ERDOĞAN ETNİK TEMİZLİK YAPIYOR

 
Çevre ve Şehircilik Bakanı M.Özhaseki, PKK’ya karşı yürütülen mücadele sonrası yenilenme çalışmalarına başlanacak Diyarbakır/Sur’da;
Hasar tesbitlerinin ardından ‘Bana daire verin’ diyenlere, Diyarbakır’da 3000 konutluk inşaatlardan ya da isteyenlere TOKİ’ nin Urfa, Mardin, İstanbul’daki evlerinden verileceğini açıkladı… 
Peki ama bu takas fikri ne anlama geliyor?
 
*
Ortadoğu’da mevcut siyasi ve askeri ayaklanmalar, yeni ve geniş kapsamlı demografik gerçekler üretiyor.
Savaş insanları kendi gibi olanlar ile birlikte yaşamaya teşvik ediyor ve toplulukların etnik azınlık statüsünden etnik çoğunluk statüsüne taşınmasına yol açıyor.
Trajedi ve korkunun ortasındaki insanlar, bu gerçek üzerinden Irak, Lübnan, Ürdün ve Türkiye’de kendilerine yeni bir hayat kurmanın peşinde koşuyor.
Beş yılı arkada bırakan Suriye iç savaşından kaynaklanan nüfusun yer değiştirmesi,
Arapça konuşulan üç komşuyu Irak, Lübnan ve Ürdün’ü ve Türkiye’yi ciddî anlamda değiştiriyor…
 
*
İsrail Askeri Doktrini güvenlik konusunda;
1-İsrail çevresinde güvenli bölge oluşturulması,
2-En uzak mesafedeki füzelerin bertaraf edilmesi için düşman devletler sınırları ötesinde koruma daireleri oluşturma esaslarına dayanıyor.
İsrail için bu konseptin gereksinimi “Kürdistan”dır ve hayati önem arzediyor.
 
*
3 Eylül 2013’te Savunma Bakanı C.Hagel ve Genelkurmay Başkanı General M.Dempsey birlikte, ABD Kongresi’nde Suriye ile ilgili sunum yapıyor:
ABD’nin Irak’a müdahale anlamında herhangi bir planının olmadığını,
Ama bölgeyi İslam halifeliğine (İŞİD) ve Kürdistan’a bıraktığını belirtiliyorlar.
 
*
O günün Başbakanı Tayyip Erdoğan,”Kürdistan’ın” gündeme gelmesini, Türkiye’de Kürt sorununun içinin boşaltılmasına fırsat yaratacağı düşüncesiyle karşıladı.
Böylece Erdoğan, öncelikle Kürdistan’ı savunacağı için hem dış dünya nezdinde, 
Hem de Kürtlerin, Türkiye ve İsrail’in bölgedeki politikaları gereğince kendilerine vaad edilen, hayal ettikleri bir ucu Doğu Akdeniz’de özgür “Kürdistan” toprakları üzerinde Kürtleri Arap ve Ermenilerden ayırıp, birlikteliklerini sağlayarak;
‘Muhteşem lider’ olarak anılmayı ve Türkiye Kürtlerinin de desteğini almayı öngörüyordu…
*
Abdullah Öcalan ise İmralı’dan Kürtlerin bu tuzağa düşmemesi gerektiği çağrısında bulunuyor,
İsrail’in Barzani liderliğinde Kürdistan projesinin bir etnik temizlik faaliyetine neden olacağına dikkat çekiyordu.
Keza PKK da Kürt halkına, İsrail projesine karşı genel olarak seferber olma çağrısında bulundu…
 
*
31 Ekim 2014’te Fransa’da Elize Sarayında Cumhurbaşkanları Hollande ve Erdoğan, PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm ile bir toplantı yaptılar.
Ardından dönemin Dışişleri Bakanları Alain Juppe ve Ahmut Davutoğlu arasında bir mutabakat imzalandı.
Mutabakat Türkiye’deki PKK’nın Kürtlerini sürmek üzere Suriye’de, Fransa’nın gelecekteki çıkarlarını da sağlayacak yeni bir Devlet kurmak konusundaydı.
 
*
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de bir Kürdistan kurup buraya Türkiye’deki Kürtleri sürmek stratejisini yürütmeye başlamıştır.
Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda Türk Ordusu ve polisi, PKK’lı Kürtlere karşı halihazırda yoğun operasyonlar yürütüyor.
Bugüne kadar birçok köy yok edilmiş, diğer birçok köyde yaşayan insanlar bulundukları yerleri terk etmeye zorlanmıştır.
Erdoğan’ın stratejisi doğrultusunda Türkiye’deki Kürtler kıskaca alınıyor ve Suriye sınırındaki halklarla takas ediliyor.
Suriye sınırındaki birçok Türk köyüne Kürtler yerleştiriliyor, Türkiye’deki yerleşimler ise Suriyeli cihatçılardan yana olduğunu düşünülen Suriyeli Sünni Arap sığınmacılara armağan olarak veriliyor.
Bu sırada Erdoğan, Arap göçmen politikasıyla demografisini kırmaya çalıştığı Güneydoğu Anadolu’da, binlerce insanı devlet hizmeti işlerine aldırıyor ve onları ajanlaştırıyor.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeyse, Almanya’nın yarınki çıkarlarına hizmet için eğittiği ehil ve disiplinli Peşmerge ordusu;
Türkiye’deki PKK’ nın  terörist yöntemlerini reddediyor.
Peşmerge, IŞİD’in verdiği ciddi kayıplardan sonra Kürdistan’ın geleceği için olumlu etkileri olan adımları atmanın,
Kendini yeniden eğitmenin, yeniden silahlanmanın,
Irak merkezi hükümeti ve Türkiye Kürtleri gibi eski düşmanlarla taktiksel ittifaklar kurmayı öngörüyor.
İki büyük aile Barzaniler ve Talabaniler artık birlikte yaşayabiliyor.
Yönetim sorumlu diplomasi uyguluyor ve bir dolu uluslararası ticari anlaşmalara imza atıyor.
Türkiye’den çok fazla kişinin eğitim aldığı 10 üniversite bulunuyor,artık Kürt kültürü bu topraklardan yükseliyor…
 
*
Kürdistan Bölgesi’nin yüzölçümü 78 bin 836 kilometrekaredir.
Bunun 41 bin 597 kilometrekaresi ya da Kürdistan Bölgesi topraklarının yüzde 53’ü yabancı petrol şirketlerince satın alınmıştır.
Kürdistan Bölgesi hükümetinin kendi topraklarından çıkarılan petroldeki hissesi yüzde 20, petrol şirketlerinin payı ise yüzde 80 olurken,
Satılmayan yerler kentlerde ve köylerdeki yerleşim alanlarıdır….
 
*
Bu suretle Kürdistan’da feodal grupların etkin gücü giderek devlete çevriliyor.
Mülkiyet konusu kişisel haklardan siyasi haklara dönüşmüş ve uluslararası hukuk kapsamına girmiştir.
Küresel ekonominin güvenlik sağlayacağı petrol üreten, su kaynaklarının sahibi, ekilebilir tarlaları olan Kürdistan doğuyor.
En önemlisi, Ortadoğu’nun acımasız şartlarında Kürdistan hızla bütün Kürtlere  cazibe merkezi oluşturuyor.
Kürt devletinin ortaya çıkması halinde İran ve Türkiye’den daha çok Kürtün bu topraklara geleceği, bölgenin ciddi anlamda değişeceği öngörülüyor.
 
*
Kürtlerin giderek üç sınır ötesiyle güçlerini birleştirmesi, yaklaşık 30 milyon nüfusu olan birleşmiş Kürdistan’ı oluşturması ve büyük olasılıkla Akdeniz’e bir koridor açmaları,
Fransa’nın Suriye’de, Almanya’nın Irak’ta Kürtlere hami olması;
Her etnik topluluğa ve mezhebe açık İslam Cumhuriyeti çorbası olunması yolunda,Türkiye Ulus Devleti’nin  daha hangi komplikasyonlara uğrayacağını herkesin düşünmesi gerekiyor…
14.6.2016
 
Çevre ve Şehircilik Bakanı M.Özhaseki, PKK'ya karşı yürütülen mücadele sonrası yenilenme çalışmalarına başlanacak Diyarbakır/Sur'da;
Hasar tesbitlerinin ardından 'Bana daire verin' diyenlere, Diyarbakır'da 3000 konutluk inşaatlardan ya da isteyenlere TOKİ' nin Urfa, Mardin, İstanbul'daki evlerinden verileceğini açıkladı... 
Peki ama bu takas fikri ne anlama geliyor?
 
*
Ortadoğu'da mevcut siyasi ve askeri ayaklanmalar, yeni ve geniş kapsamlı demografik gerçekler üretiyor.
Savaş insanları kendi gibi olanlar ile birlikte yaşamaya teşvik ediyor ve toplulukların etnik azınlık statüsünden etnik çoğunluk statüsüne taşınmasına yol açıyor.
Trajedi ve korkunun ortasındaki insanlar, bu gerçek üzerinden Irak, Lübnan, Ürdün ve Türkiye'de kendilerine yeni bir hayat kurmanın peşinde koşuyor.
Beş yılı arkada bırakan Suriye iç savaşından kaynaklanan nüfusun yer değiştirmesi,
Arapça konuşulan üç komşuyu Irak, Lübnan ve Ürdün'ü ve Türkiye'yi ciddî anlamda değiştiriyor...
 
*
İsrail Askeri Doktrini güvenlik konusunda;
1-İsrail çevresinde güvenli bölge oluşturulması,
2-En uzak mesafedeki füzelerin bertaraf edilmesi için düşman devletler sınırları ötesinde koruma daireleri oluşturma esaslarına dayanıyor.
İsrail için bu konseptin gereksinimi "Kürdistan"dır ve hayati önem arzediyor.
 
*
3 Eylül 2013'te Savunma Bakanı C.Hagel ve Genelkurmay Başkanı General M.Dempsey birlikte, ABD Kongresi'nde Suriye ile ilgili sunum yapıyor:
ABD'nin Irak'a müdahale anlamında herhangi bir planının olmadığını,
Ama bölgeyi İslam halifeliğine (İŞİD) ve Kürdistan'a bıraktığını belirtiliyorlar.
 
*
O günün Başbakanı Tayyip Erdoğan,"Kürdistan'ın" gündeme gelmesini, Türkiye'de Kürt sorununun içinin boşaltılmasına fırsat yaratacağı düşüncesiyle karşıladı.
Böylece Erdoğan, öncelikle Kürdistan'ı savunacağı için hem dış dünya nezdinde, 
Hem de Kürtlerin, Türkiye ve İsrail'in bölgedeki politikaları gereğince kendilerine vaad edilen, hayal ettikleri bir ucu Doğu Akdeniz'de özgür "Kürdistan" toprakları üzerinde Kürtleri Arap ve Ermenilerden ayırıp, birlikteliklerini sağlayarak;
'Muhteşem lider' olarak anılmayı ve Türkiye Kürtlerinin de desteğini almayı öngörüyordu... *
Abdullah Öcalan ise İmralı'dan Kürtlerin bu tuzağa düşmemesi gerektiği çağrısında bulunuyor,
İsrail'in Barzani liderliğinde Kürdistan projesinin bir etnik temizlik faaliyetine neden olacağına dikkat çekiyordu.
Keza PKK da Kürt halkına, İsrail projesine karşı genel olarak seferber olma çağrısında bulundu...
 
*
31 Ekim 2014'te Fransa'da Elize Sarayında Cumhurbaşkanları Hollande ve Erdoğan, PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm ile bir toplantı yaptılar.
Ardından dönemin Dışişleri Bakanları Alain Juppe ve Ahmut Davutoğlu arasında bir mutabakat imzalandı.
Mutabakat Türkiye'deki PKK'nın Kürtlerini sürmek üzere Suriye'de, Fransa'nın gelecekteki çıkarlarını da sağlayacak yeni bir Devlet kurmak konusundaydı.
 
*
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de bir Kürdistan kurup buraya Türkiye'deki Kürtleri sürmek stratejisini yürütmeye başlamıştır.
Erdoğan'ın talimatı doğrultusunda Türk Ordusu ve polisi, PKK'lı Kürtlere karşı halihazırda yoğun operasyonlar yürütüyor.
Bugüne kadar birçok köy yok edilmiş, diğer birçok köyde yaşayan insanlar bulundukları yerleri terk etmeye zorlanmıştır.
Erdoğan'ın stratejisi doğrultusunda Türkiye'deki Kürtler kıskaca alınıyor ve Suriye sınırındaki halklarla takas ediliyor.
Suriye sınırındaki birçok Türk köyüne Kürtler yerleştiriliyor, Türkiye'deki yerleşimler ise Suriyeli cihatçılardan yana olduğunu düşünülen Suriyeli Sünni Arap sığınmacılara armağan olarak veriliyor.
Bu sırada Erdoğan, Arap göçmen politikasıyla demografisini kırmaya çalıştığı Güneydoğu Anadolu'da, binlerce insanı devlet hizmeti işlerine aldırıyor ve onları ajanlaştırıyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeyse, Almanya'nın yarınki çıkarlarına hizmet için eğittiği ehil ve disiplinli Peşmerge ordusu;
Türkiye'deki PKK' nın  terörist yöntemlerini reddediyor. Peşmerge, IŞİD'in verdiği ciddi kayıplardan sonra Kürdistan'ın geleceği için olumlu etkileri olan adımları atmanın,
Kendini yeniden eğitmenin, yeniden silahlanmanın,
Irak merkezi hükümeti ve Türkiye Kürtleri gibi eski düşmanlarla taktiksel ittifaklar kurmayı öngörüyor. İki büyük aile Barzaniler ve Talabaniler artık birlikte yaşayabiliyor.
Yönetim sorumlu diplomasi uyguluyor ve bir dolu uluslararası ticari anlaşmalara imza atıyor.
Türkiye'den çok fazla kişinin eğitim aldığı 10 üniversite bulunuyor,artık Kürt kültürü bu topraklardan yükseliyor...
 
*
Kürdistan Bölgesi'nin yüzölçümü 78 bin 836 kilometrekaredir.
Bunun 41 bin 597 kilometrekaresi ya da Kürdistan Bölgesi topraklarının yüzde 53'ü yabancı petrol şirketlerince satın alınmıştır.
Kürdistan Bölgesi hükümetinin kendi topraklarından çıkarılan petroldeki hissesi yüzde 20, petrol şirketlerinin payı ise yüzde 80 olurken,
Satılmayan yerler kentlerde ve köylerdeki yerleşim alanlarıdır....
 
*
Bu suretle Kürdistan'da feodal grupların etkin gücü giderek devlete çevriliyor.
Mülkiyet konusu kişisel haklardan siyasi haklara dönüşmüş ve uluslararası hukuk kapsamına girmiştir.
Küresel ekonominin güvenlik sağlayacağı petrol üreten, su kaynaklarının sahibi, ekilebilir tarlaları olan Kürdistan doğuyor.
En önemlisi, Ortadoğu'nun acımasız şartlarında Kürdistan hızla bütün Kürtlere  cazibe merkezi oluşturuyor.
Kürt devletinin ortaya çıkması halinde İran ve Türkiye'den daha çok Kürtün bu topraklara geleceği, bölgenin ciddi anlamda değişeceği öngörülüyor.
 
*
Kürtlerin giderek üç sınır ötesiyle güçlerini birleştirmesi, yaklaşık 30 milyon nüfusu olan birleşmiş Kürdistan'ı oluşturması ve büyük olasılıkla Akdeniz'e bir koridor açmaları,
Fransa'nın Suriye'de, Almanya'nın Irak'ta Kürtlere hami olması;
Her etnik topluluğa ve mezhebe açık İslam Cumhuriyeti çorbası olunması yolunda,Türkiye Ulus Devleti'nin  daha hangi komplikasyonlara uğrayacağını herkesin düşünmesi gerekiyor... 14.6.2016 - 95665342 433e0fd8 59d4 4dfb 9c10 6b314b43f886 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir