NECDET BULUZ
Son günlerde çok sıkıntılı günler yaşıyoruz. İçte ve dıştaki olaylar, Türkiye’yi iyice kıskaca alıyor. Bizi yönetenlerin yanlış uygulamaları ve politikalarından kaynaklanan bazı olaylar karşısında özellikle muhalefet partilerinin suskunluğu da tartışılıyor.
Muhalefet, gerektiği zaman yol gösterici olmak, yapılan yanlışlar varsa bunları ortaya koymak, görüş ve önerilerini de paylaşmak durumundadır. Muhalefet olmanın da kuralları ve en az iktidar kadar sorumlulukları da vardır. Bu partilere oy veren ya da vermeyenler bu partilerden de sesler duymak ister.
Türkiye’nin çimentosu olarak değerlendirilen ve Türk siyaset sahnesinin olmazsa olmazlarından kabul edilen Milliyetçi Hareket, şimdi iç sorunları ile uğraşıyor. Tüm olup bitenler karşısındaki sessizliği ve suskunluğunu koruyor. Hâlbuki MHP’nin en şiddetli şekilde muhalefet yapacağı, yol göstereceği, alternatifler üreteceği bir dönemden geçiyoruz. Milliyetçi harekete gönül verenler, bu sessizliğe ve suskunluğa adeta isyan ediyor.
Şimdi beklenen çıkışlar ve değerlendirmeler MHP’den gelmeye başladı.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’ın, son günlerde pek sesi çıkmıyordu. Gelişen olaylara esprili şekilde yanıtlar veren, özellikle iktidar partisi AK Parti’nin yaptığı yanlışları açık yüreklilikle ortaya koyan ve paylaşan Vural, içte ve dışta son gelişmeleri değerlendirdi.
Oktay Vural, Milliyetçi Hareket içinde yaşananlarla ilgili pek konuşmuyor. Ancak, gelişmelerden son derece rahatsız olduğu biliniyor. Genel Merkez’de muhaliflere karşı alınan bazı kararları da onaylamadığı iddia ediliyor.
Vural’ın gündeminde son hakim ve savcıların yer değiştirilmesine yönelik tayinler ile, Suriye’de yaşanan gelişmeler ön planda yer alıyor. “Türkiye güvenilirliğini kaybetmiştir” diyen Vural, “Menbiç’te Kürt koridoru altında bir Kürdistan inşa ediliyor” diyerek bu önemli gelişmelere dikkatleri çekiyor.
“AK Parti’nin Suriye politikaları terör örgütünün Türkiye’nin güneyinde egemenlik oluşturmasına kadar getirmiştir. PYD orada varlığını sürdürdü, üstelik Türkiye, Peşmerge’nin PYD’ye yardım etmesi için koridorunu açtı. ‘Fırat’ın batısına geçemez, bu kırmızı çizgimizdir’ dendi. Böylelikle Fırat’ın batısı diyerek, Fırat’ın doğusundaki kabul ettiklerini ifade ettiler. Burada bir koridor oluşturma girişimleri devam ediyor. Türkiye’nin bir kırmızı çizgisi vardı. Ne oldu kırmızı çizgilere? PYD’nin varlığı kırmızı çizgiydi? Batıya geçerse, vururuz’ dendi. ‘Kesinlikle geçirmeyeceğiz’ dendi. Geçti. Menbiç’te Kürt koridoru altında bir Kürdistan inşaatına devam edildi. Amerika Birleşik Devletleri PYD ile birlikte onun meşruiyetini sağlıyorlar. Fransa da Ayn-el Arab’ta, Kobani’de üs açıyor. Irak’ta olduğu gibi PKK egemenliğine bir terör devleti inşa ediliyor. Nerede kaldı sizin kırmızı çizginiz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü kullanamadınız. Bu tablo iflas etmiş bir dış politikayı, Türkiye’nin güvenliğini sınır ötesi korumaktan beceriksiz bir hükümetin varlığını ortaya koyuyor”
Almanya ile bilindiği gibi sorunlar yaşanıyor. Buna rağmen Almanya’ya Türkiye’deki üslerin açılmış olması da bugünlerde tartışma yarattı. Bu tartışmalara da katılan Oktay Vural’ın sözleri söyle:
“Türkiye güvenilirliğini kaybediyor. Bundan sonra hangi ülke Türkiye’nin göstereceği tepki karşısında yapacaklarından cayabilir? Günübirlik kararlar, ne yapıldığını bilmeyenler, milletimizin gazı alınıyor. Olan aziz milletimizin ecdadı sorgulanıyor, suçlanıyor. Ama onların temsilcileri Türkiye Cumhuriyeti Devleti sahip olduğu gücü kullanamıyor. Ne işi varmış Almanya’nın İncirlik’te? Türkiye’nin tarihi, geleceği daha önemli değil mi? Türkiye yabancı ülkelerle ilişkilerini milli menfaatlerine göre ayarlayabilmelidir. Hükümetin temel yanlışları, Türkiye’nin milli menfaatlerine dayalı bir dış politikadan giderek uzaklaşmasıdır”
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, hukuk sistemimizdeki depremle ilgili olarak da görüşlerini yansıttı. Vural, hakimlerin bağımsız ve tarafsızlığına gölge düşürülmesine yönelik her türlü hareketin karşısında olduklarının altını çiziyor.
“Yer değiştirme, dosyalar konusunda sürekli olarak yapılan atamalar hakimlerin bağımsız ve tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Özellikle üst mahkemelerin istikrara kavuşması lazım. 2014 yılında Yargıtay ve Danıştay üyelerini arttıran bu hükümetti. Bununla ilgili eleştirilerimizi dile getirmiştik. Hatta kendilerine ‘obez bir Danıştay, Yargıtay oluşturuyorsunuz, bu kesinlikle kabul edilmez’ demiştik. Onlar bizlere demişlerdi ki; ‘iş yükü çok ağır. Dolayısıyla dosyaları bir an önce dikkate almak için sayıyı arttırmamız gerekir’ diye gerekçe sunulmuştu. Şimdi, tekrar üyelerin sayısını yarı yarıya azaltma gibi yöntem. Maalesef siyasi irade yargı üzerinde hakimiyet alanı oluşturmak istiyor. Hükümet yargı üzerinde üye sayısını arttırırken de, bir amacı gütmüştü. Yargıtay yandaş, candaş değil, Türk milleti adına egemenliği kullanan ve bu anlamıyla adaleti dağıtan merci olması gerekir. Maalesef anlaşılan bürokratik bir kademe olarak gördüler. Tüm bunlar yargıya olan güveni azaltacak olan hususlardır. Bu girişimde siyasi amaçlarla hedeflerine ulaşmak isteyen, yürütmenin yargının üstünde Demokles’in kılıcı gibi gerek dosyalar gerek görev süreleri itibariyle istediğim icraatı yapabilirim demek suretiyle bağımsız ve tarafsızlığına bir girişim olduğu kanaatindeyim. Konjonktüre göre yargıyla istediği gibi oynanıyor. Yargıyla istediği gibi oynama istikrar sağlamaz, yargıya güveni zedeler. Türkiye’nin yerleşmiş bir yargı yapısı olması lazım. Yargıtay ve Danıştay’ın bile yapılarının ve üyeliklerinin yerleşmediği ortaya koyuyor”
Temennimiz Milliyetçi Hareketin en kısa zamanda toparlanması, birleşip, bütünleşmesi ve siyasi arenada ses getirebilecek konuma gelmesidir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın