde memnun olmuşlardı. Ege’de birlikte iyi görev yapıyoruz. Bunun daha da üstüne bir şeyler koymak istiyoruz” diye devam etti…
Yâni Bayan Bakan; “a) Geleceğim; b) Patriot isterken iyiydi; c) Tornadoları gönderdiğimizde hoşunuza gitmişti” ve en önemlisi; d) “Alman ordusunun, parlamentonun askeri olduğunu Türkiye’ye anlatma fırsatını kullanacağım” dedi.
Bu noktadan sonra olayların hızına yetişmekte oldukça zorlandığımı ifade etmeliyim…
- İsrail’le “içeriği her iki tarafa göre hayli farklı” bir anlaşmaya varıldığı duyuruldu. Yahudice ile Türkçe arasında tercüme yaparken ortak bir metin yazmanın bu kadar zor olduğunu tahmin etmiyordum.
Her neyse; Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için anlaşmaya varılmasının ardından her iki ülkeden de önemli açıklama ve hamleler geldi. Netanyahu, Türkiye ile varılan anlaşmanın İsrail ekonomisi üzerinde ‘muazzam etkileri’ olacağını söyledi. Başbakan Binali Yıldırım da Çankaya Köşkü’nde büyükelçilere vereceği iftar yemeğine İsrail Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Amira Oron’u da davet etti, Bayan Oron bu davete olumlu yanıt verdi ve katıldı…
- Eş zamanlı olarak gündeme Rusya bombası düştü. Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Soçi’deki Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü toplantısına davet edildiği haberi sızdı, hemen ardından; Rus uçağının düşürülmesinden beri bizden kaynaklanan her kademeden lâfa ânında cevap vermesiyle tanıdığımız Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bayan Maria Zaharova bu daveti doğruladı.
- Putin’e yazılan ve “üzüntü beyan edilen” mektup açıklandı.
Rusya Federasyon Konseyi Başkanı Bayan Valentina Matviyenko, “Özür gecikmiş olsa da, bildiğiniz gibi geç olması hiç olmamasından iyidir. Bu zaman içerisinde karşılıklı ilişkilerimiz bazı negatif süreçten geçti, eski güven anlayışı kaybedildi. Yine de, bu mektup Rusya ve Türkiye’nin bağlarının düzelmesi için temel oluşturabilir ” açıklamasını yaptı.
Alman Savunma Bakanı Bayan Ursula von der Leyen, İsrail Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Bayan Amira Oron, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bayan Maria Zaharova ve Rusya Federasyon Konseyi Başkanı Bayan Valentina Matviyenko…
“Avrupa’nın patronu” Bayan Merkel’i unutmayın; Amerika’nın favori Başkan adayı Bayan Clinton’u ihmal etmeyin. (Merkel, Brexit’i onaylayan İngiltere’ye, “Gecikmeyin, gereği neyse yapın” demiş).
Bahçeli’nin kâbusu olan Akşener’i de bir kenara yazın.
Bayan politikacıların uluslararası ilişkilere getirdiği üslûp farkı konusunda siz ne düşünüyorsunuz?
Bu arada yine bize dönelim…
Rusya ve İsrail’den sonra sırada acaba Ermenistan, Mısır ve Suriye de mi var?
Yâni “sıfır sorun/sıfır dostluk”daki bütün yanlış, Dâvutoğlu’nun her Bayram/Cuma çıkışı selam getirdiği “gönül coğrafyamız” politikalarında mı idi?
Çünkü Binali Yıldırım bir adım daha atmış, “Gerekirse Rusya’ya tazminat ödenebileceği”ni bile ifade etmiş. 28 Haziran 2016
NOT; İngilizler referandumla AB’den çıkmayı kabul edince doğal olarak İngiliz milli futbol takımı da o sonuca “uyarak” Avrupa şampiyonasından “ayrıldı”. Elendikleri İzlanda’nın nüfusu 320.000. Ama asıl şaşılacak konu; yenilip elendikleri maçtan sonra futbolculara prim filan vermemişler, İngiltere Teknik Direktörü Roy Hodgson da istifa etmiş. Büyük harflerle İSTİFA ETMİŞ…
Ne kadar ayıp… Hiç olacak şey mi? Kötü örnek oluyor. Çoluk çocuğa nasıl anlatacağız yaptığı şeyin niteliğini? Ayıp, ayıp…
57’İNCİ ALAY HER YERDE/HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY EFRÂDIYIZ