NECDET BULUZ
MHP’nin tüzük değişikliği nedeni ile toplanan kongrede Türkiye’deki siyasi dengeleri değiştirecek adım da atılmış oldu. Çok açık ifade etmek gerekirse, Milliyetçi hareket tabanından gelen bu hareket hem parti, hem siyasi hayatımızda çok şeyleri değiştirebilecek boyutlara taşınabilir.
Biz, MHP’de yaşananları “taban harekâtı” olarak değerlendiriyor.
Daha önce Tüzük kongresinin toplanması için muhalefet cephesi 540 delegenin imzasını toplamıştı. 19 Haziran’da yapılan kongrede 752 delegenin imza verdiği noter kanalı ile açıklandı. Kongreye katılımın beklenenden fazla olması, delege imzalarının çokluğu, Milliyetçi Harekette “Taban Harekâtı”nın ayak sesleridir.
Geçmişe göz attığımızda bugünlere nasıl geldiğimiz daha açık biçimde görülecektir:
7 Haziran seçimlerde MHP 80 milletvekili çıkardı. Daha sonra yapılan 1 Kasım seçimlerinde milliyetçi hareket 1 milyon 900 bin oy kaybı ile ağır bir yenilgi aldı. MHP’nin milletvekili sayısı 40’a, oy kaybı ise % 12’ye düştü. MHP’den kayan oyların AK Parti’nin tek başına iktidar olmasının yolunu açmıştı.
PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin 3.parti olarak Meclis’e girmesi, MHP’nin HDP’nin altına düşmesi Milliyetçi Harekete gönül verenlerde büyük hayal kırıklığı yaratınca, partide taban hareketlendi. HDP’nin 3.parti olması, MHP’nin barak altında kalmaktan son anda kurtulması bu partiye gönül verenin içine sinmemişti.
Eğer, lider doktrini ve teşkilat düşüncesinin ağır olduğu, lider kültü ve yukarıdan aşağıya bir işleyişin sembolü haline gelmiş olan MHP’de, taban bütün bunları alt-üst edecek bir harekât başlatmışsa buraya bir nokta koymak gerekir. Böyle bir harekatın önüne de set çekilemez.
Şimdi 10 Temmuz’da MHP Olağanüstü kurultaya gidecek, Genel Başkan ve parti yönetimi seçilecek. Bu kongrede bir değişimin olabileceği konuşuluyor. Demokratik bir ortamda ve delegelerin isteği doğrultusunda yapılacak olan bu seçimlerde ortaya çıkacak sonuca da herkes saygı duymalıdır.
Demokrasi, hukuk devleti ve yargı kararlarına karşı saygı vurgusunun hakim olduğu Milliyetçi Hareket, değişim ile bütün ağırlığını siyasi hayatımıza koyacaktır. Siyasi hayatımızın ve geleceğimizin emniyet sübobu olarak görünen MHP’nin 10 Temmuz’daki kongreden çok güçlü biçimde çıkması sadece bu partiye gönül verenlerce değil, iktidar partisinden umudunu kesenlerce de isteniliyor.
Şimdi buradaki bütün endişe şu:
Genel Merkez halen bu taban harekâtına direnir, ortaya başka şeyler çıkarmaya çalışırsa Milliyetçi Harekette bölünme de kaçınılmaz hale gelebilir. Bu nedenle, taban harekatını başlatan muhalefet ile, Genel Merkezin uyum içinde olması, ortak bir yol bulup, öyle hareket etmesi kaçınılmazdır.
MHP, bugün sosyo politik açıdan tıkanmış bir parti görünümündedir. Kimin Genel Başkan olacağı, kimlerin yönetimde yer alacağı kongrede delegelerin vereceği oylar ile belirlenecek. Bu tıkanmışlığın önünü açabilmek, umut olmak, kitleleri kucaklayabilecek konuma taşınmak ve iktidar olma yolunda iddialı hale gelebilmesi için Milliyetçi Harekette birleşme ve bütünleşme şarttır ve kaçınılmazdır.
Bunu artık herkesin görmesi ve kabullenmesi gerekiyor.
Hukuka uygun olarak yapılan, MHP’ye yakışan biçimde gerçekleştirilen ve tıkanmışlığın giderilmesi için atılmış olan bu adımı Genel Merkezin “korsan” olarak değerlendirmesi ve bunda ısrarcı olması bize göre Milliyetçi Harekete büyük zarar verebilir, bundan kaçınmak gerekiyor.
Nitekim Çağrı Heyeti Başkanı Ali Sağır konuşmasında Türk Milleti adına yetki kullanan mahkeme kararlarına uygun olarak ve yine Türk Milleti’nin kendilerine verdiği görevi yerine getirdiklerini, kendine has sempatik Trabzon üslubuyla anlattı ve kurultayın alacağı kararların demokratik ve meşru olduğunu söyledi. “Böyle demokratik bir hareket ülkücülere yakışırdı. Çünkü karşılaştığımız bütün engelleri ülkücülerin desteği ile aştık” diyerek de sözlerini tamamladı.
Özetle yapılan tüm işlemlerin hukuki çerçevesini çizmiş oldu. Yapılanların da tamamen yasal olduğunun altını kalınca çizdi.
Uzlaşma, birlik ve bütünlüğü sağlama Milliyetçi hareketin özünde ve yönünde vardır. Partide sorunların daha da derinleşmemesi için, Genel Merkez yöneticilerinin de atacağı adımlar önemlidir.
Genel Merkezin de hiç kuşkusuz bir tabanı ve sempati duyanları vardır. Eğer, sıkıntılar devam eder, uzlaşma sağlanamazsa, muhalefet cephesi ile Genel Merkez cephesi karşı karşıya gelecek, bir noktada bölünme de kaçınılmaz olacaktır. Böyle bir durumda en büyük ve ağır darbeyi yiyen yine Milliyetçi harekete gönül vermiş bulunanlar olmayacak mı? Bundan kimin ya da kimlerin karlı çıkacağını söylemeye gerek bile duymuyoruz.
Temennimiz böyle bir dolduruşa ve oyuna Milliyetçi harekete gönül vermiş olanların gelmemeleridir. Genel Merkez yöneticileri parti tabanından gelen sesi ciddiye almalı, ortaya çıkan tabloyu da iyi değerlendirmelidir.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın