İrlanda’da yayımlanan The Irish Times Gazetesi’ne konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “son çatışmalar nedeniyle 500 bin Kürt’ün evlerini terk ettiğini, binlerce kişinin kalacak bir evi, sığınacak bir yeri olmadığını söylemiş.
10 yerleşim bölgesi tamamen tahrip edildi ve bu insanların acil insani yardıma ihtiyaçları var” diyerek durumu olduğundan farklı göstermeye çalışmış.
Peki, bahsettiği 500 bin Kürt, evlerini neden terk etmek zorunda kaldılar acaba?
Anlatsana Selahattin Efendi…
Desene; biz doğduğumuz, büyüdüğümüz, ekmeğini yediğimiz Türkiye’yi kendi çıkarlarımız ve emperyalist güçlerin çıkarları için onlarla birlik olarak parçalamaya çalışıyoruz.
Türk askerine polisine kahpece tuzaklar kuruyor sırtlarından vuruyoruz.
Desene; 500 bin Kürtün oturduğu sokaklara, caddelere tonlarca bombalar gömdük.
Bize katılmayan Kürtleri tehdit ettik zorla evlerini silah depoları haline getirdik.
Evlerinin altından tüneller açtık.
Bombaları patlattık, evleri, mahalleleri harabeye bizler çevirdik.
Neron gibi her tarafı yaktık yıktık.
Şehirlerde arabaları, otobüsleri kundakladık, alev topuna döndürdük.
Kürt, Türk bakmadan vatandaşların mallarına, canlarına kıyarak zarar verdik.
Karakollara, kışlalara, tonlarla bomba yüklediğimiz araçlarla saldırdık sivil, asker polis, binlerce insanı canice öldürdük.
Bunları neden anlatmıyorsun da sanki durup dururken asker, polis, jandarma akıllarını kaybetmişler zevk için saldırıyorlar havası estiriyorsun.
Kentlerde sivil halka karşı ağır silah ve tankların kullanıldığı yalanını söylüyorsun.
Sizin yaptıklarınıza karşın asker ve polis karşılık vermesin tıpkı açılım, saçılım teranesindeki gibi sadece izlesin istiyorsunuz.
AKP göz yummasa, müdahale etmeyin emrini verdirmeseydi Amerika’ya rağmen siz çoktan bitmiştiniz.
Yatın, kalkın Erdoğan’a dua edin.
Utanmadan her gittiğin yerde Türklerin Kürtlere zulüm yaptığını ve Kürtleri öldürdüklerini anlatıyorsun.
Sonra da çözüm sürecinin yeniden başlatılmasını istiyorsun.
Bu nasıl çelişkidir?
***
Barışı getirmek için siyasette olduğunu söylemiş.
Türkiye hangi ülke ile savaşıyor da barış yapacakmış?
Kiminle kim barışacakmış ve istediği barış neymiş?
Açık açık anlatsa da, herkes te anlasa.
Demokratik Toplum Kongresi’nin olağanüstü toplantısında “Artık gelecek yüzyılda bir Kürdistan gerçeği olacak. Özerk bölgeleri de olacak belki devleti de olacak” demişti.
Aslında Demirtaş ve PKK, Kürt Devleti değil büyük İsrail’in kurulması için çalışıyorlar.
Ben Türk olarak ne kadar özgürsem onlarda aynıdır.
Milletvekili, bakan, cumhurbaşkanı olmuşlar.
Parti kurmuşlar.
Kim yasak etmiş ki onlara.
Yıllardır Kürt vatandaşlarımızı kandırıyorlar.
Bu hainlerden başka hiçbir Kürt vatandaşımız Türkiye’den kopmak istemiyor.
Bu cumhuriyeti birlikte kurmuşuz ve bin yıldır bir aradayız.
Birbirimizle evlenmiş çoluk çocuğa karışmışız.
Şimdi ‘Kürtler ile Türkler arasında yükselen gerilimin etnik bir savaşa dönüşebileceği’ provokasyonunu yapıyor.
Amerika ve İsrail kendilerine ne vaat ettiyse Türkiye’yi parçalamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bunlar vatan hainidirler.
***
Türkiye AKP ve Erdoğan sayesinde karanlıklara doğru hızla yol almaktadır.
İktidar ve yandaşları öyle çılgın sözler ediyorlar ki insanın inanası gelmiyor.
Bir profesör devlet kanalı olması gereken televizyonda “namaz kılmayan hayvandır” diyor.
Sen hayvansın desem hayvanlara hakaret olur…
Savunma bakanı olan şahıs, askerin, operasyon emri aldığı halde “Şehit veririm” endişesi ile verilen emirleri dinlemediğini söylüyor.
Bunca şehit nereden çıkıyor acaba?
Bu kadar yalan, bunca yolsuzluk ve ihanet cumhuriyet tarihinde bir ilk oluyor.
İnsanları enayi, geri zekâlı yerine koyan hainlerden mutlaka kurtulmamız gerek.
Bunun içinde CHP ye çok iş düşmektedir.
İlk önce kendi içindeki hainlerden kurtulmalı, örgütü ayağa kaldırmalı ve Kemalist düşüncede olan partiler ve de STK lar, diğer kurumlarla acilen birleşmelidir.
İnanıyorum ki, birlikten güç doğacak ve Türkiye özlediği güneşe kavuşacaktır.
Tünay Süer