Felaket başa gelmeden evvel, onu önleyecek ve ona karşı savunulacak gerekleri düşünmek lazımdır. Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (Nutuk-1927)
—————-
Midyat’ta şehit olan kadın polis Nefize Özsoy’un eşi Cumhur Özsoy, eşinin Selimiye Camiinde protokol kurallarına göre uygulanan cenaze namazında Ana Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında saf tutmak istememesi, yanında duran emniyet müdürü ile yer değiştirmesi hadisesi tüm ülkenin gözleri önünde ceryan etti.
Namazdan sonra cenaze sahipleri ile CHP’li bir grubun kavga görüntülerine de üzüntü ile şahit olduk. Şehit polisin babasının olaylar üzerine acı haykırışlarını gözyaşları ile izledik.
Şehidin kendisi de polis olan eşi Cumhur Özsoy neden CHP liderinin yanında saf tutmak istemediğini basına şöyle izah etti; “Biz Türküz, polisiz, Müslümanız, gerisini söylemeye gerek yok. Yer değiştirmek istedim. İçimden öyle geldi, müdürümün soluna geçtim. Bilseydim cenazeye bile gelmesini istemezdim, elimi bile uzatmazdım..”
Tarafların en acılı gününde ortaya çıkan ve kamuoyuna tüm çıplaklığı ile yansıyan bu vahim durum; bilerek ve isteyerek, bilinçli psikolojik savaş operasyonları ile Türk toplumunun nasıl bölündüğünün ve her an bir iç savaşı patlamaya hazır bomba haline gelindiğinin en tipik göstergesidir.
Bu safhadan sonra başta cumhurbaşkanı ve başbakan olmak üzere Türkiyeyi yöneten kadroların toplumu dahada gerecek ve patlamayı tetikleyecek her türlü davranıştan kaçınmaları gerekmektedir.
Ortam acilen sakinleştirilmelidir.
Şimdi görsel ve yazılı medya patronlarına çok önemli görevler düşmektedir. Ellerindeki çok etkili iletişim silahını çok duyarlı olarak kullanmak zorundadırlar.
Ayrıca üniversitelerimizdeki toplum bilimciler, eğitimciler, sosyolog ve pedagoglar ile aydın din adamlarımızdan geniş ölçüde yararlanılmalıdır.
Sonuç olarak; her türlü imkan kullanılarak toplumun gazı alınmalıdır.
Çünkü yayından çıkan oku geri döndürmek asla mümkün değildir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale
Yazıları posta kutunda oku