Hocaların Hocası bu kadar boş konuşur mu? Prof. Ünvanı almış bir kişi, konuştuğunu Artvin’e uyarladığında, sözlerinin yalan ve aldatmacadan ibaret ısmarlama cümleler olduğunu acaba farkında mıdır? Hocaların hocası siz Madenciler Vakfı Başkanısınız.. Elbette ki yerüstünü yani bizi, Yani canlıları, ağaçları, suyu, yaşam alanlarını geçmişi ve geleceği bizim gibi göremezsiniz!. Ve hiç bir zaman da maden bölgesinde yaşamadınız, yaşamazsınız da!..
Hocaların hocası Prof. Güven Önal’ın yerel gazeteye verdiği röportajda verdiği örnekleri görmek için google’nin görseller kısmına giriyorum.
Avusturya’da Mittersiel Wolfram madeni diyorum, çıka çıka Artvin’de internetten sanal yayın yapan meşhur büyük gazeteye(!) verdiği röportaj çıkıyor!..Bunun dışında Hiçbir görsel yok!..
ABD’de Dead Walley bor madeni ne bakayım dedim. O da yok!..
Paris’in 10 km yakınında Jips madeni’ne bakayım dedim o da yok!..
Yeni Zelanda’da şehir içinde altın madeni işletilmektedir diyor.
Ona da baktım. Vallahi yok!. Bir tane bilgi kırıntısı yok.
Bir tane de yerliden örnek vermiş ya, Bergama!. Ona bakayım dedim;
Orada komedi, dram, trajedi yaşanıyor. Bergama’ya 6 yıl sonra bilirkişi gidiyor!.
Bergama delik deşik edilmiş, iğdiş edilmiş, talan edilmiş, bilirkişi rapor yazıyor.
Bunlardan 2’si çok güzel olmuş, çok iyi olmuş mealinde rapor verirken,
3’ü adeta isyan etmiş!. Bu kadar vahşice doğa katledilir mi diye!.
Bilim insanları da artık ikiye bölünmüş durumda!.
Çıkarcılar, parayı ve sermaye egemenlerini tercih edenler,
Bir de doğayı, canlıyı, doğruyu, insanlığı
her şeye rağmen tercih eden bilim insanları.
Önal, Maden şirketlerine de danışmanlık yapıyor. Ee, bunu da babasının, geçmişinin hayrına yapmadığına göre, onun ağzından maden şirketleri aleyhine bir sözcük beklemek en hafif deyimle söylüyorum saflık olur!
Onunla röportaj yapanlar Hocaların Hocası olarak takdim ediyor. Eyvallah. Prof olmuş, emek vermiş nihayetinde. Ama bilirkişi heyeti alanlarında uzman kişilerden seçiliyor değil mi? Eğer bilim adına konuşulacaksa Artvin’de 20 yıldır konuşulan tek şey geçerlidir. Ya Artvin Ya maden!
Bu fiziki açıdan söylenmiş ve yazılmış tespittir. Artvin Çorun Vadisinden başladığı diklenme ile Cerattep’ye vardığında yaklaşık 2 bin metrelik bir tepe ve %85 eğimle Göğe Komşu olur. Siz bu coğrafyada madencilik yapacaksanız ana kucağında duran Artvin’i orada tutan en önemli omurgayı yok edersiniz.. Artvin’i öldürürsünüz. Onun içindir ki 25 yıldır burada kazma vurulamadı.
(Gerçi bu bilirkişi seçimi de artık büyük bir soru işaretine döndü ya!)
Önal bir maden mühendisi, maden profesörü. Aslında madeni bu kadar ballandıra ballandıra anlatması da son derece doğal. Anormal olan benim yaşam alanımı kendi çıkarları doğrultusunda konuşmaları ile yaşamımı, ilimi, geleceğimi, geçmişimi maden şirketine pazarlama gayretleridir!
Cerattepe’de Artvin’de maden zarar değil kar getirir diyor ya; Sanki biz hiç madencilik görmedik. Sanki Artvin Murgul’u, Damar’ı Sinkot’u hatta Hod’u hiç bilmiyoruz. Artvin halkı sanki 5177 sayılı maden kanunundan habersiz. Sanki çıkan maden halk için, ülke için çıkıyor, hazineye irat ediliyor!. Sanki maden şirketleri gece gündüz ülke için çalışıyor.
işçiye verdikleri ücret ortada, Maden şirketleri o kadar acımasızdır ki, o kadar çok kendileri için vardır ki, bir tane sendikalı işçileri yoktur!. , okuyan, öğrenen, sorgulayan, soran, hakkını arayan ses çıkaran yorulunca azıcık da olsa dinlenen işçiden çok, imkanı olsa 24 saat çalışan bir dakika durmayan robot çalıştıracaklar!
Maden zenginlik getirirmiş! Bu ilde bir asırdan fazla zamandır madencilik yapılıyor. Bu insanlar neden zengin değil? Bu şehir neden sürekli azalıyor, küçülüyor, eriyor, bitiyor? Neden Damar Belediye iken 2 bin nüfusu bile tutamayarak köy oldu?
Oysa düşünüyorum, Damar’da maden şirketinin 900 işçisi var. Bunlar bulundukları yere ikamet alsa bir de hanımlarını ekleyin, çocukları ve yöre halkıyla gerçek nüfusun 3 binden fazla olduğunu görürsünüz. Ama damar 2 bini bulamadı!. O halde sesli düşüneyim; belediyeyi de bu maden şirketi kapattırdı!.
Çünkü yılda belediyeye 2 trilyon veriyordu. Muhtarlıkla bu işi 600 bin TL’ye kurtarıp her yıl 1 trilyon 400 bin TL’yi cebe indirmek daha güzel oluyor! Maden şirketi bundan dolayı Damar’ın hakkını yiyor. Damar’da kazandığı milyonlarca doların 10 binde birini bile kıyamayan bir maden şirketi ne kadar “milli” olabilir ki?
Maden şirketleri “milli” kelimesini çıkarları için kullanıyor. “Milli” iseler madeni devlete, millete teslim etsinler. Çıkardıkları madeni teslim edip emeklerinin ücretini alsınlar! Hemen dışarıya satıyorlar!. Hani maden bize lazımdı? Çayeli Bakırları yer altından çıktığında Türkiye’yi görmeden yabancı ülkelere hammadde olarak gidiyor!. Yani şirket satıyor para kazanıyor. Bir de satarken teşvikten para alıyor! Biz bu işten ne anladık Allah aşkına?
Bu maden sorunu 2 ana başlıkta incelenmeli. Bir tanesi çıkarılacak yer var, asla çıkarılmayacak yerler var. Bu bir kere en büyük sorundur. Hani bir turizmci Topkapı Sarayı’nı gösterip altına da Artvin’in bir manzarasını koyup; “maden var altın var diye Topkapı Sarayı’nı kaldırır mısınız? Diye sormuş, önde oturan protokol buz kesmişti!. Halbuki sözü onlara değildi!. Arka taraftan ise büyük bir alkış kopmuştu.
2.si ise Dünya Çevre günü olan 5 Haziran 2004 yılında kabul edilen ve bir yıl sonra 5 Haziran 2005 yılında yürürlüğe giren 5117 sayılı Maden Yasasına değinsin!. Bu maden yasası derhal iptal edilmeli. Çünkü temeli sömürge madenciliğine dayanıyor. Bu kanunla millet devlet değil, sadece şirket zengin oluyor!. Ben isterdim ki bu Prof. canımızı acıtan bu korkunç gerçeklere de temas etsin Ama nerde! (Devam edecek…)
Bir yanıt yazın